10.07.2015 Views

İZZETPAŞA VAKFI ADINA SAHİBİ ve YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ NİHAT ...

İZZETPAŞA VAKFI ADINA SAHİBİ ve YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ NİHAT ...

İZZETPAŞA VAKFI ADINA SAHİBİ ve YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ NİHAT ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Çünkü kâğıt, dolayısıyla İslâm Medeniyeti’ndeicat edilen kitap, bilgiyi çoğalttı, özellikle BüyükSelçuklu <strong>ve</strong> Osmanlı döneminde öğretim kurumlarıyla,toplumsallaştırdı.Süreç içinde <strong>ve</strong> pek çok değişik nedenlerle,Avrupa, İslâm birikimini uzun bir zaman diliminde,kendi ölçütleri içinde, çevirdi. Hemensöyleyelim, Avrupa’da da çeviri etkinliğine belirlibir bilinç eşlik eder; bu bilinç çevirilerle başlamadı;tersine bu çevirileri olanaklı kıldı. Aktarımda, yalnızca Endülüs’ten yapılmadı; bununyanısıra, Sicilya, Trabzon <strong>ve</strong> İstanbul da birermerkezdiler. Seyyahların <strong>ve</strong> Avrupalı bilginlerinözel girişimlerini hiç saymıyorum.Diyeceğim şu ki, derdi olan, bilgiye kayıtsızkalmaz; çünkü bilgi, kendine kayıtsız kalanaacımaz. Kadim dönemde, bilginin büyükbir bölümü de, ‘haricî hâfıza’da yani kitaptadır.İslâm’ın da, Avrupa’nın da yaptığı, iddialarınaparalel olarak, bu birikimi temellük etmektir.Bugün, İslâm kültür geleneği içinde, özgünbir kütüphane oluşumundan, özgün birkülliyât oluşumundan söz edebilir miyiz?Bu tür sorulara, benzetmeyle <strong>ve</strong>rdiğim biryanıt var: Dil, önce konuşulur, sonra dilbilgisi(gramer) yazılır. Bizim zihin yapımızı, dahaçok, ‘medeniyet’ kavramı belirlediğinden dolayı,tarihî olanda kalıyor, hareket içre olanı anlayamıyoruz;bu nedenle, medeniyet yerine, usul-idîn <strong>ve</strong> usûl-i fıkh’ın, ‘temeddün’ kavramınıtercih ediyorum. Ne demek bu? İslâm HayatGörüşü’nü, hareket, dolayısıyla değişim içre modellemek<strong>ve</strong> idrak etmek... Bu çerçe<strong>ve</strong>de, İslâmtemeddünü ölü değildir; hareket halindedir <strong>ve</strong>her konuda üretimi devam etmektedir. Üretiminözgünlüğü zamansaldır <strong>ve</strong> gereksinimlere bağlıdır;önemli olan, pek çok farklı, hatta birbirleriyleçelişik fikrin geliştirilmiş olmasıdır. Kişiselkanım, İslâm Hayat Görüşü, tarihî yürüyüşünüdevam ettirdiğinden, üretimi de sürmektedir. Bubir ırmağa benzer; kaynağı sürekli olduğu sürece,bazı mevsimler, suyun azalması olasıdır; amakurumadığı sürece çoğalma olanağı her zamanvardır.Aynı soruyu Batı kültürü açısından sorayım:Orada durum nedir?Entelektüel/zihnî faaliyetlerde, siyasî tabanlıDoğu – Batı ayrımı, pek de açıklayıcı görünmüyor.Nereden başlar, nerede biterler; ne zamanbaşladılar; ne kadar sürecekler? Hem, Hak ileBâtıl’ın sabit coğrafyası olmaz; Doğu’da da olabilir,Batı’da da... Zihnimizi, bu tür kavramlarlakayıtlamamalıyız. Sorunuzdaki külliyatı <strong>ve</strong> kütüphaneyi,bilgi birikimi olarak anlarsak eğer,elbette, Dünya’nın her yerinde, ülkeler, sahipoldukları iddia <strong>ve</strong> olanaklara paralel olarak üretimlerinisürdürmektedirler. Tersi durumda, tarihtendüşerler.“Sözlü kültür” <strong>ve</strong> “yazılı kültür” diye birayrım yapabilir miyiz? Eğer böyle bir ayrımyapılabileceksek, doğu kültürünü “sözlü kültür”sınıflandırmasında değerlendirebilirmiyiz? Bunun, Batı’lı anlamda bir felsefe geleneğininoluşmamasına, ama daha farklı birtefekkür biçiminin ortaya çıkmasına nedenolduğu söylenilebilir mi?Bu sorunuzdaki Doğu <strong>ve</strong> Batı kavramlarıiçin de, yukarıda söylediklerim geçerlidir. EğerDoğu’dan, İslâm’ı anlıyorsak, “İslâm kültürü,sözlü kültürdür” yargısı, tamamen bir şehir efsanesidir.Yukarıda da işaret ettiğim üzere, “İslâmMedeniyeti, bir yazma, bir yazı medeniyetidir”<strong>ve</strong> kendinden önceki ulaşabildiği tüm ilmî mirasıtemellük ederek kitaba dökmüştür, kitaplaştırmıştır.Biraz önce de işaret etmiştim: İslâmMedeniyeti’nde üretilen eserlerin miktarı, kendindenöncekilerle mukayese bile edilmez. Elbettebu durumun pek çok nedeni vardır; kâğıt,öğretim vs...Yazı’nın, bizim için ne anlama geldiğini idrakiçin gereğinden fazla konuşmamıza gerekyoktur. Çünkü yazı, bizde, Varlık’ın tecellilerindenbiri olarak kabul görmüştür: el-vucûd elhattî/kitâbî...Daha ne diyebiliriz ki? Kitâbet’i/Yazı’yı, Varlık’ın bir tecellisi olarak gören bir medeniyetianlamak için yalnızca sözlü kültür içindeboşa konuşmak yetmez; biraz kitap okunmalı!Kalkaşendî’nin Subh el-aşâ’sı, İbn Haldûn’unel-Mukaddime’si... belki de Taşköprülüzâde’ninMiftâl el-saâde <strong>ve</strong> misbâh el-siyâde’nin birincicildi... Özellikle yazınsal varlık’a ait bilim dalları,içerikleri <strong>ve</strong> kaleme alınan eserler kısmınıokumak konu için iyi bir başlangıç olabilir.11eylül-ekim-kasım2013

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!