10.07.2015 Views

İZZETPAŞA VAKFI ADINA SAHİBİ ve YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ NİHAT ...

İZZETPAŞA VAKFI ADINA SAHİBİ ve YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ NİHAT ...

İZZETPAŞA VAKFI ADINA SAHİBİ ve YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ NİHAT ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ye başlamıştır. Thomas Aquinas, bu durumu,“bütün hikmet Tanrı’da gelir” sözüyle açıklar <strong>ve</strong>onu insani bir kazanım değil ilahi bir bağış olarakgörür.” [2] Bu şekilde, hikmeti ilahi bir bağışolarak gören İslami duyarlıkla birleşir. [3] Dolayısıyla,semavi dinlerle birlikte hikmet (wisdom)kavramına metafizik, aşkın, semavi bir anlamgirmeye başlamıştır. Bununla birlikte, rasyonelbilginin övülmesiyle kavramın Grek felsefesindekianlamının korunduğu, felsefi içeriğininmuhafaza edildiği görülür. Bu durumda, insanbilgisi, denilebilirse, semavi bilgi ile sentezlenmiştir.Hikmet bu aşılı bilginin ifadesidir. O,ilk çağdaki teorik bilgiden farklı olarak, semavibilgi <strong>ve</strong> duyarlığı da tanımaya başlamış, aşkın,sonsuz <strong>ve</strong> öte bir evrenin varlığını da kabul etmişolur. Dolayısıyla, semavi dinlerle birlikte ortayaçıkan hikmette, öte bilinci, dünyayla sınırlıkalmama bilinci vardır. Aşkın olana bağlılık da,merhamet <strong>ve</strong> şefkat ahlakı, sorumluluk <strong>ve</strong> koruyuculukahlakı olarak ortaya çıkmıştır. Olupbitenler karşısında aşkın bir sorumluluk hissetmesi,hikmetle olan bir şeydir. İman temelindeortaya çıkan etik tutum, temelinde hikmet olanbir şeydir. İnsanın kendisiyle, toplumla, canlı<strong>ve</strong> cansız varlıklarla, evrenle <strong>ve</strong> nihayet Tanrı ilekurduğu ilişki, hikmetle olan bir ilişkidir. Hikmetinilkçağdan felsefesinden, hatta mitolojidenberi beri katlanarak gelen bu anlamına daha sonra,insanın doğa <strong>ve</strong> tinsel dünya hakkındaki hertürlü bilgisi de eklenmiştir. Sözgelimi, kavramınAlmancadaki tanımlarından biri olan Wissenschaft,doğa <strong>ve</strong> insan bilimlerini kapsayan bilimanlamıyla, hikmetteki bu genişlemeye işaret eder.Hikmetin, “nedenini bilme” anlamı, bu bilimselyapıyı da içerecek yapıdadır. Bu durumda “nedenibilmek”, bir hikmettir. Kişi bunu, isterseyaratılış nedenini bilmek olarak da anlayabilir <strong>ve</strong>2. Saint Thomas Aquinas, Summa Contra Gentiles, byanton C. Pegis, F. R. S. C., p. 209. Ayrıca bkz. MehmetÖnal, Wisdom (Hİkma) and Philosophy in IslamicThought (As a Framework For Inquiry), Yayımlanmamışdoktora Tezi, Uni<strong>ve</strong>rsity of Wales, Lampeter, 1998., 4.3. Bkz. “O, hikmeti dilediğine <strong>ve</strong>rir. Ve kendisinehikmet <strong>ve</strong>rilmiş olana çok büyük bir hayır <strong>ve</strong>rilmişdemektir. Gönlünü <strong>ve</strong> aklını çalıştıranlardan başkasıdüşünüp anlayamaz.” Bakara, 269 - “Ey Rabbim!Bana bir hikmet bahşet <strong>ve</strong> beni salih kimselerarasına kat ” (Şuara 4).bu şekilde pozitif bilgiye metafizik bir temel dekazandırılmış olur. Peki, bu durumda ne olur?Bir hikmet biçimi olarak anlaşılan pozitif bilgi,insan onuru, değeri <strong>ve</strong> yararı sınırlanmış olur.Hikmetle metafizik bir içerim kazanan pozitifbilgi hiç bir şekilde insana aykırı kullanılamaz.Muhammet İkbal’in, akılla gönlün, bilimle aşkınittifakından söz etmesinin anlamlarından biri debu olabilir. [4]Sekizinci Yüzyıldan itibaren Bağdat’ta BeytülHikme ile büyük bir kültür hamlesi başlamıştır.Grekçeden Arapçaya çevirilerde, felsefe, kendiözgün kullanımının yanında “hikmet”le de karşılanmıştır.Beytül Hikme, belirli bir mekan olmaktanziyade bilginin toplandığı, derlendiği,çevrildiği, yorumlandığı, kritiğinin yapıldığı birkültür hareketinin adı olmuştur. Başta Yunanca,Farsça <strong>ve</strong> Sanskritçeden olmak üzere Arapçayaçeviriler yapılmış, bu tercümeler etrafında giderektelif bir kültür ortaya çıkmıştır. Beytül Hikmedeneyimi, hikmete felsefe, felsefeye de hikmetboyutunu eklemiştir. Bu gelenek içinde, tıp,matematik, geometri, astronomi, kimya, müzik,hitabet, tarih, sosyoloji, şiir <strong>ve</strong> din bilimlerindeortaya konulan başarı, “hikmet”e yönelik birçaba olarak kendini göstermiştir. İslam zihnininhikmet kavramına olan aşinalığı <strong>ve</strong> pozitif bakışı,felsefeyi özümseyebilme bakımından bir zemin<strong>ve</strong> ön-anlama oluşturmuştur. Ancak bu ön anlama,temel bir anlamadır da. Zira İslam felsefesininözgünlüğü, yalnız hikmeti anlama şeklindedeğil, onu yaşama <strong>ve</strong> yeniden üretme şeklinde dekendini göstermiştir. Bu nedenle Kindi, Farabi,İbn Sina, Sühre<strong>ve</strong>rdi, İbn Rüşt, İbn Haldun, İbnArabi gibi filozoflar sadece basit bir tekrar içindeolmamışlar, özgün bir tutum da sergileyebilmişlerdir.Peki, bir bilgelik sevgisi <strong>ve</strong> aklın bir etkinliğiolarak ortaya çıkan felsefe ile, yine böyle bir sevgi<strong>ve</strong> yaşayışın ürünü olarak ortaya çıkan hikmetarasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Önceliklesöylemek gerekir ki, her ikisinde de ilk nedenler<strong>ve</strong> nihai amaçlar üzerine bir bakış, insanınyeryüzündeki yeri <strong>ve</strong> anlamına yönelik bir ilgi4. Bkz. Muhammed İkbal, Şarktan Haber, çev. Ali NihatTarlan, Ahmet Said Matbaası, İstanbul, 1963, s. 55,Esrar-ı Hodi, çev. Ali Nihat Tarlan, Sufi Yayınları, 2010,s. 69.31eylül-ekim-kasım2013

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!