antihomofobikitabi3

ULUSLARARASI HOMOFOBİ KARŞITI BULUŞMA 97
Gönüllü Teşekküller Vakfı (160 sivil toplum kuruluşu
çatı örgütü) –Türkiye Yazarlar Birliği.
(8) Açıklamada tarihte eşcinsel olan toplulukların
“helak” edildiği vurgulanmış, her ne
kadar Müslümanlık “barış ve müsamaha dini”
olsa da her iki normun da sınırları olduğunun
altı çizilmiştir ve tavır net bir şekilde ortaya
şöyle konmuştur: “Fıtrata aykırılık teşkil eden
‘eşcinsellik’in, doğal tercihlerden bir tercih gibi
gösterilerek ‘cinsel yönelim’ olarak kabul görmesi
ve yaygınlaşmasının meşru görülmesi,
zımnen insan neslinin yok olmasını istemekle
aynı şeydir. Eşcinsellik, bize göre de bir anomali
durumudur. İnsanlığın geleceğini ve nesil emniyetini
tehdit eden eşcinselliğin bir anomali
olarak görülmemesi, sorunu yaşayanların tedavi/terapi
talebini köreltecek ve durumun yaygınlaşmasına
sebep olacaktır.”
(9) Kaplan, Hilal; “İslâm ve eşcinsellik meselesi”,
Taraf, 3 Nisan 2010.
(10) “Günah olması onun toplumsallaşması ve
meşrulaşması ile mücadele etmeye yeter delildir.
Kaldı ki eşcinselliğin “günah” oluşunda ısrar
etmek, eşcinselliğinden şikâyeti olan insanların
psikolog ve psikiyatristlerden yardım almasına
engel değildir, bu zaten isteyene açık olan bir
kapı. Bence Müslümanların bu noktada esas
vurgulaması gereken eşcinselliğin nefsî bir dürtü
olduğu ve Müslümanların bununla mücadele
etmesinin yanında olduklarıdır.”
(11) Bu noktada “Eşcinseller başörtüsüne özgürlüğü
savunuyorlarken siz neden onların
özgürlüğünü savunmuyorsunuz” argümanını
“çelişkili” bulan Kaplan, düşüncelerini şöyle gerekçelendirmiştir:
“Başörtülü kadınlar örtülerini
çıkarmayı reddederek hem öğrenim hayatından
hem de çalışma hayatından dışlanıyorlar.
Ancak tüm bunları göze alarak direniyorlar.
Bunun tek sebebiyse topluma/devlete itaat etmektense
Allah’a itaat etmeyi seçmeleri.”
(12) Asena, Evren; “Eşcinsellik üzerinden liberal
camiaya balans”, Taraf, 9 Nisan 2010. Asena,
Kaplan’ın yazısına “eşcinselleri merhamet edilesi
zavallılar olarak gören” bir tavrın hâkim olduğunu,
ayrıca Kaplan’ın “liberal ve Müslümanların,
‘eşcinsellik mesele’sine yaklaşımlarına ayar
vermeye, ikisinin arasında orta yolu bulmaya”
çalıştığını vurgulamaktadır.
(13) Türker, Yıldırım; “Müslüman’a en büyük
imtihan”, Radikal, 12 Nisan 2010. Türker’e göre
Kaplan’ın yazısı “mükemmel bir ‘her kapıya kilit
olma’ çabasının, her dereden su götürme merakının
yansıması”dır. Kaplan Yıldırım Türker’e,
Georg Lukács’nın “şeyleştirme” (reification)
kavramıyla cevap vermiştir ve şöyle demiştir:
“Şeyleştirmenin mantığına uygun olarak, Türker
için Müslümanlar sadece başörtülerinden
ve bıyıklarından müteşekkil ‘şeyler’dir. İnsan
olmaklıktan kaynaklanan varoluşsal bütünlük
böylelikle tek bir ‘şey’e indirgenir ve Türker gibiler
şeyleştirmeden ilişki kuramadıkları Müslümanları
‘tarafsız’ özne pozisyonundan ancak bu
şekilde tarif ederler.”, Kaplan, Hilâl; “Sekülere en
büyük imtihan”, Taraf, 14 Nisan 2010.
(14) Aktaş, Cihan; “Samimiyet testleri”, www.
dunyabulteni.net, 12 Nisan 2010.
(15) http://gayislam.blogspot.com.
(16) Aktan, İrfan; “Eşcinsellik hastalıksa neden
günah”, Yeni Aktüel, 1 Nisan 2010.
(17) Gümüşel, Semin ve Yalnız, Murat; “Emine
Şenlikoğlu okuyup, eşcinsellikten vazgeçenlerimiz
var!”, Yeni Aktüel, 10 Ocak 2008.
(18) “İslam ve Eşcinsellik”, Kaos GL Dergisi,
Kasım-Aralık 2010, s. 18-36. Muhsin Hendrick’e
ait bilgiler ve görüşler bu dosyadan alınmıştır.
Cape Town’da yaşayan, annesi ve babası
din görevlisi olan ve dindar büyüyen Muhsin
Hendricks, çocukluğundan beri “feminen” olduğunu
belirtmektedir, ancak eşcinselliği “günah”
olarak gördüğü için evlenmiştir. Karısından
cinsel tercihini saklamamış, ancak evliliği
2 yıl sürmüştür. Ayrıldıktan sonra annesine “gey