Mustafa Miyasoğlu'nun ardındanBEKİR OĞUZBAŞARANMiyasoğlu ailesiniTanzimat Devrininmeşhur hâce-i ev<strong>ve</strong>li(İlk öğretmeni), yazımakinesi AhmetMithat Efendiailesine benzetirim.Onlar da yazan,yayınlayan, dağıtan;ilme, irfana, İslâm<strong>ve</strong> medeniyete,insanlığa ömür boyuhizmet eden biraileymiş.Edebiyatımızın renkli şahsiyetlerindenbirini daha ebediyete uğurladık.Altı-yedi aydan beri asrın menhushastalığına yakalandığı anlaşılan MustafaMiyasoğlu, İstanbul Bağcılar’daki MetropolHastanesi’nde bir Ağustos Perşembe günü öğlevakti, saat 13.00 sularında emaneti sahibineteslim etti. Son demlerinde oğullarından biriyanında idi. Çok rahat bir ölüm olduğunusöylüyorlar. Allah gani gani rahmet eylesin.Mekânı, makamı cennet olsun.Merhum Miyasoğlu, bendenizin elli beşyıllık dostu, arkadaşı, gönüldaşı idi. Kayseriliydi.Aynı memleketin evladı idik… Doğumtarihini önceleri 1947 diye yazardı, daha sonra1946 diye yazmaya başlamıştı. Kendisine bununsebebini sormamıştım. Yaşıttık, taydaştık,akrandık. Vefat ettiğinde 67 yaşında bulunuyordu.Belki uzun değil ama dolu dolu birhayat yaşamıştı. Ardında otuzdan fazla eser,78eylül-ekim-kasım2013
hayrülhalef üç tane aslan gibi erkek evlat bıraktı.Mehmet, Emre <strong>ve</strong> Eren, babalarına sonderece itaatkâr <strong>ve</strong> bağlıydılar. Tabiî annelerinede. Babalarının manevî vârisi olacaklarındanda eminim. Üçü de ehl-i kalem <strong>ve</strong> ehl-i kelâmgençlerdir. Nilüfer Yenge de öyle. Hepsine cânü gönülden baş sağlığı diliyorum. Allah kendilerinesabr-ı cemil, hayırlı <strong>ve</strong> uzun ömürler<strong>ve</strong>rsin.Bendeniz, Miyasoğlu ailesini TanzimatDevrinin meşhur hâce-i ev<strong>ve</strong>li (İlk öğretmeni),yazı makinesi Ahmet Mithat Efendi ailesinebenzetirim. Onlar da yazan, yayınlayan,dağıtan; ilme, irfana, İslâm <strong>ve</strong> medeniyete, insanlığaömür boyu hizmet eden bir aileymiş.Edebiyat tarihleri <strong>ve</strong> biyografi kitapları böyleyazıyor. Miyasoğlu ailesinin de -mâlum- KonakYayınları var.Okuyucularımız mazur görsünler, acımızçok taze, o bakımdan söze nereden başlayacağımı,nasıl sürdüreceğimi, nasıl sona erdireceğimiben de bilmiyorum. Bugün Ağustos’unon dördü. İki haftadır, hangi mekânda olursamolayım, kimlerle beraber bulunursam bulunayım,bir manevî sancı içinde kıvranıyor,elime kalemi bir türlü alamıyorum. Nihayetbugün kendimi toparlayarak şu naçiz satırlarıdökmeye başladım.Takdir edersiniz ki, hiç de kolay değil, birinsanın elli beş yıllık arkadaşını kaybetmesi.On iki yaşından beri tanışır, bilişir, konuşur,hâlleşirdik rahmetliyle.İkimiz de Kayseriliydik. İkimiz de fakir aileçocuğu idik. İkimiz de Kayseri Askerî AnatamirFabrikası Çırak Okulu’nda okumuş,oradan mezun olmuştuk. Adı geçen okulubitirenlerden biri de merhum tiyatrocu, şair,yazar, gençlik kitapları müellifi, eski sendikacıHasan Nail Canat’tı.Ben, Çırak Okulu’na 1957’de on iki yaşındaikinci dönem öğrencisi olarak girmiştim.Miyasoğlu <strong>ve</strong> Canat benden bir sınıf arkadangeldiler. Bu okulların amacı, askerî fabrikalarakalifiye işçi, eleman yetiştirmekti. Bu okulaellişer kişiden beş dönem öğrenci alındı. Dahasonra Kara Kuv<strong>ve</strong>tleri, Genel Kurmay, sanırımmaksat hâsıl olduğu için kapattı. Kayseri’desanayinin gelişmesinde bu <strong>ve</strong> benzeri okul mezunlarınınönemli bir rolü olmuştur. Kayseri’deTayyare Fabrikası’nın <strong>ve</strong> Devlet Demir Yollarıİşletmesi’nin de birer çırak okulu vardı. Mustafa<strong>ve</strong> ben motorcu idik. Hemen hemen aynıatölyelerde, aynı servislerde çalıştık. Üç yıllıkokulun üç yıl da mecburi hizmeti vardı. Onlarınhepsini tamamladık. Okulda öğleye kadarders görür, öğleden sonra tulum giyip fabrikadaçalışırdık. İkimiz de uzun yıllar beden işçisiolarak çalıştıktan sonra fikir işçisi olarak yolumuzadeva ettik.Bakanlık, okulumuzun denkliğini kabuletmediği için, orada sanki üç yıl ortaokul okumamış,endüstri meslek liselerinin orta kısmınadenk hatta daha üstün bir eğitim <strong>ve</strong> öğretimgörmemişiz gibi, Millî Eğitim’in, sonralarıkısmen düzelteceği, yanlış bir kararı yüzündendışarıdan ortaokulu bitirme sınavlarına girmek<strong>ve</strong> bütün derslerini <strong>ve</strong>rmek zorunda kaldık.Peşinden Kayseri Akşam Lisesi’ne kaydolmuştuk.Üç yıllık lise müfredatı akşam liselerindedört yıla yayılmıştı. Dört yıl boyunca gündüzfabrikada işçi olarak çalışıp akşam okulda dersgörerek orayı da bitirdik.Bendeniz 1965’te İstanbul HukukFakültesi’ni kazandım. Bir yıl okuduktansonra Edebiyat Fakültesi Türkoloji GeceBölümü’ne geçtim. 1966’da orada Mustafa’ylaberaber okumaya başladık. Mustafa 1973’teokulu bitirip Şehremini Lisesi EdebiyatÖğretmenliği’ne atandı. Ben biraz daha oyalanıp1975’te mezun oldum. De<strong>ve</strong>li İmam-HatipLisesi’ne tayinim çıktı. Miyasoğlu, İzmitİmam-Hatip Lisesi’nde de yıllarca Edebiyatöğretmenliği yaptı.Uzun yıllar Mimarsinan Üni<strong>ve</strong>rsitesi’ndeTürk Dili Okutmanlığı’nda bulundu. Beş yılkadar Pakistan’da Türkçe <strong>ve</strong> Türk Edebiyatıokuttu. Zügüdar adlı özgün gezi kitabı o yıllarınmahsulü <strong>ve</strong> hatırasıdır.Miyasoğlu, anlatmakla bitirilecek bir adamdeğildir. Yukarıda özetin özeti olarak <strong>ve</strong>rdiğimresmî hayat ının dışında sözlerimi şöyle bitirmekistiyorum: “Altmış yedi yıllık bir romandır MustafaMiyasoğlu.”Yattığı yer, “Cennet bahçelerinden bir bahçe”olsun. Hepimizin başı sağ olsun… ■79eylül-ekim-kasım2013
- Page 1 and 2:
ÜÇ AYLIK KÜLTÜR ve SANAT DERGİ
- Page 3 and 4:
Beş Şehir'in sırrıNAZIM PAYAMŞ
- Page 5 and 6:
Kanallar değişiyordu. Su kesilmi
- Page 7 and 8:
İHSAN FAZLIOĞLUile şehir ve kita
- Page 9 and 10:
yazı kültürünün geliştiği, o
- Page 11:
Çünkü kâğıt, dolayısıyla İ
- Page 16 and 17:
ihtirası, çok ve çabuk kazanma a
- Page 18:
Uzasan, göğe ersen,Cücesin şehi
- Page 21 and 22:
önceleri hattatlar, sonraları mat
- Page 23 and 24:
Nasıl ki, ziyarete gelen önce bin
- Page 25 and 26:
İsim-şehirKÖKSAL ALVERŞehirler
- Page 27 and 28: SABAH SÖZLERİGün sona erişmişs
- Page 29 and 30: Kitap ve hikmet üzerineVEFA TAŞDE
- Page 31 and 32: ye başlamıştır. Thomas Aquinas,
- Page 33 and 34: Mutlak İstenci sevmektir. Dolayıs
- Page 35 and 36: ilgili olduğu için, sosyal ve sı
- Page 37 and 38: Gökler bile dışımızda değilCE
- Page 39 and 40: tu. Burada bahsedilen göz, “ilah
- Page 41 and 42: dığında sakinliği insanı da sa
- Page 43 and 44: tüphanesi için: “Yeni Eflatuncu
- Page 45 and 46: Cami, Mekke, Medine, Tunus’taki Z
- Page 47 and 48: ham maddesi olan ketenin bulunduğu
- Page 49 and 50: Şimdi radyodan bir ses geliyor kul
- Page 51 and 52: Kimi zaman dile gelip aşkDudaktan
- Page 53 and 54: ŞAİRİN/ ŞİİRİNGAYRİRESMİ T
- Page 56 and 57: Şehir, medeniyet ve kitapD. MEHMET
- Page 58: Fethedilmeyen İstanbul: PeraBEYHAN
- Page 61 and 62: Turbo TimaPERVİN (AZERBAYCAN)çev.
- Page 63 and 64: diği için Turbo Tima çok heyecan
- Page 65 and 66: İKİ AYRINasıl mı diyorsun?Yüre
- Page 67 and 68: man olur bilemiyorum.” diyerek bi
- Page 69 and 70: si’ndeki medreseye geldiler. Bir
- Page 71 and 72: Ne zamandır onu aradık, yandık y
- Page 73 and 74: dilinin gelişip zenginleşmesinin
- Page 75 and 76: iri olmalı burası.Evet, “Şehri
- Page 77: ZAMANI GELDİGönlümde yeşeren go
- Page 81 and 82: Soldan sağa: Mustafa Yalçın, Öm
- Page 83 and 84: Şehrimizde yeni kitaplarM. NACİ O
- Page 85 and 86: Bizim şehir*MAHİR ADIBEŞ"... ins
- Page 87 and 88: eğilecek olanlara ışık tutsun d
- Page 89 and 90: ebiliyoruz. Bir de o günleri hiç
- Page 91 and 92: "Harput'a adanmış bir ömür"İsh
- Page 93 and 94: 21. Hazar Şiir Akşamlarının ard
- Page 95 and 96: YELİZ ÖZTÜRKBirleyerek OluşmakF