pratikleri aracılığıyla da yansıtılır. Bununla birlikteİlhan Berk, Pera’nın ruhunu, dilini <strong>ve</strong> belleğinikitabında resmederken özellikle Bizans kokusunu,‘Levanten ruhunu’ <strong>ve</strong> azınlıkların yaşamsal izleriniduyumsar. Nitekim özellikle kiliseleri betimleyenBerk, Hıristiyan Bizans dokusu sinen sokakları dasilik birer anı şeklinde hatırlanan sakinleriyle birliktekitabına alır.Pera’nın sokaklarını, caddelerini yaşayanlarıylabirlikte resmeden İlhan Berk, sokaklar <strong>ve</strong> insanlararasındaki irtibatı da yaşanmışlıklar çerçe<strong>ve</strong>sindedile getirirken şair refleksiyle bütünleştirdiği sinematografiküsluptan <strong>ve</strong> gözlem gücünden istifadeeder. Nitekim Berk’in “büyük, küçük Ziba sokaklarındanboşanan sarhoşlar, serseriler, çulsuzlar, yerdenbitmeler,çapulcular, uçkursuzlar, bücürler, şizofrenler,bobstiller, haytalar bu sokaklara uyku dirliktanımazlar” (Pera s.50) şeklindeki betimlemesi,sokaklardaki yaşam pratiklerini <strong>ve</strong> Pera’nın insantipolojilerini <strong>ve</strong> kültürel kodlarını kitabına alma arzusununbir göstergesidir.Kitabında uzun uzadıya anlattığı Tarlabaşı sokaklarınıbir labirente benzeten İlhan Berk’e göre,Tarlabaşı sokaklarının sakinlerinin gözüne uykugirmez. Zira Pera’yı bir kâşif edasıyla adımlayanBerk’e göre, sokaklar insanlarını, insanlar da sokaklarınıdüşünmeden edemez. Bu, sokak <strong>ve</strong> insan arasındakideğişmez yazgıdır. Sokaklara insani vasıflaryükleyen Berk, Tarlabaşı’ndaki “kurt, it, kopuk yatağı”olarak nitelendirdiği Kalyoncukulluğu Sokağı’nıbencillikle itham ederken Tarlabaşı’nı sadece yitilenbir yer olarak tanımlar. Pera’nın temsil ettiği hayatları,sokaklara kazandırılan kimliklerle birlikteduyuran İlhan Berk, bu sokakların öykülerini irdeler,yaşam manzaralarını görüntüler, “çizgi dışıtopografyası”na odaklanır <strong>ve</strong> geçmişlerine karışır.Modern yaşamın simge mekânlarından olanpasajlar da İlhan Berk’in Pera atlasından nasiplerinialırlar. Nitekim Berk, renkleri, kokuları, sesleriylevurguladığı pasajları da metaforik bir düzlemdebetimlerken kitabının bir bölümünde “Pasajlar yada Gizemli Dünyalar Onun Üzerinedir” başlığıyla“Levanten ruhun kapalı kutuları” (Pera s.90) olaraktanımladığı pasajların geçmiş atmosferine <strong>ve</strong> buradayaşamış olan Levantenlerin anılarına odaklanır.Özellikle Hristaki (Çiçek) Pasajı, Berk’in düşevreninde sadece fiziksel görünüşüyle değil aynızamanda azınlık ruhuyla da betimlenir. HristakiPasajı’nın belleğini <strong>ve</strong> bu pasajın geçmişte kalansakinlerinin söylemlerini, şiirsel form içinde eriterekdile getiren Berk, adeta pasajın <strong>ve</strong> anılar belleğindeyer edinen pasaj sakinlerinin sözcülüğünüüstlenir. Bununla birlikte Berk’e göre, Levantenruhun türlü kılıklara girip dolaştığı Aynalı Pasajda bugünkü dünyadan kendini yalıtarak pasajlarınyapısına uygun olarak kapalı kutu olma özelliğinisürdürmüştür. “Bizans ruhunun son durağı olan”(Pera s.92) Krepen Pasajı’nı, “anıların dev belleği”(Pera s.93) olan Rumeli Pasajı’nı, “üç kollu üçağızlı bir labirente” benzeyen Alyon Pasajı’nı Berk,Pera’nın ruhunu oluşturan mekânlar olarak resmeder.Bununla birlikte Berk, Hacopulo Pasajı’nınazınlıklardan oluşan sakinlerini de şiirsel bir formdakitabına alırken pasajların Levanten dünyasınaodaklanır.İlhan Berk, Pera kitabında, Pera’nın fizyonomisini,sosyal dokusunu, belleğini geçmiş <strong>ve</strong> bugünarasında kurduğu bağ aracılığıyla dile getirirkenmekân insan arasındaki ilişkiye de yaşanmışlıklar <strong>ve</strong>toplumun mekânın yazgısına sirayet eden etkileribağlamında odaklanır. Pera’yı sokaklarından, insanlarına,evlerinden otellerine, kah<strong>ve</strong>lerinden lokantalarına,meyhanelerinden pasajlarına, kiliselerindenhavralarına kadar bütün teferruatıyla kitabınasığdıran Berk, düşsel bir yolculuğu fragmanlar halindeokura duyumsatır. Pera’nın yazgısını, burayaiz bırakanları hatırlatarak yansıtan Berk, geçmişinmekânlarını kitabı aracılığıyla adeta yeniden inşaeder <strong>ve</strong> geçmişin bugünle birlikteliğini “anılar belleği”aracılığıyla kurar. Bu inşa ediş arzusuyla geçmişeuzanma, geçmişin mekânları <strong>ve</strong> “anılar belleği” aracılığıylakurgulanan zamansal bir birlikteliğe işareteder.■KaynaklarBerk, İlhan (1990) Pera, Adam Yayınları, İstanbulBerk, İlhan (1994) İnferno, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.Kanter, Beyhan (2013) Şiirsel Kimlikten Mekânsal Sınırlaraİkinci Yeni Şairlerinin Mekan Algısı, Okurakademi Yayınları,İstanbul.Morss Susan Buck (2010) Görmenin Diyalektiği, (Çev. FeritBurak Aydar) Metis Yayınları, İstanbul.Oktay, Ahmet (2002) Metropol <strong>ve</strong> İmgelem, İş Bankası KültürYayınları, İstanbul.Özcan, Tarık (2009) Aykırı <strong>ve</strong> Şair İlhan Berk, PopülerYayınları, İstanbul.60eylül-ekim-kasım2013
Turbo TimaPERVİN (AZERBAYCAN)çev. İmdat AVŞARSamir de bir araba sevdalısı... Eh, sadece Samir mi? Nerde çalışırlarsa çalışsınlar, neiş yaparlarsa yapsınlar hiç önemli değil; nerdeyse bütün gençler, bu demir parçasınafanatizmle bağlı. Birbirine kaynakla iliştirilen bir yığın demir <strong>ve</strong> o demirler içine yerleştirilenelektronik sistemlerden ibaret olan bu metal yığınının etiketindeki sıfırları görünceinsanın başı dönüyor. Buna rağmen Samir ile arkadaşlarına, bir araya geldiklerinde, arabadanbaşka bir mevzu konuşmadıkları için kızıyorum. Bilgisayar başında oturup ciddi ciddi ilmiaraştırmalarla meşgul olduğumda, yan odadaki ateşli tartışmalar arasından sızarak, duvarlarıgeçip kulağıma ulaşan “Opel”, “Nissan”, “dört çarpı dört”, “beygir gücü”, “silindir hacmi” <strong>ve</strong>buna benzer sözleri işitmekten, iyiden iyiye yoruluyorum…Bir gün dayanamayıp, Samir <strong>ve</strong> arkadaşlarının ateşli konuşmalarına müdahale ettim:– Bu anlamsız sohbetlerden sıkılmadınız mı? Bu araba meselesini daha ne kadar tartışacaksınız?– Ne yapalım? Araba almaya gücümüz yetmiyor, biz de arabalardan bahsediyoruz, yasak mı?– Arabanın yedek parçalarına kadar saymak yerine, araba almaya çalışmak daha iyi olmazmı?– Eh! Senin romantizmin de bizi öldürecek! Sen bu ülkede alın teriyle helâl kazanç sağlayan<strong>ve</strong> para biriktirip de araba alan bir adam gördün mü?– Hımmm...– Ne hımmm? Elbette görmedin. Hiç kimse de görmemiştir. Ne yapalım yani, bu isteğimizekavuşmak için, biz de rüş<strong>ve</strong>tçi mi olalım? Baş mı keselim? İnsanları mı aldatalım?– Tamam Samir... Yine başlama. Çalışmak istemiyorsunuz, suçu bütün ülkenin sırtına yüklüyorsunuz.En iyisi sen, bu “derin” mevzunuz hakkında bana da biraz bilgi <strong>ve</strong>r......Samir arkadaşlarıyla birleşip araba motorlarının silindir hacminden, beygir gücünden,turbo hızlandırıcı özelliklerinden, hidrolik multi direksiyonlarından daha ne bileyim, benimkavramakta zorlandığım pek çok şeyden bahsetti <strong>ve</strong> o kadar çok konuştu ki, doğrusu bu“araba hastalığı” bana da sirayet etti. Acaba, insanlara da, bu noktainazardan yaklaşmak; yaniinsanları da içten yanmalı motorlar gibi hacmine, gücüne göre kategorilere ayırmak mümkünmüdür, diye düşündüm.Bu sorular zihnimi meşgul etmeye başlayınca, çalıştığım kurumdaki insanları düşünmeye <strong>ve</strong>onları bu bakımdan tasnif ederek, gruplamaya başladım. Mesela, muhasebe bölümünde çalışan61eylül-ekim-kasım2013
- Page 1 and 2:
ÜÇ AYLIK KÜLTÜR ve SANAT DERGİ
- Page 3 and 4:
Beş Şehir'in sırrıNAZIM PAYAMŞ
- Page 5 and 6:
Kanallar değişiyordu. Su kesilmi
- Page 7 and 8:
İHSAN FAZLIOĞLUile şehir ve kita
- Page 9 and 10: yazı kültürünün geliştiği, o
- Page 11: Çünkü kâğıt, dolayısıyla İ
- Page 16 and 17: ihtirası, çok ve çabuk kazanma a
- Page 18: Uzasan, göğe ersen,Cücesin şehi
- Page 21 and 22: önceleri hattatlar, sonraları mat
- Page 23 and 24: Nasıl ki, ziyarete gelen önce bin
- Page 25 and 26: İsim-şehirKÖKSAL ALVERŞehirler
- Page 27 and 28: SABAH SÖZLERİGün sona erişmişs
- Page 29 and 30: Kitap ve hikmet üzerineVEFA TAŞDE
- Page 31 and 32: ye başlamıştır. Thomas Aquinas,
- Page 33 and 34: Mutlak İstenci sevmektir. Dolayıs
- Page 35 and 36: ilgili olduğu için, sosyal ve sı
- Page 37 and 38: Gökler bile dışımızda değilCE
- Page 39 and 40: tu. Burada bahsedilen göz, “ilah
- Page 41 and 42: dığında sakinliği insanı da sa
- Page 43 and 44: tüphanesi için: “Yeni Eflatuncu
- Page 45 and 46: Cami, Mekke, Medine, Tunus’taki Z
- Page 47 and 48: ham maddesi olan ketenin bulunduğu
- Page 49 and 50: Şimdi radyodan bir ses geliyor kul
- Page 51 and 52: Kimi zaman dile gelip aşkDudaktan
- Page 53 and 54: ŞAİRİN/ ŞİİRİNGAYRİRESMİ T
- Page 56 and 57: Şehir, medeniyet ve kitapD. MEHMET
- Page 58: Fethedilmeyen İstanbul: PeraBEYHAN
- Page 63 and 64: diği için Turbo Tima çok heyecan
- Page 65 and 66: İKİ AYRINasıl mı diyorsun?Yüre
- Page 67 and 68: man olur bilemiyorum.” diyerek bi
- Page 69 and 70: si’ndeki medreseye geldiler. Bir
- Page 71 and 72: Ne zamandır onu aradık, yandık y
- Page 73 and 74: dilinin gelişip zenginleşmesinin
- Page 75 and 76: iri olmalı burası.Evet, “Şehri
- Page 77 and 78: ZAMANI GELDİGönlümde yeşeren go
- Page 79 and 80: hayrülhalef üç tane aslan gibi e
- Page 81 and 82: Soldan sağa: Mustafa Yalçın, Öm
- Page 83 and 84: Şehrimizde yeni kitaplarM. NACİ O
- Page 85 and 86: Bizim şehir*MAHİR ADIBEŞ"... ins
- Page 87 and 88: eğilecek olanlara ışık tutsun d
- Page 89 and 90: ebiliyoruz. Bir de o günleri hiç
- Page 91 and 92: "Harput'a adanmış bir ömür"İsh
- Page 93 and 94: 21. Hazar Şiir Akşamlarının ard
- Page 95 and 96: YELİZ ÖZTÜRKBirleyerek OluşmakF