İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İlk önce babası Ali Zeynel’âbidîn bin Hüseyin’den ders almaya başlayan Zeyd bin Ali Zeynel’âbidîn,<br />
ağabeyi Muhammed Bâkır, Ebân bin Osman, Urve bin Zübeyr, Abdullah bin Hasan, Abdullah<br />
bin Ebî Râfi’ ve daha birçok âlimden ilim öğrenip hadîs-i şerîf rivâyet etti. Medine’den başka diğer İslâm<br />
memleketlerini de dolaşarak oralarda ilim tahsil etti. Resûlullahın (s.a.v.) Eshâbından ba’zılarını gördü.<br />
Fıkıhta ve kırâat ilminde zamanının bir tanesi idi. Hitâbette eşi yoktu. Güzel konuşmaları ile etrafındakilerin<br />
dikkatini çeker, dinleyenlere sözleri te’sîr ederdi.<br />
Zamanındaki bölücüler, Zeyd’in (r.a.) değişik memleketlere ilim için yaptığı seyahatleri bahane e-<br />
derek Halife’yi aleyhine kışkırttılar. O’nun ilim için dolaşmayıp, hilâfete geçmek için çevresine adam topladığını<br />
söylediler. Halife de O’nun Medine dışına çıkışını yasakladı. Fakat Zeyd (r.a.) bir fırsatını bularak<br />
Kûfe’ye gitti. Orada Ehl-i beyt taraftan gözüken bölücülerin kışkırtması ve Halife’nin yakalattıracağı<br />
korkusuyla savaş için hazırlanmaya başladı. Kendisine binlerce kişi bîat etti. Başka şehirlerden de yardım<br />
va’d ettiler. Halife’nin askerleri Kûfe’ye yaklaştıkları sırada taraftarları kendisine “Ebû Bekir ve Ö-<br />
mer’e düşman ol” dediler. O da, “Büyük dedem olan Resûlullahın (s.a.v.) sevdiği iyi kimselere düşmanlık<br />
edemem” dedi. Bunun üzerine dörtyüz kişi hariç, diğerleri O’nu savaş alanında terk ettiler. Zeyd, bunlara<br />
“ve kad rafadûnî” dedi. “Beni terk ettiler.” ma’nâsına gelen bu kelimeden dolayı, hıyânet edenlere Râfızî<br />
denildi. Hz. Zeyd’in yanında kalanlara ve sonradan onların yolunda olduklarını söyleyip sapıtanlara da<br />
Zeydî denildi. Burada yapılan savaşta Zeyd (r.a.) şehîd edildi. Daha sonra oğlu Yahyâ, Horasan taraflarına<br />
gitmiş, fakat O’nun da sonu şehâdetle neticelenmiştir.<br />
Vaktini ilim öğrenmek ve yaymak, ibâdet ve Kur’ân-ı kerîm okumakla geçiren bu mübârek zât için,<br />
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe (r.a.), “Zeyd bin Ali Zeynel’âbidîn zamanında ondan daha büyük fıkıh âlimi,<br />
sorulara ondan daha seri cevap veren ve daha açık konuşan kimse görmedim” buyurdu.<br />
Fıkıh ilminde ilk kitap yazan kişi olarak bilinen Zeyd bin Zeynel’âbidîn, birçok âlime ilim öğretti.<br />
Bunlardan, oğulları Hüseyin ve Îsâ, kardeşinin oğlu Ca’fer-i Sâdık, Zührî el-A’meş, eş-Şu’be, İsmâil es-<br />
Süddî gibi âlimler en meşhûrlarıdır. Yazmış olduğu kitab, “Mecmu-ul-kebîr fi’l-fıkh” adlı kıymetli eserdir.<br />
1) Tehzîb-üt-tehzîb, cild-3, sh-419<br />
2) Vefeyât-ül-a’yân cild-5, sh-120, 122, cild-6 sh-110, 111, cild-7, sh-105, 106, 341<br />
3) El-Milel ve’n-nihâl, cild-1, sh-154<br />
4) El-A’lâm, cild-3, sh-59<br />
5) Fevât-ül-vefeyât cild-2, sh-35<br />
6) Hak Sözün Vesikaları sh-50<br />
7) Mu’cem-üt-müellifîn cild-4, sh-190<br />
ZÜFER BİN HÜZEYL, (Bkz. İmâm-ı Züfer)<br />
ZÜHEYR BİN MUÂVİYE:<br />
Tebe-i tâbiîn devrinde Kûfe’de yetişen hadîs âlimlerinin büyüklerinden. Adı, Züheyr bin Muâviye<br />
bin Hudeyc bin Rahîl bin Züheyr bin Hayseme el-Ca’fî’dir. Künyesi Ebû Hayseme el-Kûfî’dir. 100 (m.<br />
718) senesinde Kûfe’de doğdu. Cezîre veya Cizre denilen yere yerleşti. 173 (m. 789) senesinin Receb<br />
ayında vefât etti.<br />
Züheyr bin Muâviye (r.a.), kurulduğu zamandan itibaren büyük bir ilim merkezi olan Irak’ın Kûfe<br />
şehrinde doğup büyümüş ve orada birçok âlimin ilim meclisinde bulunarak, onlardan ilim almış ve hadîsi<br />
şerîf rivâyet etmiştir. O, Tâbiînin büyüklerinden Ebû İshâk-ı Sebî’î, Süleymân-ı Teymî, Âsım bin Kays,<br />
Zeyd bin Cübeyr, Semmâk bin Harb, Abdülkerîm el-Cezerî ve daha pekçok âlimden hadîs-i şerîf rivâyet<br />
etmiştir. Kendisinden de, Abdurrahmân bin Mehdî, Yahyâ bin Sa’îd el-Kettân, Ebû Dâvûd Heysem bin<br />
Cemîl el-Antakî ve daha birçok âlim hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuştur. Ondan en son rivâyette bulunan<br />
Abdüsselâm bin Abdülhamîd el-Harrânî’dir.<br />
Onun büyük bir hadîs âlimi ve rivâyetlerinde sika (güvenilir, sağlam) olduğunu birçok hadîs âlimi<br />
haber vermiştir. Bunlardan Muâz bin Muâz: “Yemin ederim ki, Süfyân-ı Sevrî benim yanımda,<br />
Züheyr’den daha hüccet, sika değildir” dedi. Şuayb bin Harb de: “Züheyr benim yanımda Şu’be gibi yirmi<br />
kişiden daha çok hâfızdı (ya’nî yüzbinden çok hadîs-i şerîfi senedleri ile birlikte ezberlemişti)” dedi.<br />
Yüşr bin Ömer, İbn-i Uyeyne’den naklederek diyor ki: “Züheyr bin Muâviye sana lâzımdır. Çünkü<br />
Kûfe’de onun gibisi yoktur.” Ahmed bin Hanbel de şöyle bildiriyor: “O, ilimde doğruluk kaynaklarındandır.”<br />
Sâlih bin Ahmed de, babasından bildirerek: “Züheyr, hocalarından rivâyet ettiklerinde sağlam bir<br />
hüccetti. Ebû İshâk’tan rivâyet ettiklerinde ise ihtilâf vardır” diyor, İmâm-ı Iclî’nin sika ve emin bir râvi<br />
olduğunu, İmâm-ı Nesâî de, güvenilir ve sağlam olduğunu bildirdi. İbn-i Mencûye diyor ki: “Züheyr, sağlam<br />
bir hadîs hâfızı idi, Irak âlimleri onu, sağlamlıkta zamanındakilerinin önünde tutuyorlardı.” İbn-i Sa’d:<br />
“0,172 (m. 788) senesinde vefât etti. Sağlam ve güvenilir bir râvi olup çok hadîs-i şerîf rivâyet etti” dedi.<br />
İbni Hibbân da “Kitab-üs-sika”sında diyor ki: “0,173 veya 174 senesinde Receb ayında vefât etti. Ha-<br />
- 305 -