20.01.2015 Views

antihomofobikitabi3

antihomofobikitabi3

antihomofobikitabi3

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

74<br />

ANTİ-HOMOFOBİ KİTABI / 3<br />

öldürülmesine ‘izin veren’ başlıca faktör bu saldırganlık<br />

karşısında suskun kalmanın ‘normalliğidir’.<br />

Bu yüzden ‘nasıl bu kadar kolay’ sorusunun<br />

cevabı tam olarak, saldırgan normalliğe<br />

eylemsizliğimizle ortak olmamızda, iktidar mekanizmalarının<br />

taşıyıcılığını sessizce üstlenmemizde<br />

yatmaktadır.<br />

Trans bireyler normatif, hukuki ve tıbbi söylemlerle,<br />

yani bedenleri üzerinde kesişen disiplin<br />

mekanizmaları ile toplumun ‘anomalisi’<br />

haline getirilmişlerdir. Ama yine de bir insanın<br />

öldürülmesinin nasıl bu kadar sıradan ve kolay<br />

olduğunu, nasıl bu kadar normalleştirildiğini<br />

açıklamakta bunun yeterli olmadığını düşünüyorum.<br />

Çünkü disiplin mekanizmaları muhatabını<br />

katletmez, “hastalığını tedavi etmeye”,<br />

“hastanın sağlıklı kişilerle kontak kurmasını<br />

engellemeye” çalışır.(12) Biyo-iktidar ise tedavi<br />

etmeye çalışmaz, ‘cinsel ahlaksızlığın’ vücut bulduğu<br />

nüfusu toplumun yozlaşmasının sebebi<br />

olarak görür.(13) Bu bakış açısı da ‘norm-al’den<br />

(bu durumda heteroseksüellikten) sapanların<br />

nüfusun geri kalanını tehdit ettikleri noktada<br />

ölmelerine izin verir. Bu yüzden Batu, Cindy,<br />

Ebru ve daha onlarcası işte bu kadar kolay, göz<br />

göre göre katledilir. Çünkü onların ölmelerine<br />

izin vermek aslında faillerin de öldürmelerine<br />

izin vermekten başka bir şey değildir. İnfazı gerçekleştiren<br />

ne politik otoritedir ne de normal<br />

ilan edilen nüfusun tamamı. Normalin içinden<br />

diğerlerinden daha saldırgan olan, normalin<br />

bekçisi olan, ya da sadece ‘sapkını’ katletmenin<br />

ne kadar kolay olduğunun farkında olan bir kişi<br />

işlemiştir cinayeti. Ötekiler de ‘bir tanesi daha<br />

su yolunda kırıldı’ diye düşünüp ortak olmuşlardır<br />

cinayete. Her fırsatta göreve çağrılan ‘yetkililer’<br />

ise konuyla ilgili soruşturma başlatmış<br />

ama nefret cinayetlerinin önünü kesmek için<br />

yapısal bir düzenlemeye gitmemişlerdir. Mesela<br />

anayasadaki ‘vs.’ ibaresine cinsel yönelimi<br />

eklemeyi Türkiye’nin demokratikleşmesinin bir<br />

gerekliliği olarak görmemişlerdir. Dolayısıyla<br />

LGBTT bireylerin öldürülmesinin şaşırtıcı bir şekilde<br />

kolay olmasına izin vermişlerdir.<br />

Sonuç yerine<br />

Özetle, tartışmaya açmaya çalıştığım en önemli<br />

nokta iktidar ilişkileri tarafından ‘normal’ olarak<br />

kurgulanan ve ‘sağlıklı’, ‘aklı başında’, ‘vicdan sahibi’<br />

olduğu kabul edilen kategorinin ciddi bir<br />

yapı sökümüne uğratılması gerektiğidir. Şimdiye<br />

kadar LGBTT’leri konu alan pek çok tartışmanın,<br />

normun dışında kalan bireyleri toplumun<br />

anomalisi olarak gördüğüne, bu ‘anomalinin’<br />

doğasını, neden ve nasıl ortaya çıktığını, içinde<br />

neler barındırdığını ve en önemlisi bu sorunun<br />

nasıl ortadan kaldırılacağını çözmeye çalıştığına<br />

şahit olduk. Bu tartışmaların çoğunun kaçırdığı<br />

ortak nokta ise normalliğin dinamikleriydi.<br />

Bu yüzden okuduğunuz yazının asıl amacı normali,<br />

erkekliği, heteroseksist heteroseksüelliği<br />

mercek altına almaktır. Çünkü normal korunmaya<br />

muhtaç, mağdur bir kategori değildir.<br />

Tam tersine pek çok düzlemde saldırgan ve<br />

katil bir kategori olarak karşımıza çıkabilir. Bu<br />

saldırgan kimliğe nasıl büründüğünü anlayabilmek<br />

için ise normal ve anormal kategorilerinin<br />

yaratılmasında ve hiyerarşik bir şekilde<br />

ilişkilenmesinde önemli bir rol oynayan yönetim<br />

mekanizmalarına daha yakından bakmak<br />

gerekir. Zira ‘normal’, sırtını eşcinselliği bazen<br />

hasta ilan eden, bazen LGBTT’lerin uğradıkları<br />

saldırılara göz yuman ve LGBTT bireylerin yaşadığı<br />

sorunlar karşısında neredeyse her zaman<br />

eylemsiz kalan yönetim stratejilerine dayamanın<br />

güvencesiyle hareket etmektedir.<br />

Sumru Atuk, Boğaziçi Üniversitesi<br />

Bu yazıya teorik ve pratik katkılarını sunan<br />

Mehmet Kentel’e, Mesut Kaya’ya ve SCS’e teşekkür<br />

ederim.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!