20.01.2015 Views

antihomofobikitabi3

antihomofobikitabi3

antihomofobikitabi3

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ULUSLARARASI HOMOFOBİ KARŞITI BULUŞMA 113<br />

eşitsizlikleri meşrulaştıran mitler, içerik olarak<br />

muhafazakârdır, çünkü bunlar statünün, gücün<br />

ve refahın var olan hiyerarşilerdeki konumlarını<br />

korumaya ve niteliksel sosyal değişimleri önlemeye<br />

çalışmaktadır.<br />

Ülkemizde ve dünyada yapılan pek çok araştırmanın<br />

sonuçları, sosyal üstünlük yöneliminin,<br />

sağ partiler ve liderleriyle özdeşimle, ulusalcılıkla,<br />

kültürel elitizmle, Siyah karşıtı ırkçılıkla,<br />

cinsiyetçilikle, otoriterlikle, dünyanın adil olduğuna<br />

ilişkin inançlarla, homofobiyle, milliyetçilikle<br />

vb. kısaca “muhafazakârlık” paketiyle<br />

yüksek düzeyde ilişkili olduğunu göstermiştir.<br />

Ayrıca, aynı pakette, “kanun ve düzeni”, askeri<br />

harcamaları ve ölüm cezasını destekleyici tutumlar,<br />

kadın haklarına, ırkların ve kimliklerin<br />

eşitliğine, pozitif ayrımcılığa, LGBT haklarına ve<br />

çevre eylemlerine ilişkin destekleyici olmayan<br />

tutumlar ve ideolojiler de bulunmaktadır.<br />

Toplumsal kriz dönemlerinde insanların güvenlik,<br />

istikrar ve düzen vadeden otoriter liderlere<br />

ve kurumlara yöneldiğine ilişkin pek<br />

çok tarihsel ve güncel örnek ve araştırma verisi<br />

vardır. Yoksullar, emekçi sınıflar, cinsiyet, cinsel<br />

yönelim, din, mezhep ve etnik kimlikleri nedeniyle<br />

ezilen gruplar, sistemi kendileri için daha<br />

yaşanılabilir biçimde dönüştürmeye yönelik<br />

ağır ilerleyen ya da kökten değişimler gerçekleştiremeyip,<br />

bu konuda verilecek mücadeleler<br />

konusunda inançlarını yitirdiklerinde, var olan<br />

durumun yarattığı acıdan daha dayanılır bir<br />

zihinsel yapı oluşturmakta ve varolan eşitsizlikleri<br />

meşrulaştırmaktadırlar. Sistem karşısındaki<br />

konumları, farklı nedenlerle dezavantajlı<br />

olanlar çoğunlukla, adaletsizlik algılayamayacak<br />

kadar kaderci açıklamalara ikna olurlar, bu<br />

politik hareketsizliğe yol açar, sonuçta mevcut<br />

düzenlemeler sürer gider. “Statüko etkisi”<br />

olarak tanımlanan bu eğilim, insanların, yeni<br />

bir hareket tarzıyla oluşabilecek yeni koşullar<br />

kendileri için daha arzulanır olmasına rağmen,<br />

olayların mevcut/güncel durumunu tercih etmeleriyle<br />

sonuçlanır. Bilişsel muhafazakârlığın<br />

ve politik harekete kıyasla hareketsizliği tercih<br />

etme eğiliminin sistemin meşrulaştırılmasına<br />

katkı sağladığı açıktır. İnsanlar kendi iyilikleri<br />

için politik eylemlere katıldıklarında çok az<br />

şeyin değiştiğini ya da hiçbir şeyin değişmiyor<br />

gibi göründüğünü düşündüklerinde, kendilerini<br />

olup bitenin doğal ve meşru olduğuna inandırmayı,<br />

davranışlarının sonucunda hiçbir şeyin<br />

değişmediğini görmenin yarattığı hayal kırıklığına<br />

tercih etmektedirler. Sosyal psikologlar,<br />

muhafazakâr hükümetlerin, sistemin sürdürülmesine<br />

ilişkin değişim karşıtı pratikleriyle,<br />

sıradan insanlar olarak hepimizin değişimden<br />

kaçınmaya yönelik bilişsel eğilimleri arasında<br />

bir benzerlik kurarlar. Daha doğrudan bir ilişki<br />

de varsayılır: Ne pahasına olursa olsun statükoyu<br />

korumaya çalışan politik sistemler, zihinleri<br />

ne pahasına olursa olsun statükoyu korumaya<br />

çalışan insanlar yaratmaktadır.<br />

Muhafazakârlık, özellikle, insanın dünyadaki<br />

macerasının, yerinin, konumunun, tevekkülle<br />

kabul edilmesini vazeden dinlerin ideolojisiyle<br />

beslendiğinde, her şeyin olmakta olduğu gibi<br />

sürüp gitmesini sağlayan bir meşrulaştırma<br />

ideolojisine dönüşmektedir.<br />

Kuşkusuz, bu dünyanın adil olmadığına inananlar<br />

ve farklı nedenlerle ama aynı yerde bulunanlar<br />

için başka bir dünyanın ideolojisi hâlâ<br />

gerçek ve mümkündür. Muhafazakârlık, bütün<br />

dünyada, bu sistemin korunması ve sürdürülmesi<br />

için hiçbir nedeni olmayan ezilenlerin<br />

omuzlarında yükselmeye devam ediyor. Bu<br />

yükten kurtulmanın ilk adımı belki de, siyasal<br />

iradelerimize yeniden inanmak ve yeni bir hayatın,<br />

acılarımızın farklı ama hayatı değiştirme<br />

arzumuzun ortak olduğu “demokrat” tasavvurunu<br />

birlikte yeniden inşa etmektir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!