İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
İslam Alimleri Ansiklopedisi 2
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Kutrub lakabını verdiği Muhammed bin el-Mustanir ders aldı. Nahiv ilmine dâir, el-Kitab ismiyle meşhûr<br />
eserini yazdı. “Kara’tü’l-Kitâb” dendiği zaman Sîbeveyh’in meşhûr eserini okuduğu anlaşılır. Talebesi<br />
Ahfaş, hocasından sonra, el-Kitâb’ı Basra’da okutmaya başladı.<br />
Sîbeveyh, hayatının sonlarına doğru Basra’dan Abbasî Halifeliği’nin merkezi Bağdâd’a gitti.<br />
Bağdâd’da Zenbûrî denen nahve dâir mes’elelerdeki ihtilâflar üzerine, nahiv ve lügat âlimi Kurrâ-i seb’a<br />
ya’nî yedi meşhûr hâfızdan biri olan Ali bin Hamza Kisâî ils ilmî münazarada bulundular.<br />
Sîbeveyh, Bağdâd’daki münazaranın neticesine çok üzülüp, Basra’ya geri gelip, daha sonra da<br />
memleketi İran’a döndü, İran’da vefât edip, Şiraz’a defn edildi.<br />
El-Kitâb, nahiv üzerine yazılıp, zamanımıza kadar muhafaza edilen ilk büyük eserdir. El-Kitâb, bir<br />
çok nahivci tarafından okunup, okutulmuş ve uzun zaman şerh, izah, ihtisar (sadeleştirme), ikmâl ve<br />
tenkid şeklinde müracaat eseri oldu. El-Kitâb hakkında eserler yazılarak zamanımıza kadar muhafaza<br />
edilip, üç defa yayınlandı. Almanca’ya da tercüme edildi. Sîbeveyh’in ayrıca Ebniyetû’l-esmâ adında bir<br />
kitabı daha vardır.<br />
1) Vefeyât-ül-a’yân cild-3, sh-463<br />
2) Bugyet-ül-Vuât cild-2, sh-346<br />
3) Târîh-i Bağdâd, cild-12, sh-195<br />
SÜDDÎ-İ KEBÎR (İsmâil bin Abdurrahman):<br />
Tâbiînin tefsîr ve hadîs âlimlerinden. Adı İsmâil bin Abdurrahmân bin Ebî Kerîme’dir. Künyesi, Ebû<br />
Muhammed el-Kureşî, lakabı Süddî-i Kebîr’dir. Lakabıyla meşhûrdur. Bu lakabı Kûfe Câmi-i şerîfi<br />
süddesinde (ya’nî gölgesinde) çok bulunması veya Medîne-i münevveredeki südde mahallinde oturmasından<br />
verildiği bildirilmektedir. Babası İsfehânlı olup, kendisi Hicaz’lıdır. Kûfe’de otururdu. Doğum yeri<br />
ve târihi bilinmemesine rağmen, 127, 128 (m. 745) senesinde vefât ettiği rivâyet edilmektedir.<br />
Eshâb-ı kirâmdan Abdullah bin Abbâs, Enes bin Mâlik, Ebû Hüreyre; Tâbiînden. Ebû<br />
Abdurrahmân es-Sülemî, Ata bin Ebî Rebbâh, İkrime (r.anhüm) gibi, âlimlerden ilim tahsil etti. Kendisinden<br />
de Tâbiînden Sevrî, Şu’be bin Haccâc, Ebû Avâne, Ebû Bekir bin lyâş’a (r.anhüm) ilim öğrendi. Abdullah<br />
bin Abbâs, Abdullah bin Mes’ûd’dan (r.anhüm) rivâyet yoluyla yazdığı, talebesi Esbât bin Nasrân<br />
el-Hemedânî’nin haber verdiği bir tefsîri vardır.. Yine Ebû Sâlih ve Ebû Mâlik vasıtalarıyla Abdullah bin<br />
Abbâs’a ve Mürr vasıtasıyla da Abdullah bin Mes’ûd’a (r.a.) nisbet edilen tefsîrini, Ebû Ca’fer Muhammed<br />
bin Cerîr-i Taberî tefsîrinde Esbât vasıtasıyla nakl eder. Mürr yoluyla gelen rivâyetleri de Hâkim<br />
Müstedrekinde toplamıştır. Müfessirlerden İbni Ebî Hatim, Süddî-iKebîr’den şöyle bir rivâyette bulunur.<br />
Kureyş kabilesi erkek evlâdı kalmayan kimse hakkında; “falan zürriyetden mahrum, kaldı ma’nâsında<br />
“Betene fülân ün” derlerdi. Peygamber efendimizin de oğulları vefât etti. Âs bin Vâil; Muhammed zürriyetten<br />
mahrum kaldı, dedi. Bunun üzerine Kevser sûresi nâzil oldu. Meali şerîfi şöyledir; “(Ey Resûlüm),<br />
gerçekten biz sana (Cennetteki Havzı) kevseri, pek çok hayırları verdik. O halde, (buna şükür<br />
olarak) namaz kıl ve kurban kesiver. Doğrusu, sana (evlâdsız, nesli kesik deyip) dil uzatandır,<br />
hayırsız nesli kesik...”<br />
1) Tabakât-ı müfessirîn cild-1, sh-109<br />
2) Mîzân-ül-i’tidâl cild-1, sh-236<br />
3) Tehzîb-üt-tehzîb cild-1, sh-313<br />
SÜFYÂN BİN UYEYNE:<br />
Fıkıh ve hadîs âlimi. Tebe-i tâbiînin büyüklerindendir. İsmi, Süfyân bin Uyeyne bin Meymûn el-<br />
Hilâli el-Kûfî. Künyesi Ebû Muhammed’tir. 107 (m. 725)’de Şaban ayında Kûfe’de doğdu. 198 (m.<br />
813)’de Mekke-i mükerremede vefât etti. Yetmiş kere hacca gitti. İmâm-ı a’zam ve İmâm-ı Şâfiî ile görüştü.<br />
Hadîs ve tefsîr ilimlerinde kitapları vardır. Babası tarafından Mekke’ye götürüldü ve orada yerleşti.<br />
Daha dört yaşında iken Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Yedi yaşında iken hadîs-i şerîf yazmaya başladı.<br />
Zührî, Şa’bi Amr İbn-i Dinar, Abdullah İbni Dinar gibi büyük âlimlerden hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden<br />
de, İmâm-ı A’meş, Süfyân-ı Sevrî, İbn-i Mübârek, İmâm-ı Şâfiî, Ahmed İbni Hanbel gibi büyük zâtlar<br />
hadîs-i şerîf rivâyet ettiler.<br />
Hâfızası fevkalâde kuvvetli olduğundan yanında kitap bulundurmazdı. Kendisinden rivâyet edilen<br />
hadîs-i şerîflerin sayısı 7000 civarındadır. Fıkıh ilminde, İmâm-ı Şâfiî hazretlerine ders verdi. Sika (güvenilir),<br />
hâfız (râvileri ile birlikte yüzbin hadîs-i şerîfi ezbere bileni), fıkıhda, tefsîrde derin âlim ve dinde<br />
sözü senet, mutlak müctehid ve mezheb sahibi bir imamdır. Mezhebi zamanla unutulup, mensûbu kalmamıştır.<br />
Haram ve şüphelilerden kaçması son derece fazla idi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerin sahîh<br />
olduğunda, icmâ’ (sözbirliği) vardır. Tâbiînin büyüklerinden 87 zât ile görüşüp, 70’inden hadîs-i şerîf dinlemiştir.<br />
Mekke-i mükerremede, hadîs-i şerîfleri ilk defa toplayıp tasnif eden bu zâttır. Sahih-i Buhârî’nin<br />
- 255 -