Ä ÃÄ NDEKÄ LER - Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı
Ä ÃÄ NDEKÄ LER - Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı
Ä ÃÄ NDEKÄ LER - Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
115<br />
Emir Hocazade Ahmet Beyler Evi: BağlarbaĢı Mahallesi DeğirmenbaĢı semtinde<br />
bulunmaktadır. 1974 yılında restore edilmiĢtir. Evin baĢodası orijinalliğini günümüze kadar korumuĢtur.<br />
Oda, hiç çivi kullanılmadan, birbirine geçme biçiminde on beĢ bin ahĢap kullanılarak yapılmıĢtır. Tavan<br />
göbeği kök boya ile boyanmıĢtır.<br />
Müzeköy Yörük: Safranbolu‟nun küçük bir modeli olan Yörük köyü, 1997 yılında Kültür ve<br />
Turizm Bakanlığı tarafından bir Türkmen köyü olması sebebiyle tamamen kentsel sit alanı içerisine<br />
alınarak korunması kararlaĢtırılmıĢtır.<br />
16. yüzyılda Safranbolu yöresinde yaĢayan göçebe cemaatlere “Yörükan-ı Taraklı” ya da<br />
“Yörükan-ı Taraklıborlu” adı verilmekteydi. Osmanlı Ġmparatorluğu döneminde Safranbolu, biri<br />
bugünkü Safranbolu ilçe merkezinde “Medine-i Taraklıborlu”, öteki merkezi bugünkü Yörük köyü olan<br />
Yörükan-ı Taraklıborlu kazalarından oluĢmaktaydı.<br />
Yörük Köyü ile ilgili yazılı kaynaklarda, Yörüklerin 14. ve 15. yüzyıllarda göçer durumda<br />
oldukları, kendilerine özgü vergi düzeni ile ayrı bir karye teĢkil edecek Ģekilde bir kadıya bağlanıp<br />
zaman içerisinde yerleĢtikleri ifade edilmektedir. Bölgenin yönetimini sağlamak amacıyla, Osmanlı‟nın<br />
iskân politikası gereği Horasan‟dan Anadolu‟ya göçen Türkmen Karakeçili aĢireti yörüklerini Yörük<br />
köyüne (Kara, 1999) yerleĢtirdiği bilinmektedir. Yörükköyü‟ndeki somut ve soyut kültürel değeler<br />
tamamıyla bir Yörük yaĢamının izleri olmayıp, kentsel bir kültürün özelliklerini yansıtmaktadır (Ekinci,<br />
2003). Bu durumun nedeni olarak, 16 yy. itibari ile Yeniçeri Ocağına devĢirme olanların yanı sıra<br />
Anadolu obalarında ve yaylalarında yaĢayan Türkmenler‟in de alınmasıyla Yörükköyü sakinlerinin<br />
Ġstanbul‟a göç etmeleri gösterilmektedir (Kara, 1999; Ekinci, 2003; Demiraslan, 2011). Köyün ileri<br />
gelen ailelerinin; Sekbanzade, Cebecizade ve Sipahioğlu ismi ile anılmaları ve de yeniçeri olmaları,<br />
Ġstanbul ile sağlanan bu sosyal hareketlilik ile ortaya çıkan yörüklükten kentliliğe olan evrimin ve köyün<br />
Osmanlı askeri teĢkilatına büyük hizmetler vermesinin en büyük kanıtıdır (Kara, 1999). Üstelik<br />
yeniçerilerin “Hacı BektaĢ Oğulları ve Hacı BektaĢ Küçekleri” adı ile anılmaları yeniçeri ocağındaki köy<br />
sakinlerinin BektaĢi olduklarını kanıtlamaktadır (Birge, 1994; Noyan, 1998).<br />
19 yy. birinci çeyreğinde Yörükköyü sakinlerinin büyük çoğunluğu askeri amaçlı göçten ziyade<br />
eğitim, iĢ ve ticaret amacıyla da Ġstanbul‟a göç etmiĢlerdir (Kara, 1999). Ġstanbul‟a giden ailelerin<br />
büyük çoğunluğu Yörükköyü ile iliĢkilerini koparmamıĢlardır. Bu süreç içerisinde ekonomik anlamda<br />
refah düzeyi yükselen Yörükköyü sakinleri, Ġstanbul‟daki kentsel yaĢamın kendilerine kattığı yaĢam<br />
kültürünü, özellikle Ġstanbul konut yapısını Yörükköyü‟ndeki konutlarına aktarmıĢlardır (Demirarslan,<br />
2011). Bu göç hareketinin getirmiĢ olduğu değiĢim, konut ve günlük yaĢam tarzında değiĢikliklere<br />
imkân sağlarken, inanç bakımından Yörük köyü sakinlerinin değiĢimine neden olmamıĢtır. Bunun<br />
izlerini konutlarda ve genel yaĢam birimlerinde görmek mümkündür. Örnek vermek gerekirse; Yörük<br />
köyünde genel kullanım alanı olarak kullanılan Yörük köyü çamaĢırhanesi Anadolu‟da çok fazla<br />
rastlanılmayan bir uygulamanın örneği olarak öne çıkmaktadır. Alevi/BektaĢi kültüründe kadınlar,<br />
çamaĢır günlerinde veya rüya gördüklerinde “Dernek ya da Saçı” yaparlar. Bu çamaĢırhanede yapılan<br />
dernek veya saçı kültürü; öncelikle kirli çamaĢırlar, ardından kirlenen bedenin yıkanması, sonrasında<br />
ise yenilen yemek ile sonlanan bir gelenektir. Bu yapılan toplantıya erkekler alınmazlar (Kalafat, 1999).<br />
Diğer taraftan Yörükköyü konutlarında dikkati çeken diğer bir motif geyik boynuzudur. Geyik; hem<br />
Alevi/BektaĢilik‟te hem de Sünnilik‟te kutsal sayılan bir semboldür. Ancak BektaĢiler geyiği daha kutsal<br />
sayarak onu avlamaz ve etini yemezler. Bu kültürün nedeni; Hz. Peygamber‟in, kendi evinde<br />
düĢmanları tarafından saldırıya uğrayacağı haberinin Hz. Hamza‟ya, avlamak istediği bir geyiğin dile<br />
gelerek vermesidir. Bu da Aleviler ve BektaĢiler tarafından Hz. Peygamberin mucizesi olarak adlandırılır<br />
(Arslanoğlu, 2001).<br />
Yörükköyü‟nün dikkat çekici somut değerlerinden birisi, 450 yıllık en eski yapısı olan OdabaĢıgil<br />
Evi‟dir. Bu ev; BektaĢi kültüründe dergâh/meydan sofrası ismi ile anılan ve tarikat toplantılarının<br />
yapıldığı mekânların, Yörükköyü‟ndeki bir örneğidir. Ayrıca bu mekânlar kırklar meydanı ya da meydan<br />
evi olarak ta anılmaktadır (Arslanoğlu, 2001; Demirarslan, 2011).<br />
Safranbolu‟nun aksine arsa ve engebeli arazi sorunu olmayan Yörüklüler evlerini genellikle<br />
bitiĢik nizam inĢa etmiĢlerdir. Evler, Anadolu köylerinde görülen ev kümelenmesi yerine ana cadde<br />
boyunca yapılmıĢtır. Ana cadde sonundaki meydandan açılan düzenli sokaklarda bile bitiĢik nizam<br />
havası devam etmektedir<br />
Sipahioğlu Gezi Evi: Yörük köyündeki anıtsal nitelikli evlerin en önemlisidir. Sipahioğlu Evi,<br />
genelde tüm Yörük evleri gibi taĢ zemin üzerine, 2 katlı olarak yapılmıĢ, hissedarları tarafından binanın