antihomofobikitabi3
antihomofobikitabi3
antihomofobikitabi3
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
206 ANTİ-HOMOFOBİ KİTABI / 3<br />
sürdürülür. Bu bağlamda, Cynthia Cockburn’ün<br />
işaret ettiği gibi askeri yöneticiler erkeklik söylemlerini,<br />
militarist bir çerçeveye oturturken;<br />
ulus devletin sembolü cinsiyetsiz anne imgesine,<br />
patriarkal toplum tarafından üretilen tekinsiz<br />
kadınlık söylemi yüzünden güven duymazlar.<br />
Böylelikle, ırkçılığa varan milliyetçi bir<br />
erkeklik söylemini, ordu milletin idamesi adına<br />
sürdürmek üzere militarist söylem aracılığıyla<br />
‘travesti’ figürünü yeniden üretirler.<br />
Lynne Segal, Ağır Çekim: Değişen Erkeklikler,<br />
(1992) adlı kitabında homofobinin eşcinsel erkeklere<br />
zulmetmekle kalmayarak bütün erkekleri<br />
hizaya soktuğunu ve erkeklerin içlerindeki<br />
‘kadınsılığı aşağılayarak, aynı zamanda kadınları<br />
da aşağıladığını belirtir (s. 200). Segal’a göre,<br />
kişinin kendisinde eşcinsel arzuları olmasından<br />
duyduğu -kişisel korkudan kaynaklandığını ifade<br />
ettiği- homofobi korkusu, (Segal: 1992, 199-<br />
200) efeminelik ve travestiliği de içeren erkek<br />
eşcinsel tiplemesini doğurur (s. 179). Trevor<br />
Royle de, erkeksilik, cinsellik ve dövüşkenlik<br />
arasındaki, ordu hayatında teşvik edilen bağları<br />
analiz ederek, ‘efemineliğin’ ‘askerin en büyük<br />
suçu’ olduğuna işaret eder (Aktaran: Lynne Segal,<br />
1992: 183).<br />
Ayşe Gül Altınay, “Künye Bellemeyen Kezbanlar:<br />
Kadın Redciler Neyi Reddediyorlar” (2008),<br />
adlı makalesinde “ordu-millet” kurgusu içinde<br />
belirlenen erkeklik konumlarını açıklarken,<br />
1930’lardan itibaren Türkiye resmi tarihini belirleyen<br />
Türk Tarih Tezi’nin bir “gereklilik” olarak vatandaşlığa<br />
dayalı milliyetçilik kurgusundan ırkçı<br />
milliyetçilik kurgusuna geçen ve ordu-millet<br />
mitinin esası olan bir ordu kurgusu yarattığını<br />
söyler. Bu kurguya göre, Türk “ırk”ının değişmez<br />
bir özelliği olarak Türk kültürünün gururla taşıyacağı<br />
bir vasıf olarak “Her Türk Asker Doğar.”<br />
sloganı üretilir. Altınay’a göre, bu kurgunun bir<br />
sonucu, militarizmin Türk milliyetçiliğiyle olan<br />
evliliğidir (s. 115). “Kendisini vatanı için feda<br />
eden erkek” mitini yücelten bu kurguda elbette<br />
kadınlar, vicdani redciler, sakatlar ve eşcinseller<br />
yer almaz ki, sakatlar ve eşcinseller zaten “çürük”<br />
sıfatıyla askerlikten muaf tutularak (Aktaran:<br />
Altınay, 2008: 117), ‘kusursuz vatan bekçisi’<br />
namzedi olma haklarını yitirirler. “Ordu-millet”<br />
kurgusu içinde kadınlara biçilen rol ise, çocuk<br />
doğurmaları ve fedakâr anne rolünü üstlenmeleridir.<br />
Altınay, makalesinde Esra adını verdiği<br />
bir üniversite öğrencisinin kendi çocukluğundan<br />
aktardığı bir anekdota yer vererek “savaşçı<br />
kadın” rolünün 1980’li yıllarda nasıl “ezberletilerek”<br />
yer edindiğini açıklar.<br />
“Küçük Ayşe”/“Küçük Asker”<br />
Esra, henüz 4,5 yaşındayken bir devlet okulunun<br />
anasınıfında sahnelenen bir müsamerede<br />
erkek partneriyle birlikte oynadıkları oyunda<br />
“Küçük Ayşe” rolünü üstlenir. Sahnede oturup<br />
kucağındaki bebeği sallayan Esra’nın karşısında<br />
konumlandırılan -tahminen Esra’yla aynı yaşlarda<br />
olan- erkek partneri “Küçük Asker”, asker<br />
üniforması giyerek tüfeğiyle asker gibi yürür<br />
ve ‘rap rap’ sesleri çıkarır. Bu ankekdotta ilginç<br />
olan, her iki çocuğunda aynı şarkıyı söylemesidir:<br />
“Küçük Ayşe”. Bu durumda, Esra’nın makalede<br />
ismi belirtilmeyen -tam da bu yüzden ırkçı<br />
militarizmin, ordu-millet kurgusu içinde kadınerkek<br />
sınıflandırmasına gerek duyulmadığını<br />
açıkça vurgulayan- “Küçük Asker”in de aynı<br />
şarkıyı söylemesi, “Küçük Ayşe” şarkısını, “Küçük<br />
Asker” şarkısına dönüştürür. Rubina Saigol’e<br />
göre, meşrulaştırılmış şiddetin bir biçimi olarak<br />
ulus-devlet, hem bilinç düzeyinde hem de bilinçdışı<br />
düzeyde, zihinlere işler. Çağrışım gücü<br />
güçlü imgelerle gerçekleştirilen bu süreçteki<br />
imgeler, arzu uyandıran başka nesneleri çağrıştırır.<br />
Erotik bir nitelik kazanan kazanan ulusdevlet,<br />
bir arzu nesnesi olarak şarkılara konu