19.01.2015 Views

Untitled - giriş

Untitled - giriş

Untitled - giriş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

güvenliğini tehdit eden hırsızlık gibi toplumların kangren olmuş yarasını iyileştirecek<br />

herhangi bir başka ceza formülünün bulunabileceğini ve bunun Kur’an’ın getirdiği<br />

sert ama gerekli tedbirin yerini tutabileceğini düşünmüyoruz.<br />

SONUÇ<br />

Tarihselcilik düşüncesinin kökenleri batıda oldukça gerilere dayanmaktadır.<br />

Đlkçağ düşüncesinde mitolojiler önemli bir yer tuttuğu için önceleri tarihin öznesi<br />

olarak tanrılar görülmüş, doğa araştırmalarında aklın etkinliği ve insanın ön plana<br />

çıkmasıyla bu süreçte de tarihin öznesi olarak insan görülmüştür. Dolayısıyla<br />

Đlkçağ’da tarihin yönü döngüseldir.<br />

Ortaçağ’da düşüncenin merkezinde din vardı. Bu çağda Yahudilik ve<br />

Hıristiyanlığın getirmiş olduğu zaman anlayışları çizgisel tarih anlayışının<br />

yerleşmesine neden oldu. Tabiatıyla bu iki dine göre doğayı ve doğadaki olayları<br />

yaratan Tanrı olduğu için, doğa alanındaki yasalar ile tarih alanındaki yasalar<br />

arasında bir fark görülmemiştir. Dolayısıyla Batı düşüncesinde Ortaçağ’da tarihin<br />

öznesi olarak Tanrı görülmekteydi. Tarihselcilik, Batı düşüncesinde tarihin mahiyeti,<br />

öznesi, yönü ve nasıl anlaşılıp değerlendirileceğine dair yapılan uzun tartışmalar<br />

neticesinde ortaya çıkmıştır.<br />

Reform sonrasında Hıristiyan teologlar, Kitab-ı Mukaddes’e yaklaşımlarında<br />

tarihselci-tenkitçi yönteme başvurmuşlardır. Bu dönemde Kutsal Kitab’ın literal<br />

anlamda sürekli onaylanan bir anlayıştan uzaklaşılarak, tarihsel-nesnel bir şekilde<br />

anlaşılması teşebbüsleri doğdu. Yine Protestan teologlar Kutsal Kitab’ı yorumlama<br />

işinin belli bazı doktrinleri doğrulama aracı olmaktan çıkartılarak, metnin tenkitçi bir<br />

gözle okunması gerektiğini ifade ettiler. Denilebilir ki önceki döneme bir reaksiyon<br />

olarak kutsal metinlerin literal anlamını tenkit eden ve onu aşan bir anlayışla bu<br />

metinlerin okunması şeklinde bir anlayış bu döneme hakim oldu. Ayrıca tekrar<br />

bireyin ön plana çıkması sebebiyle tarih yapıcı olarak insan görüldü.<br />

Her konuda akla öncülük tanıyan, bilgi yönleri olarak da gözlem ve deneyi esas<br />

alan Aydınlanma dönemi, hayatın her alanında dinî bir dünya görüşünden insan<br />

yapısı ve seküler bir dünya görüşüne geçiş anlamına gelmektedir. Aydınlanmanın<br />

ortaya koyduğu bu dünya görüşüne göre insan, her zaman her yerde aynı varlıktır.<br />

Ayrıca insan aklı da her yerde ve devirde aynıdır. Đnsan aklı ve insanlığın manevi<br />

yapısının her yerde bir ve aynı olduğu düşüncesinden hareketle, bilimin de genel<br />

geçerliliğe sahip olması gerektiği düşünüldü. Đşte bu aydınlanma dönemi aklının<br />

ortaya koyduğu evrenselci anlayışa ve genel geçerliliğe bir tepki olarak tarihselci<br />

yöntem doğdu.<br />

Aydınlanma dönemi aklının ve pozitivist düşüncenin ortaya koyduğu<br />

evrensellik anlayışı mekânik bir evrenselliktir. Oysa bizim Kur’an’ın evrenselliğiyle<br />

kastettiğimiz husus, bu tarz bir evrensellik değildir. Kanaatimizce Kur’an’ın<br />

93

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!