düğünü benim de görmem, ama bütün bunlarıkendi varoluş koşullarım içinden başarabilmemgerekir. Onların bilmiş olması, benim de bildiğimanlamına gelmez. Onların söylemiş olmasıbenim de söylemiş olduğum anlamına gelmez,onların keşfetmiş olması benim de keşfetmişolduğum anlamına gelmez. Şimdi <strong>ve</strong> buradayaşayan bir kişi olarak, hikmetle olan ilgim, dahaöncelilerin hikmetle ilgili tutum <strong>ve</strong> görüşlerinibilsem de, hikmetin karşılığını kendimde inşaetmem, kendimi ona duyarlı hale getirmem şeklindeolabilir. Aslında bu felsefe için de böyledir.Başkasının felsefesini bilmem, başkasının felsefeanlayışını anlamam, onu benim felsefem, benimgörüşüm haline getirmez. Ben hikmeti <strong>ve</strong> felsefeyi,ancak, onların bendeki karşılığını inşa ederek<strong>ve</strong> inşa ettiğim ölçüde, kendi felsefem <strong>ve</strong> hikmetimhaline getirebilirim. Bunun için geçmiştesöylenenleri hatırlayıp onları kendi bilincimizdensüzerek, kendi varoluş koşullarımız içindeyeniden keşfederek, kendi varoluşumuzda yenidentecrübe ederek, kendi anlama <strong>ve</strong> yorumlamabiçimimizle yeniden söylememiz gerekir.Hikmetin pek çok boyutu, pek çok açısı, pekçok konturu vardır. Bunlardan en çok öne çıkanı,kavaramın dini <strong>ve</strong> felsefi boyutudur. Bu nitelik,“kitap <strong>ve</strong> hikmet” şeklinde dini kaynaklardasıkça tekrarlanan ifade biçiminde ortaya çıkar.Aşağıdaki yazıda hikmet kavramının fesle ilgisikurulduktan sonra “kitap <strong>ve</strong> hikmet” konusu elealınacaktır. Bunu yaparken takip edeceğimiz sorularşunlardır: Hikmet nedir, felsefe ile ilişkisinedir, dini literatürde nasıl bir anlamı vardır?“Kitap <strong>ve</strong> hikmet” ifadesinde geçen “hikmet”, kitaptanayrı bir şey midir, kitapla ilgisi nedir? Kitap<strong>ve</strong> hikmet farklı şeyler midir? Hikmet, bir türbilgi midir, bir tür anlama yöntemi midir? Kitabıanlayabilmek için gerekli olan bir tür “ön-bilgi”,bir tür “ön-anlama” mıdır? Hikmetteki bilgininniteliği nedir? Genel bir bilgi midir, özel bir bilgimidir, elde edilme yöntemi nedir? Deney <strong>ve</strong> gözlembilgisi midir? Yaşantı bilgisi midir? Verilenbir bilgi midir? Sezgi bilgisi midir? Akıl bilgisimidir? İslam kültüründeki bilgi <strong>ve</strong> felsefe anlayışıaçısından ne ifade eder? Hikmete, İslam düşüncesininfelsefe kültürüne özgün bir katkısı olarakbakılabilir mi? Bir bilme tarzı olarak özelliklerinelerdir? Modern epistemolojiye sunabileceğiözgün bir katkı var mıdır? Aşağıdaki yazı, bu <strong>ve</strong>benzeri soruların kılavuzladığı bir anlama denemesiolacaktır. [1]Felsefe <strong>ve</strong> hikmet“Hikmet”, İslam düşüncesinin özgün kavramlarındanbiridir. Felsefi bir arka plana sahipolması; dini literatür yanında filozofların <strong>ve</strong>sûfîlerin de kelimeye farklı anlamlar yükleyerekkullanmaları, bu şekilde kendilerine özgü kılmaları,aynı zamanda gündelik dilde sıkça kullanılanbir sözcük olması, anlam alanının daha dagenişlemesine, derinleşmesine <strong>ve</strong> zengin bir yapıdaortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu zenginanlam yapısı içinde, hikmet, hem Allaha, hempeygamberlere, hem de insanlara ait bir nitelikolarak görülür. Pek çok ayette Allah’ın “hikmetsahibi” olduğu hususuna dikkat çekilir, peygamberlerede “kitap <strong>ve</strong> hikmet” <strong>ve</strong>rildiği hususuüzerinde durulur. Bunun yanında, hikmet, birbağış olarak insanların da sahip olduğu bir şeydir.Ancak bu farklı hikmet biçimlerinin yine deaynı şey olduğunu, Allah’ın hikmet sahibi olmasıylapeygamberlerin hikmet sahibi olmasının,peygamberlerin hikmet sahibi olması ile insanlarınhikmet sahibi olmasının ayını şey olduğunudüşünmemek gerekir. Hatta hikmetin, her birinsanda farklı bir şekilde tecelli ettiğini, her birinsanda o insanın kendi öznelliği içinde ortayaçıktığını söylemek doğru olur.İlk çağ felsefesinde de hikmet (sophia) kavramıvardır. Ancak buradaki hikmet, aşkın birözellik sunmaz. Kişinin çeşitli şekillerde elde ettiğiteorik bilgiyi ifade eder daha çok. Theoria,aklın bilgisidir. Aristoteles <strong>ve</strong> diğerlerinde tekil,rastlantısal <strong>ve</strong> empirik değil, tümel bilgidir, tümelinbilgisidir. Denilebilirse, varlığın özüneilişkin kavrayıcı bir bilgidir. İlk nedenler <strong>ve</strong> varlığınnihai amaçları üzerine bir bilgidir. Varlığın<strong>ve</strong> varoluşun anlamı üzerine bir bilgidir. Bu yönüylemetafizik bilgidir. Daha sonra gerek Hıristiyan<strong>ve</strong> gerekse İslam düşüncesinde, hikmetkavramı aşkın bir içerim kazanmaya başlamıştır.Bu aşkınlıkla bir tür ilahi bir bilgiye, bir tür ilahibir sevgiye, bir tür ilahi bir bağışa dönüşme-1. Burada, “Hikmet <strong>ve</strong> Felsefe”, “Kitap <strong>ve</strong> Hikmet” altbaşlıklarından oluşan bu makalenin “Hikmet <strong>ve</strong> Felsefe”bölümü yayınlanacaktır.30eylül-ekim-kasım2013
ye başlamıştır. Thomas Aquinas, bu durumu,“bütün hikmet Tanrı’da gelir” sözüyle açıklar <strong>ve</strong>onu insani bir kazanım değil ilahi bir bağış olarakgörür.” [2] Bu şekilde, hikmeti ilahi bir bağışolarak gören İslami duyarlıkla birleşir. [3] Dolayısıyla,semavi dinlerle birlikte hikmet (wisdom)kavramına metafizik, aşkın, semavi bir anlamgirmeye başlamıştır. Bununla birlikte, rasyonelbilginin övülmesiyle kavramın Grek felsefesindekianlamının korunduğu, felsefi içeriğininmuhafaza edildiği görülür. Bu durumda, insanbilgisi, denilebilirse, semavi bilgi ile sentezlenmiştir.Hikmet bu aşılı bilginin ifadesidir. O,ilk çağdaki teorik bilgiden farklı olarak, semavibilgi <strong>ve</strong> duyarlığı da tanımaya başlamış, aşkın,sonsuz <strong>ve</strong> öte bir evrenin varlığını da kabul etmişolur. Dolayısıyla, semavi dinlerle birlikte ortayaçıkan hikmette, öte bilinci, dünyayla sınırlıkalmama bilinci vardır. Aşkın olana bağlılık da,merhamet <strong>ve</strong> şefkat ahlakı, sorumluluk <strong>ve</strong> koruyuculukahlakı olarak ortaya çıkmıştır. Olupbitenler karşısında aşkın bir sorumluluk hissetmesi,hikmetle olan bir şeydir. İman temelindeortaya çıkan etik tutum, temelinde hikmet olanbir şeydir. İnsanın kendisiyle, toplumla, canlı<strong>ve</strong> cansız varlıklarla, evrenle <strong>ve</strong> nihayet Tanrı ilekurduğu ilişki, hikmetle olan bir ilişkidir. Hikmetinilkçağdan felsefesinden, hatta mitolojidenberi beri katlanarak gelen bu anlamına daha sonra,insanın doğa <strong>ve</strong> tinsel dünya hakkındaki hertürlü bilgisi de eklenmiştir. Sözgelimi, kavramınAlmancadaki tanımlarından biri olan Wissenschaft,doğa <strong>ve</strong> insan bilimlerini kapsayan bilimanlamıyla, hikmetteki bu genişlemeye işaret eder.Hikmetin, “nedenini bilme” anlamı, bu bilimselyapıyı da içerecek yapıdadır. Bu durumda “nedenibilmek”, bir hikmettir. Kişi bunu, isterseyaratılış nedenini bilmek olarak da anlayabilir <strong>ve</strong>2. Saint Thomas Aquinas, Summa Contra Gentiles, byanton C. Pegis, F. R. S. C., p. 209. Ayrıca bkz. MehmetÖnal, Wisdom (Hİkma) and Philosophy in IslamicThought (As a Framework For Inquiry), Yayımlanmamışdoktora Tezi, Uni<strong>ve</strong>rsity of Wales, Lampeter, 1998., 4.3. Bkz. “O, hikmeti dilediğine <strong>ve</strong>rir. Ve kendisinehikmet <strong>ve</strong>rilmiş olana çok büyük bir hayır <strong>ve</strong>rilmişdemektir. Gönlünü <strong>ve</strong> aklını çalıştıranlardan başkasıdüşünüp anlayamaz.” Bakara, 269 - “Ey Rabbim!Bana bir hikmet bahşet <strong>ve</strong> beni salih kimselerarasına kat ” (Şuara 4).bu şekilde pozitif bilgiye metafizik bir temel dekazandırılmış olur. Peki, bu durumda ne olur?Bir hikmet biçimi olarak anlaşılan pozitif bilgi,insan onuru, değeri <strong>ve</strong> yararı sınırlanmış olur.Hikmetle metafizik bir içerim kazanan pozitifbilgi hiç bir şekilde insana aykırı kullanılamaz.Muhammet İkbal’in, akılla gönlün, bilimle aşkınittifakından söz etmesinin anlamlarından biri debu olabilir. [4]Sekizinci Yüzyıldan itibaren Bağdat’ta BeytülHikme ile büyük bir kültür hamlesi başlamıştır.Grekçeden Arapçaya çevirilerde, felsefe, kendiözgün kullanımının yanında “hikmet”le de karşılanmıştır.Beytül Hikme, belirli bir mekan olmaktanziyade bilginin toplandığı, derlendiği,çevrildiği, yorumlandığı, kritiğinin yapıldığı birkültür hareketinin adı olmuştur. Başta Yunanca,Farsça <strong>ve</strong> Sanskritçeden olmak üzere Arapçayaçeviriler yapılmış, bu tercümeler etrafında giderektelif bir kültür ortaya çıkmıştır. Beytül Hikmedeneyimi, hikmete felsefe, felsefeye de hikmetboyutunu eklemiştir. Bu gelenek içinde, tıp,matematik, geometri, astronomi, kimya, müzik,hitabet, tarih, sosyoloji, şiir <strong>ve</strong> din bilimlerindeortaya konulan başarı, “hikmet”e yönelik birçaba olarak kendini göstermiştir. İslam zihnininhikmet kavramına olan aşinalığı <strong>ve</strong> pozitif bakışı,felsefeyi özümseyebilme bakımından bir zemin<strong>ve</strong> ön-anlama oluşturmuştur. Ancak bu ön anlama,temel bir anlamadır da. Zira İslam felsefesininözgünlüğü, yalnız hikmeti anlama şeklindedeğil, onu yaşama <strong>ve</strong> yeniden üretme şeklinde dekendini göstermiştir. Bu nedenle Kindi, Farabi,İbn Sina, Sühre<strong>ve</strong>rdi, İbn Rüşt, İbn Haldun, İbnArabi gibi filozoflar sadece basit bir tekrar içindeolmamışlar, özgün bir tutum da sergileyebilmişlerdir.Peki, bir bilgelik sevgisi <strong>ve</strong> aklın bir etkinliğiolarak ortaya çıkan felsefe ile, yine böyle bir sevgi<strong>ve</strong> yaşayışın ürünü olarak ortaya çıkan hikmetarasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Önceliklesöylemek gerekir ki, her ikisinde de ilk nedenler<strong>ve</strong> nihai amaçlar üzerine bir bakış, insanınyeryüzündeki yeri <strong>ve</strong> anlamına yönelik bir ilgi4. Bkz. Muhammed İkbal, Şarktan Haber, çev. Ali NihatTarlan, Ahmet Said Matbaası, İstanbul, 1963, s. 55,Esrar-ı Hodi, çev. Ali Nihat Tarlan, Sufi Yayınları, 2010,s. 69.31eylül-ekim-kasım2013
- Page 1 and 2: ÜÇ AYLIK KÜLTÜR ve SANAT DERGİ
- Page 3 and 4: Beş Şehir'in sırrıNAZIM PAYAMŞ
- Page 5 and 6: Kanallar değişiyordu. Su kesilmi
- Page 7 and 8: İHSAN FAZLIOĞLUile şehir ve kita
- Page 9 and 10: yazı kültürünün geliştiği, o
- Page 11: Çünkü kâğıt, dolayısıyla İ
- Page 16 and 17: ihtirası, çok ve çabuk kazanma a
- Page 18: Uzasan, göğe ersen,Cücesin şehi
- Page 21 and 22: önceleri hattatlar, sonraları mat
- Page 23 and 24: Nasıl ki, ziyarete gelen önce bin
- Page 25 and 26: İsim-şehirKÖKSAL ALVERŞehirler
- Page 27 and 28: SABAH SÖZLERİGün sona erişmişs
- Page 29: Kitap ve hikmet üzerineVEFA TAŞDE
- Page 33 and 34: Mutlak İstenci sevmektir. Dolayıs
- Page 35 and 36: ilgili olduğu için, sosyal ve sı
- Page 37 and 38: Gökler bile dışımızda değilCE
- Page 39 and 40: tu. Burada bahsedilen göz, “ilah
- Page 41 and 42: dığında sakinliği insanı da sa
- Page 43 and 44: tüphanesi için: “Yeni Eflatuncu
- Page 45 and 46: Cami, Mekke, Medine, Tunus’taki Z
- Page 47 and 48: ham maddesi olan ketenin bulunduğu
- Page 49 and 50: Şimdi radyodan bir ses geliyor kul
- Page 51 and 52: Kimi zaman dile gelip aşkDudaktan
- Page 53 and 54: ŞAİRİN/ ŞİİRİNGAYRİRESMİ T
- Page 56 and 57: Şehir, medeniyet ve kitapD. MEHMET
- Page 58: Fethedilmeyen İstanbul: PeraBEYHAN
- Page 61 and 62: Turbo TimaPERVİN (AZERBAYCAN)çev.
- Page 63 and 64: diği için Turbo Tima çok heyecan
- Page 65 and 66: İKİ AYRINasıl mı diyorsun?Yüre
- Page 67 and 68: man olur bilemiyorum.” diyerek bi
- Page 69 and 70: si’ndeki medreseye geldiler. Bir
- Page 71 and 72: Ne zamandır onu aradık, yandık y
- Page 73 and 74: dilinin gelişip zenginleşmesinin
- Page 75 and 76: iri olmalı burası.Evet, “Şehri
- Page 77 and 78: ZAMANI GELDİGönlümde yeşeren go
- Page 79 and 80: hayrülhalef üç tane aslan gibi e
- Page 81 and 82:
Soldan sağa: Mustafa Yalçın, Öm
- Page 83 and 84:
Şehrimizde yeni kitaplarM. NACİ O
- Page 85 and 86:
Bizim şehir*MAHİR ADIBEŞ"... ins
- Page 87 and 88:
eğilecek olanlara ışık tutsun d
- Page 89 and 90:
ebiliyoruz. Bir de o günleri hiç
- Page 91 and 92:
"Harput'a adanmış bir ömür"İsh
- Page 93 and 94:
21. Hazar Şiir Akşamlarının ard
- Page 95 and 96:
YELİZ ÖZTÜRKBirleyerek OluşmakF