İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ABDULLAH BİN UBEYDULLAH BİN EBÎ MULEYKE:<br />
Tâbiînin büyüklerinden. Doğum târihi bilinmemektedir. Künyesi Ebû Muhammed et-Teymî, el-<br />
Kureşî, el-Mekîd’dir. Mekke-i Mükerreme’de yaşamış olup, yine orada 117 (m. 735) yılında vefât etmiştir.<br />
Fıkıh, tefsîr, hadîs ve kırâat ilimlerinde büyük âlim olup, zamanının meşhûrlarındandır. Mekke’de<br />
halifeliğini ilân eden Abdullah bin Zübeyr’in kadılığını yapmıştır. Harem-i şerîfin müezzini idi. İmâm-ı<br />
Buhârî’nin rivâyetine göre otuz Sahâbî ile görüşmüş ve onlardan hadîs rivâyet etmiştir. Hazret-i Âişe<br />
Ümmü Seleme, Abdullah bin Amr bin el-As, Abdullah İbn-i Abbâs, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin<br />
Mes’ûd, Talha bin Ubeydullah, Abdullah bin Ca’fer, Abdullah bin Zübeyr, Hz. Osman ve Zekvân bunlardandır.<br />
Kendisinden de Amr bin Dinar, Abdurrahman bin Ebî Bekr, Ata bin Ebî Rebâh, İbn-i Cüreyc, Yezîd<br />
bin İbrâhîm, Cerîr bin Hâzim, Nâfi bin Amr ve birçok âlim hadîs rivâyetinde bulunmuştur. Ebû Zür’â ve<br />
Ebû Hâtem Ebî Muleyke’nin sika (güvenilir) bir râvi olup, çok hadîs-i şerîf rivâyet edenlerden<br />
(müksirûnden) olduğunu söylemişlerdir.<br />
Buyurdu ki: “Ebû Cehl’in oğlu İkrime (r.a.), Kur’ân-ı kerîmi eline alır, yüzüne sürer ve “Rabbimin kitabı,<br />
Rabbimin kelâmı” diye ağlardı.<br />
Hz. Âişe’den rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte, “Mü’mine diken (batması) veya daha büyük musîbet<br />
isabet ederse, O (Günahlarına) keffârettir.”<br />
Teravih namazının Hulefâ-i râşidîn ve Eshâb-ı kirâm zamanında da yirmi rek’at kılındığını rivâyet<br />
eden Tâbiînden birçok âlimden biri de İbn-i Ebî Muleyke’dir.<br />
Mekruh vakitlerde (güneş doğarken, tam tepede iken ve güneş batarken) namaz kılmanın mekruh<br />
olduğunu bildiren bir`rivâyeti de vardır.<br />
Şu hadîs-i şerîf de onun rivâyetlerindendir. Resûlullah (s.a.v.) “Kim hesaba çekilirse azâb edilmiş<br />
olur” buyurdu. Hz. Âişe, (Allahü teâlâ “İşte böylesi kolay bir hesaba çekilir” (İnşikâk sûresi 8)<br />
buyurmuyor mu?) diye sorunca “Bu senin dediğin arzdır (Amellerin sahiplerine arz olunmasıdır) yoksa<br />
her kim ince hesaba çekilirse helâk olur” buyurdu.<br />
1) Tehzîb-üt-tehzîb cild-5, sh-306<br />
2) Tezkiret-ül-huffâz cild-1, sh-101<br />
3) Miftâh-üs-se’âde cild-2, sh-19<br />
4) El-A’lâm cild-4, sh-102<br />
5) El-Menhel-ül-Azb-ül-mevrûd şerh-i Süneni’l-İmâmi ebî Dâvud cild-1, sh-152<br />
6) Vefeyât-ül-a’yân cild-3, sh-62, cild-4, sh-129<br />
ABDULLAH İBN-İ VEHB:<br />
Mısır’da yetişen en büyük âlimlerden. İsmi, Abdullah; künyesi, Ebû Muhammed’dir. Fıkıh ilminde<br />
imam, müctehid, hadîs ilminde hâfız (yüzbin hadîs-i şerîfi râvileri ile birlikte ezbere bilen) sika (güvenilir)<br />
fazîlet sahibi bir zât idi. 125 (m. 742)’de doğdu. 197 (m. 812)’de vefât etti. Yedi yaşında ilim tahsiline<br />
başladı. Kendilerinden ilim öğrendiği hocalarının sayısı 370 civarındadır. Bu âlimlerin en meşhûrları,<br />
başta Hz. İmâm-ı Mâlik olmak üzere, Hz. Hayve bin Şureyh, Hz. Saîd bin Ebî Eyyûb, Hz. Leys bin Sa’d,<br />
Hz. Süleymân bin Bilâl, Hz. İbn-i Cüreyc, Hz. Süfyân-ı Sevrî ve Süfyân bin Uyeyne hazretleri gibi büyük<br />
zâtlardır. Bilhassa Hz. İmâm-ı Mâlik’in derslerine çok devam edip, onların ilimlerinden, İslâmiyetin bildirdiği<br />
edeblere tam uygun olan yaşayışlarından örnek hallerinden devamlı istifâde etti. Bu derslerde İ-<br />
mâm-ı Mâlik’den (r.a.) duyduğu hadîs-i şerîfleri, eserleri (Eshâb-ı kirâmdan nakledilen sözleri) edeb ve<br />
terbiye ile alâkalı meseleleri toplayıp “el-Mücâlesât” adında bir kitap meydana getirdi. Ayrıca, hadîs ilmine<br />
dair “el-Câmi” adlı iki cildlik eseri ve yine iki cild olan “Muvatta-ı Sagîr”, “Muvatta-ı Kebîr”, “Kitâb-u<br />
Ahvâl-il-Kıyâme ve Tefsîr-ul-Kur’ân” adlı eserleri vardır. Hz. İmâm-ı Mâlik, bu zâta yazdığı<br />
mektublarında, kendisine “Mısır’ın fakîhi Ebû Muhammed Müftî” diye hitab ederdi. Bundan başkasına<br />
fakîh (derin fıkıh âlimi) diye yazmazdı. İlmi çok fazla idi. Kendisine “Divân-ul-İlim” (=ilmin kütüphanesi)<br />
denilmiştir, İbn-i Ebî Hatim diyor ki; “Ben İbn-i Vehb’in, Mısır’da ve başka yerlerde rivâyet ettiği<br />
seksenbin kadar hadîs-i şerîfe baktım. Aslı olmayan bir hadîs-i şerîf görmedim.” Kendisinden rivâyet<br />
edilen hadîs-i şerîflerin sayısı yüzbin civarındadır. Hz. İmâm-ı Mâlik’in talebelerinden, hocası tarafından<br />
en çok sevilen ve sünneti en iyi bilen olduğu rivâyet edilmektedir. Ahmed bin Sâlih “İbn-i Vehb’den daha<br />
fazla hadîs-i şerîf rivâyet eden birini tanımıyorum.” dedi.<br />
Hz. Abdullah bin Vehb, fıkıh ilminde de çok yüksek idi. Bundan dolayı, kendisi için “Hadîs ilmi ile<br />
fıkıh ilmini cem’ eden” buyuruldu. Bir defasında, İmâm-ı Mâlik’in (r.a.) huzurunda, İbn-i Kâsım ile İbn-i<br />
Vehb’den bahsediliyordu, İmâm-ı Mâlik (r.a.) buyurdu ki; “İbn-i Vehb bütün ilimlerde âlimdir, İbn-i Kâsım<br />
ise sadece fakîhdir.” Medine ahalisi bir meselede ihtilaf ettikleri vakit, Hz. İbn-i Vehb’in gelmesini beklerler,<br />
geldiği zaman ihtilaf ettikleri mes’eleyi kendisine arz edip verdiği fetvayı kabul ederlerdi. Hz. İbn-i<br />
- 12 -