Şehirler, kütüphaneler <strong>ve</strong> müzelerNÂMIK AÇIKGÖZMedeniyetin üç önemli temeli: şehir,kitap <strong>ve</strong> müze!...Medeniyet varsa, onun arkasındamutlaka bir şehir; mutlaka büyük kütüphaneler<strong>ve</strong> büyük müzeler vardır. Ve mutlaka bu şehirdedünyanın en büyük kütüphanelerinden <strong>ve</strong> müzelerindenbiri <strong>ve</strong>ya bir kaçı yer alır. Her medeniyetemerkezlik eden bir <strong>ve</strong>ya bir kaç şehir <strong>ve</strong> bu şehirhakkında yazılmış kitaplar da vardır.Medeniyetler, insanlık birikiminin sürekliliğinedayanırlar. Kendi coğrafyasına sıkışıp kalmıştoplumlar, ancak “folklor” <strong>ve</strong>ya en iyimser tabirle“kültür” üretebilirler; medeniyet değil. Medeniyetgeniş, derin <strong>ve</strong> sürekli nefes demektir. Medeniyetlerinhacim genişliğini, sürekliliğini <strong>ve</strong> derinliğinisağlayan şey ise kitaptır. Yazılı metni <strong>ve</strong>ya kitabı olmayaninsanlık birikimi, medeniyet oluşturamaz;olsa olsa sadece folklor <strong>ve</strong>ya kültür oluşturur.Kitaplar <strong>ve</strong> kütüphanelerHer ne kadar papirüse ilk yazı yazıldığında Mısırkralı “Bu yaprak kaybolduğunda, bilgilerimizde kaybolacak.” diyerek sözlü <strong>ve</strong> insana mâl olmuşbilgiyi savunsa da, kitap toplumların geleceğe uzananbirikimlerinden en önemlisidir. Kitap yoksatoplumların hafızaları da yoktur.İlk kitap yazıldığında, kütüphaneci Aristark,kitabı okuyucudan gizlemiş; eleştirmen Zoil de kitabıeleştirmiştir ama kitap var olduğu müddetçe,insanlık yeryüzünü daha iyi kullanmayı başarabilmiştir.Kitap, tek başına unutulma <strong>ve</strong>ya kaybolmanıninsafına terk edilmiştir. Her kitap yanında kütüphaneyide getirir ki o kütüphaneler, medeniyetlerinana hâfızalarıdır.Kitabı yazılan şehirlerŞehir kitaplarını, bir şehri bütünyaşanmışlıklarıyla anlatan kitapları se<strong>ve</strong>rim. Tabiiki, söz bu mecraya dökülünce, Ahmet HamdiTanpınar’ın Beş Şehir’ini hatırlamamak olmaz.Tanpınar, Beş Şehir’de İstanbul, Bursa, Ankara,Erzurum <strong>ve</strong> Konya’yı anlatırken, kuru turistikbilgiler <strong>ve</strong>rmez. Anlatılan her şehirdeki birikim,tarihî yaşanmışlıklarıyla <strong>ve</strong> insan sıcaklığıyla <strong>ve</strong>rilir.Zaman zaman anlatılan ayrıntılarda, o şehirlerinbüyüsü, duygusu, hüznü, sevinci gizlidir. Birermedeniyet merkezi olan bu beş şehir, yansıttığımedenî zenginlikleriyle <strong>ve</strong> müellifin duygularıylamezc edilerek anlatılır. Bu yüzden, Beş Şehir, Türkedebiyatının en önemli şehir kitabıdır. Fakat benhâlâ, bu kitapta Edirne’nin niye anlatılmadığınaşaşarım. Edirne’nin yanında Manisa <strong>ve</strong> Kütahya daolsa daha iyi olmaz mıydı?Beş Şehir, Türk aydınının şehirlere bakışını değiştirmişbir kitaptır. Şehirlerin, insanlar gibi nefesalıp <strong>ve</strong>rdiğini, duygulandığını, hüzünlendiğini,Türk aydınına Beş Şehir öğretmiştir.1976’da üni<strong>ve</strong>rsite tahsili için gittiğimAnkara’yı, hep Tanpınar’ın gözüyle görmeye çalışmışımdır.Samanpazarı, Kale, Hacı Bayram...Oraları gezerken yanımda hep Tanpınar vardı.(İstanbul’da rehberim sadece Tanpınar değildielbet... Yahya Kemal, Samiha Ay<strong>ve</strong>rdi, Sait Faik,Haldun Taner, Salah Birsel’le gezdim İstanbul’u.)Türk edebiyatında, Beş Şehir kadar olmasa da,Mitat Enç’in kaleme aldığı Uzun Çarşının Ulularıadlı kitap, Gaziantep’i anlatır <strong>ve</strong> dışarıdan bakıl-40eylül-ekim-kasım2013
dığında sakinliği insanı da sakinleştiren o şehrin,aslında içinde nasıl dinamik bir kimliğe sahipolduğunu; insanlarının <strong>ve</strong> hikâyelerinin demlenmişkültürlerinin mülâyemetindeki etkisini dilegetirir. Anlatılan insan tipleri, esnaflar, sokaklar,dükkânlar, bu şehrin nasıl nefes alıp <strong>ve</strong>rdiğini; ovakur çehrenin arkasında ne derin <strong>ve</strong> etkili bir birikiminolduğunu yansıtır.Ve Ahmet Turan Alkan’ın Altıncı Şehir’i... YaniSivas...Ahmet Turan Alkan’ı 1978 yılı Kasım ayındaçıkarmaya başladığımız Divan dergisinin ilk sayısındaki“Şehir” yazısı ile tanımıştım. Şehirleredair umutsuzluklarımız da umutlarımız da benziyordubirbirine... Ben Altıncı Şehir başlığıylaElazığ-Harput’u yazmak istiyordum; Alkan erkendavrandı aynı adla Sivas’ı anlattı. Mimarisi, sokakları,mahalleleri, Çerkez’in kah<strong>ve</strong>si <strong>ve</strong> en önemlisiinsanıyla anlattı Sivas’ı... O içine sığmayan, o hemenkanatlanıp uçu<strong>ve</strong>recekmiş gibi olan ama birtürlü havalanamayan taşra şehriydi anlattığı. Birazmedeniyet birikimi olan taşra şehirlerinin hepsininhikâyesiydi belki Sivas.Ahmet Turan Alkan’ı, Amasya’yı anlattığı YedinciŞehir ile Özkan Yalçın takip etti. Şehzadelerşehri olan Amasya’nın tarihî birikimi, tabiatı <strong>ve</strong>özellikle, şehrin insan profilini en güzel yansıtankah<strong>ve</strong>haneleriyle anlatılan şehir, kitaba kültürelcanlılığıyla yansıtılmıştır.Bu halkaya en son, genç yazarlarımızdan YücelBayar’ın, Samsun’u anlattığı Amisus- Mavi ŞehrinÖyküsü adlı kitabı eklendi. Yücel Bayar bu kitabında,şehrin tarihî dokusundan ziyade, insan dokusunaönem <strong>ve</strong>rmiştir. Anlatılan hikâyeler, Samsuninsanının geleneksel yapısını <strong>ve</strong>rmesi açısındanönemlidir. Tabii keşke sadece geçmişe <strong>ve</strong> folkloradayanılmasaymış <strong>ve</strong> günümüz insanının (elbetteyazarın) olgu karşısındaki durumu <strong>ve</strong> düşünceleride işlenseymiş metne.Türk şehirlerinin nitelikli anlatımlarının yanısıra, dünya şehirlerini okuduğum kitaplardan biri,Cengiz Çandar’ın Benim Şehirlerim adlı kitabıdır.Selanik, Kudüs, Paris, Roma gibi kadim şehirleri denevzuhur ama dünya konjonktüründe etkili şehirleride Çandar’ın kitabından okudum. Üslubu çokrahat <strong>ve</strong> hatta zaman zaman savruktu ama bu savrukluğubile kitaba ayrı bir güzellik katıyordu. (Beno üsluba “hergele üslubu” demiştim. Çandar’ın daböyle dediğimden haberi var.)Benim Şehirlerim’i okuyuncaya kadar, “kozmopolit”kelimesini entelektüel bir hakaret olarakkullanırdım. Fakat bu kitabı okuyunca anladım ki,dünyanın gidişine yön <strong>ve</strong>ren şehirler, kozmopolitşehirlerdir. Çünkü aynı şehirde bir arada yaşayankültürler, birbirlerini doğurganlaştırıyorlar. Çandar,gezip gördüğü <strong>ve</strong>ya yaşadığı şehirlerdeki budoğurganlığa da dikkat çekiyor kitabında.Eski şehirlerin eski kitaplarıŞehir kitapları geleneği bizde yeni değil. Şuanda, Tanpınar’ın belirlediği format geçerliyse de,eski kültürümüzde de şehir kitapları vardır. AhmedFakih’in Kitabu Evsâf-ı Mesâcidi’ş-Şerife (13. yy.)’si;gene 15. yüzyılda başlayan Şehrengizler (Edirne,İstanbul <strong>ve</strong> Bursa şehrengizleri); 16. YüzyıldaLatifi’nin yazdığı Evsâf-ı İstanbul <strong>ve</strong> Feyzî’nin yazdığıFezâ’il-i Kuds <strong>ve</strong> 17. yüzyılda Nâbî’nin yazdığıTuhfetü’l-Haremeyn adlı eserler, şehir kitaplarıgeleneğinin arka planını oluşturur. Şehrengizler,şehirlerdeki esnaf çıraklarını anlatırlar; şehirle ilgiliayrıntıya pek girmezler. Bunlardan ancak o şehrinesnaf yapısının ipuçları elde edilebilir. Ahmet Fakih,Nâbî <strong>ve</strong> Fevzî’nin eserleri, dinî mekânlarınanlatıldığı eserlerdir.Ve müzeler...Kitaplar, düşüncenin kelimeye dökülmüş sonuçlarınıkorurlar; müzeler eşyaya dönüşmüşünü...Büyük medeniyetlerin büyük müzeleri vardır; çünkükoruyacakları çok şeyleri vardır. Bazen öyle ki,bütün şehir müzedir. Mesela Mardin... Mardintam bir müze-şehir özelliği gösterir. Ortadoğu’nunbütün birikimleri, mahalle mahalle, sokak sokak,ev ev korunmuş; taşa işlenmiştir Mardin’de. Buyüzden Mardin yaşayan bir müze-şehir olma özelliğinidevam ettirirken, hafızaya sahip olmanınönemini de hissettirir bizlere.Medeniyet merkezlerindeki müzeler, o medeniyetinbütün maddî kültür unsurlarını barındırarak,bir tür hafıza görevi de üstlenirler. Etnografik, arkeolojik,sanayî, tarımsal, teknolojik müzeler, sadecebir toplumun değil, bütün insanlık birikimininkorunduğu kurumlardır.Ve sonuçKitaplar, kütüphaneler <strong>ve</strong> müzeler... İnsanlığınbütün birikimini barındıran eserler <strong>ve</strong> kurumlar...Bir şehrin kütüphanesi <strong>ve</strong> müzesi yoksa hafızası dayok demektir.Dünyanın şanslı şehirleri, medeniyetlere beşikliketmiş şehirlerdir <strong>ve</strong> en şanslı şehirler de hakkındakitap yazılan şehirlerdir.■41eylül-ekim-kasım2013
- Page 1 and 2: ÜÇ AYLIK KÜLTÜR ve SANAT DERGİ
- Page 3 and 4: Beş Şehir'in sırrıNAZIM PAYAMŞ
- Page 5 and 6: Kanallar değişiyordu. Su kesilmi
- Page 7 and 8: İHSAN FAZLIOĞLUile şehir ve kita
- Page 9 and 10: yazı kültürünün geliştiği, o
- Page 11: Çünkü kâğıt, dolayısıyla İ
- Page 16 and 17: ihtirası, çok ve çabuk kazanma a
- Page 18: Uzasan, göğe ersen,Cücesin şehi
- Page 21 and 22: önceleri hattatlar, sonraları mat
- Page 23 and 24: Nasıl ki, ziyarete gelen önce bin
- Page 25 and 26: İsim-şehirKÖKSAL ALVERŞehirler
- Page 27 and 28: SABAH SÖZLERİGün sona erişmişs
- Page 29 and 30: Kitap ve hikmet üzerineVEFA TAŞDE
- Page 31 and 32: ye başlamıştır. Thomas Aquinas,
- Page 33 and 34: Mutlak İstenci sevmektir. Dolayıs
- Page 35 and 36: ilgili olduğu için, sosyal ve sı
- Page 37 and 38: Gökler bile dışımızda değilCE
- Page 39: tu. Burada bahsedilen göz, “ilah
- Page 43 and 44: tüphanesi için: “Yeni Eflatuncu
- Page 45 and 46: Cami, Mekke, Medine, Tunus’taki Z
- Page 47 and 48: ham maddesi olan ketenin bulunduğu
- Page 49 and 50: Şimdi radyodan bir ses geliyor kul
- Page 51 and 52: Kimi zaman dile gelip aşkDudaktan
- Page 53 and 54: ŞAİRİN/ ŞİİRİNGAYRİRESMİ T
- Page 56 and 57: Şehir, medeniyet ve kitapD. MEHMET
- Page 58: Fethedilmeyen İstanbul: PeraBEYHAN
- Page 61 and 62: Turbo TimaPERVİN (AZERBAYCAN)çev.
- Page 63 and 64: diği için Turbo Tima çok heyecan
- Page 65 and 66: İKİ AYRINasıl mı diyorsun?Yüre
- Page 67 and 68: man olur bilemiyorum.” diyerek bi
- Page 69 and 70: si’ndeki medreseye geldiler. Bir
- Page 71 and 72: Ne zamandır onu aradık, yandık y
- Page 73 and 74: dilinin gelişip zenginleşmesinin
- Page 75 and 76: iri olmalı burası.Evet, “Şehri
- Page 77 and 78: ZAMANI GELDİGönlümde yeşeren go
- Page 79 and 80: hayrülhalef üç tane aslan gibi e
- Page 81 and 82: Soldan sağa: Mustafa Yalçın, Öm
- Page 83 and 84: Şehrimizde yeni kitaplarM. NACİ O
- Page 85 and 86: Bizim şehir*MAHİR ADIBEŞ"... ins
- Page 87 and 88: eğilecek olanlara ışık tutsun d
- Page 89 and 90: ebiliyoruz. Bir de o günleri hiç
- Page 91 and 92:
"Harput'a adanmış bir ömür"İsh
- Page 93 and 94:
21. Hazar Şiir Akşamlarının ard
- Page 95 and 96:
YELİZ ÖZTÜRKBirleyerek OluşmakF