Untitled - giriÅ
Untitled - giriÅ
Untitled - giriÅ
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
okumuştur. 268 Hamza’nın okuyuşuna göre “in tedille” kısmı şart, fe tüzekkiru kısmı<br />
da cevap/ceza olarak alınmaktadır. Eğer şahitlerden biri unutursa diğeri hatırlatır<br />
anlamındadır.<br />
Buradaki “en tedille” ifadesindeki dalal hakkında müfessirler farklı yorumlar<br />
yapmışlardır Taberî’ye göre, Rebi’, Süddî ve Dahhak bu kelimeyi “unutmak”<br />
manasında almaktadırlar. 269 Zamahşerî, bu kelimenin yol gösterilmediği zaman, yolu<br />
şaşıran kimse anlamında “şaşırmak” anlamına geldiğini belirtir. 270 Ebu Amr’ ise<br />
Arapça’da “dalal” in mânâsının gaybûbet yani “kaybolmak, yitmek”olduğunu<br />
söylemiştir. 271 Kurtubî, dalal kelimesi şahitlikle ilgili kullanıldığında, olayın bir<br />
yönünü hatırlayıp diğer yönlerini unutmak anlamına geldiğini belirtir. Bu durumda<br />
kişi, arasında tereddüt eder. Ve karar veremez duruma gelir. Yani Kurtubî, dalal<br />
kelimesinin unutmak anlamı yanında karıştırmak ve tereddüt anlamına geldiğini<br />
kaydeder. 272<br />
Ayette de açıkça zikredildiği gibi bir erkekle beraber iki kadın bulundurulması<br />
illeti/gerekçesinin “unutma, yanılma, şaşırma” olduğu anlaşılmaktadır. Burada şu<br />
soru anlam kazanmaktadır. Unutma zaafiyeti kadının doğasında yer alan, cins alarak<br />
ebediyen onunla beraber olacak olan fitrî bir durum mu Yoksa bu zaafiyet belirli<br />
alanlarda ve belirli şartlarda veya dönemlerde bulunan ârızî bir nitelik midir Bu iki<br />
soru çerçevesinde konuyu değerlendirmek istiyoruz.<br />
Gerek klasik gerekse çağdaş bazı müfessirler kadındaki unutma zaafiyetinin<br />
onun fıtrî yapısıyla alâkâlı olduğunu belirtirler. Mesala Razî, şu yorumu yapar:<br />
“Kadınların yapılarında yer alan ilgisizlik (burûdet ) ve gevşekliğin (rutûbet)<br />
çok olmasından ötürü, unutma kadının genel karakteri olmuştur. Đki kadının birden<br />
unutması, birinin unutmasından aklen daha uzak bir ihtimaldir. Đşte bundan dolayı,<br />
biri unuttuğunda, diğeri kendisine hatırlatsın diye iki kadın bir erkeğe bedel<br />
sayılmıştır.” 273 Ibn Kesîr ise bu konuda kadının aklının noksanlığıyla ilgili hadisi 274<br />
de delil göstererek iki kadını bir erkeğin yerine ikame edilmesini kadının aklının<br />
eksikliğiyle izah eder. 275 Ibnu’l Arabî de aynı hadise yer vererek erkeğin kadına olan<br />
üstünlükleri çerçevesinde meseleyi değerlendirir. Ibnu’l Arabî Şöyle bir soru da<br />
sorar: “Bu noksanlığın kadınların fiillerine olmayıp kendisine nisbeti nasıl olur<br />
denilirse biz de şöyle deriz: Bu, Allah’ın adaletindendir, dilediğini yüceltir, dilediğini<br />
268 Râzî, Fahruddîn, et- Tefsru’l-Kebîr, III, 95.<br />
269 Taberî, Muhammed b. Cerir, Camiu’l-Beyân, III, 126.<br />
270 Zamahşerî, el-Keşşâf, I 321.<br />
271 Râzî, Fahruddîn, a.g.e., III, 95.<br />
272 Kurtubî, el Cami’li Ahkami’l Kur’an, III, 397.<br />
273 Râzî, Fahruddîn, et- Tefsiru’l- Kebir, III, 95; krş., Ebû Hayyan, el- Bahru’l Muhît, II, 366.<br />
274 Buharî, Hayz, 6, Ibn Mâce, Fiten, 19.<br />
275 Ibn Kesîr, Tefsir, I, 294.<br />
80