antihomofobikitabi3
antihomofobikitabi3
antihomofobikitabi3
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
194 ANTİ-HOMOFOBİ KİTABI / 3<br />
lılıkları yok sayıp, soyut yurttaşlık temelinde<br />
türdeş bireyler topluluğu ve kandaş bir büyük<br />
aile olarak tasavvur edilen millet kurmacasının<br />
imalatçılarından biri ordudur. Görevlerinden<br />
belki de en önemlisi bu zihinsel tutkalı insan<br />
varoluşunun temeline yerleştirmek ve toplumdaki<br />
çatışmaların örtbas edilmesine katkıda<br />
bulunmaktır. Şiddet kullanımını erkekliğin başlıca<br />
niteliklerinden birisi olarak normalleştirirken,<br />
askerlik tezgâhından geçirilmiş her erkeği<br />
topluma salarak hegemonik erkekliğin üretimi<br />
fonksiyonunu da yerine getirir. Bu yönüyle kadına<br />
yönelik şiddetin de homofobik şiddetin de<br />
üretilmesinde militarizmin büyük rolü vardır.<br />
*******<br />
Anti-militarizm, egemenliğin ve tahakküm<br />
ilişkilerinin devamını sağlamak üzere şiddet<br />
araçlarını kurumsallaştıran ve yeniden üreten<br />
siyasal sisteme karşı gelişen çeşitli 19. Yüzyıl<br />
sonlarında anarşist ve sosyalist eleştirilerin ortak<br />
kesenlerinden birisi olarak belirginleşir.<br />
Askeri ya da diğer güvenlik aygıtları anlamında<br />
zor ve şiddetin kurumsallaşması kendi başına<br />
olgular değildir. Ulus-devlet egemenliğine ve<br />
kapitalizme olduğu kadar toplumda varolan sınıf<br />
ilişkilerine, hiyerarşiye, erkek egemenliğine,<br />
heteroseksizme ve doğanın tahakküm altına<br />
alınmasına da sıkı sıkıya bağlıdır. Bu tahakküm<br />
biçimleri arasında karşılıklı birbirini besleme ve<br />
yeniden üretme ilişkisi vardır.<br />
Bu nedenle anti militarizmi yalnızca devlet egemenliğinin<br />
tamamlayıcısı olarak varolan zor ve<br />
şiddet kurumlarına ya da zorunlu askerlik sistemine<br />
karşı koyan bir siyasal eleştiri ve bu zor<br />
ve şiddet araçlarının bulunmadığı bir gelecek<br />
tahayyülü olarak sınırlandıramayız. Anti militarizm,<br />
zor ve şiddet araçlarını kurumsallaştırmayı<br />
mümkün kılan ve birbirlerine karşılıklı bağımlı<br />
olan tüm toplumsal ilişkilerin ve tahakküm biçimlerinin<br />
bütününe yönelen bir dizi devrimci<br />
toplumsal eleştirinin özgül bir parçasıdır. Antimilitarizmin<br />
tutarlı bir şekilde dile getirilmesi,<br />
devletin, tahakkümün ve sömürünün olmadığı<br />
özgür topluluklara dayalı bir anarşist ya da komünist<br />
siyasal tahayyülün ayrılmaz bir parçası<br />
olmuştur.<br />
Yani açıkça söylersek toplumu bir arada tutan<br />
tahakküm ilişkileri olarak cinsiyetçilik, heteroseksizm,<br />
otorite, hiyerarşi, kapitalizm, ulusdevlet<br />
ve doğanın tahakküm altına alınmasına<br />
da bütünlüklü bir şekilde karşı çıkan bir eleştiriler<br />
zincirinden birisidir anti-militarizm.<br />
Anti-militarizm zorun ve şiddet araçlarının kurumsallaştırılmasının<br />
kesin bir eleştirisi olarak<br />
ortaya çıktığından ötürü bunu besleyen diğer<br />
tahakküm ilişkilerinin hepsine de tutarlı bir şekilde<br />
karşı koyan bir dile sahip olması gerektiğini<br />
söyleyebiliriz.<br />
Öte taraftan tersini söylemek de mümkün,<br />
feminist hareketlerin, lgbtt mücadelelerinin;<br />
kapitalizm, devlet, milliyetçilik, hiyerarşi ve<br />
otorite karşısındaki bazı ulus devletçi olmayan<br />
bazı heterodoks sosyalist, komünist akımlarla<br />
otonomist Marksist, anarşist, anarko-komünist<br />
ve anti-otoriter akımların, doğanın tahakküm<br />
altına alınması karşısındaki politik ekolojist<br />
akımlar da anti militarizmi bir ortak kesen olarak<br />
içerir.<br />
Anti-militarizm tarihsel olarak devlete ve kapitalizme<br />
karşı mücadele eden sosyalist ve anarşist<br />
akımların bir ortak ilkesi olarak kendisini<br />
gösterir. Kendi siyasal öznesi ve ayrı bir eylem<br />
hattı olan ayrı bir mücadele alanı olmaktan ziyade<br />
anarşist ve sosyalist veya komünist akımların<br />
sürdürdükleri siyasal mücadelenin bir parçası<br />
olarak şekillenir tarih boyunca.