Şehir, medeniyet <strong>ve</strong> kitapD. MEHMET DOĞANKütüphanemiyeniden tanzimederken, uzunsüredir kitap yığınlarıaltında kalmış 6ciltlik bir ansiklopediile karşılaşmıştım.“TürkiyeAnsiklopedisi’nin ilkciltleri 1956 yılındayayımlanmıştı.İçindeki bilgiler iseen fazla 1955 yılınakadar geliyordu.Fotoğrafları tekparti devrininsonu ile DemokratParti iktidarının ilkdönemine aitti.Şehirden konuşmak, bir anlamda tarihtenkonuşmaktır. İki kelime eş anlamlı gibidirâdeta. Tarihten konuşan şehirden konuşmakzorundadır. Şehirden söz eden de tarihten bahsetmeyemecburdur.Bu içiçelik burada kalmaz. Şehirden konuşanmedeniyetten konuşur, kültürden konuşur. İnsandankonuşur, dünyadan konuşuyor, kâinattan konuşur.Bütün insanlık maceramızı bu tılsımlı kelime ileifade edebiliriz.İnsanoğlu şehirler kurdu <strong>ve</strong> dünyayı böylece şekillendirdi…Şehir insan olarak varlığımızın, dünyadavar oluşumuzun remzi, sembolü.“Şehir”le “medeniyet” kelimesi arasında bir yakınlık,bir müşabehet, bir içiçelik var.Farsça şehir yerine Arapça medineyi koyarsak buyakınlık için şahit, delil, ispat aramaya gerek kalmaz.Medeniyet “medine”de yani şehirde teşekkül eder.Kent ne “şehir”in yerini tutar, ne “medine”nin.Sanıldığı gibi Türkçe de değildir. Sogdcadır; farsçaüzerinden dilimize geçmiştir. Üstelik Azeri lehçesindehâlâ “köy” karşılığı olarak kullanılır.Medeniyetler şehirlerde teşekkül etti. Medeniyetlerşehirlerle anıldı. Tarih boyunca medeniyetmerkezi olan şehirlerden her birinin adı anıldığında,tarihin, insanlık maceramızın muhtelif safhalarıhatırlanmış olur.Bağdat, Şam, Kudüs… Atina, Roma, Kartaca…56eylül-ekim-kasım2013
Her bir kelime, her bir isim tarihin derinliklerindenbugüne nice remizler taşır. Nice efsaneler, nicehakikatler anlatır. Her medeniyet merkezi şehir,geçmişten geleceğe akan bir nehirdir, yani değişensürekliliktir.Bu akış dünya var oldukça hiç bir şeyin durağanolamayacağını anlatır. İnsanoğlu bu akış içinde olupbiteni anlamağa <strong>ve</strong> bu dünyada varoluşunu anlamlandırmağaçalışır. Bunun için onun en esaslı yardımcısıkitaplardır.Kütüphanemi yeniden tanzim ederken,uzun süredir kitap yığınları altında kalmış 6 ciltlikbir ansiklopedi ile karşılaşmıştım. “TürkiyeAnsiklopedisi’nin ilk ciltleri 1956 yılında yayımlanmıştı.İçindeki bilgiler ise en fazla 1955 yılına kadargeliyordu. Fotoğrafları tek parti devrinin sonu ileDemokrat Parti iktidarının ilk dönemine aitti.Şehirlerimizin altmış yıl öncesine bakmak doğrusuhiç de iç açıcı değil! Bizler ilk mektep kitaplarındaCumhuriyet’in tek parti döneminin eşimenendi bulunmaz imar hamleleri ile anıldığını biliriz.Bu kitaplar, çok partili demokrasi dönemindeokumaya başladığımız halde, hâlâ tek parti mantığıile yazılıyorlardı. Bu mantık biraz keskinleştirilerekşöyle ifade edilebilir: Tek parti yönetimi Türkiye’yiyoktan var etmiştir! Dikkate değer ne varsa onundur!Durum şu anda çocuklarımıza okutulan kitaplar dapek farklı değil aslında.Bizim mektep kitaplarımızda yer alan bilgilerresimlerle de desteklenmişti. Cumhuriyet idaresimemlekete neler yapmamıştı ki! Buğday siloları,okul binaları, köprüler, yollar <strong>ve</strong> Çubuk barajı...E<strong>ve</strong>t, Ankara’ya içme suyu sağlamak üzere yapılmışolan “Çubuk Barajı”nın o kitaplarda mutena biryeri vardı!Kitaplarımızda resimleri bulunan <strong>ve</strong> övünülensilolardan daha büyüklerinin şimdilerde <strong>ve</strong> gerektiğindeküçük kasabalarda bile kolaylıkla yapılı<strong>ve</strong>rdiğini,okul binası yapımının artık övünülemeyeceknispette olağanlaştığını, o zamanın köprü <strong>ve</strong> yollarınınşimdilerde şehirler arasından köyler arasına kaydığını<strong>ve</strong> resimlerinin hiçbir kitapta yer almasınındüşünülmediğini, Çubuk barajından daha kapasiteligöletlerin (120.000 M3 hacme sahip) köy işleriteşkilatı tarafından bir çok yere kolaylıkla yapılı<strong>ve</strong>rdiğinibu kitaplar asla yazmayacaklardı.Yarım asırlık ansiklopedide şehir yazıları farklıkâğıtlara basılmış bir kısmı renkli fotoğraflarladesteklenmişti. Bu resimler 1910'ların resimleri ilekıyaslandığında, şehirlerin fiziki çehrelerinin geçenzaman içinde ciddi bir değişikliğe uğramadığıgörülüyordu. Elbette yüzlerce yıl içinde oluşmuşşehir çehreleri kolay kolay değişmez. Fakat çağdaşlık-modernlik-ilerlemevurgusu çok aşırı yapılanTürkiye'nin 1950'ye devreden çehresi <strong>ve</strong> yaşamaşartları konusunda aynı şeyleri söylemek mümkündeğildi.Bırakın köyleri, kasabaları, anlı şanlı vilayet merkezlerininçoğunda elektrik sadece geceleri vardı.İçme suyu alt yapısı ciddi bir gelişme kaydetmemişti.Kanalizasyon vs. de aynı durumdaydı. Nüfusuyüz binin üzerinde olan (beşinci büyük şehir) Bursaşehir merkezindeki asfalt yol miktarı bugün küçükkasabalarındakinden çok daha azdır.Son elli yıl içinde nüfusu yerinde sayan şehiryok. Bir kısmı çok büyümüş, bir kısmı ise az. MeselaBursa, iki milyonu geçmiş. Çankırı ise elli binlerde...Türkiye şehirlerinin gerçek değişim hamlelerinin enerken 1950’lerde başladığını, 1960’larda ivme kazandığını,80 sonrasında <strong>ve</strong> bilhassa 1990'dan sonraönceki yapılanların katlandığını söyleyebiliriz.1950'ye devreden şehirlerde tek parti yönetimininyaptıklarını bir kaç cümle ile özetlemek istiyoruz:Tek parti yönetimi şehirlere mutlaka heykelyapmıştır. Halkevi yapmış <strong>ve</strong>ya başka bir binayı“halkevi”ne çevirmiştir. Bunların dışında yapılanşeyler şehirlere göre farklılık gösterir. Fakat bu yapımfaaliyetleri şehirlerin çehresini görünür şekildedeğiştirmemiştir. Aksine bazı yıkım faaliyetleri ileşehir çehreleri değiştirilmiştir. Yıkılanlar genellikleeski vakıf yapılarıdır. Önemli bir kısmı medrese <strong>ve</strong>camilerdir. Kayseri gibi, Mimar Sinan yapısı hamamlarınyıkıldığı şehirler de olmuştur. Yıkım kararlarınıise ne yazık ki, o şehirlerin aynı zamandabelediye başkanı konumunda olan valiler <strong>ve</strong>rmiştir!Bir seyahat dolayısıyla Erzurum valisini ziyaretimizsırasında Vali Bey, değil Erzurum’un,Türkiye’nin <strong>ve</strong> hatta dünyanın sayılı mimarî eserlerindenÇifte Minareli Medrese’nin 1930’larda ŞehirMeclisi tarafından, çökme tehlikesi olduğu gerekçesiyle,yıkılmasının kararlaştırıldığı bilgisini <strong>ve</strong>rdi.Neyse ki bu tarihe geçecek faciadan dönülmüş!2011’de Erzurum’da yapılacak üni<strong>ve</strong>rsiteler arası kışoyunları için sembol aranırken, ilk akla gelen onunsilueti olmuş!■57eylül-ekim-kasım2013
- Page 1 and 2:
ÜÇ AYLIK KÜLTÜR ve SANAT DERGİ
- Page 3 and 4:
Beş Şehir'in sırrıNAZIM PAYAMŞ
- Page 5 and 6: Kanallar değişiyordu. Su kesilmi
- Page 7 and 8: İHSAN FAZLIOĞLUile şehir ve kita
- Page 9 and 10: yazı kültürünün geliştiği, o
- Page 11: Çünkü kâğıt, dolayısıyla İ
- Page 16 and 17: ihtirası, çok ve çabuk kazanma a
- Page 18: Uzasan, göğe ersen,Cücesin şehi
- Page 21 and 22: önceleri hattatlar, sonraları mat
- Page 23 and 24: Nasıl ki, ziyarete gelen önce bin
- Page 25 and 26: İsim-şehirKÖKSAL ALVERŞehirler
- Page 27 and 28: SABAH SÖZLERİGün sona erişmişs
- Page 29 and 30: Kitap ve hikmet üzerineVEFA TAŞDE
- Page 31 and 32: ye başlamıştır. Thomas Aquinas,
- Page 33 and 34: Mutlak İstenci sevmektir. Dolayıs
- Page 35 and 36: ilgili olduğu için, sosyal ve sı
- Page 37 and 38: Gökler bile dışımızda değilCE
- Page 39 and 40: tu. Burada bahsedilen göz, “ilah
- Page 41 and 42: dığında sakinliği insanı da sa
- Page 43 and 44: tüphanesi için: “Yeni Eflatuncu
- Page 45 and 46: Cami, Mekke, Medine, Tunus’taki Z
- Page 47 and 48: ham maddesi olan ketenin bulunduğu
- Page 49 and 50: Şimdi radyodan bir ses geliyor kul
- Page 51 and 52: Kimi zaman dile gelip aşkDudaktan
- Page 53 and 54: ŞAİRİN/ ŞİİRİNGAYRİRESMİ T
- Page 58: Fethedilmeyen İstanbul: PeraBEYHAN
- Page 61 and 62: Turbo TimaPERVİN (AZERBAYCAN)çev.
- Page 63 and 64: diği için Turbo Tima çok heyecan
- Page 65 and 66: İKİ AYRINasıl mı diyorsun?Yüre
- Page 67 and 68: man olur bilemiyorum.” diyerek bi
- Page 69 and 70: si’ndeki medreseye geldiler. Bir
- Page 71 and 72: Ne zamandır onu aradık, yandık y
- Page 73 and 74: dilinin gelişip zenginleşmesinin
- Page 75 and 76: iri olmalı burası.Evet, “Şehri
- Page 77 and 78: ZAMANI GELDİGönlümde yeşeren go
- Page 79 and 80: hayrülhalef üç tane aslan gibi e
- Page 81 and 82: Soldan sağa: Mustafa Yalçın, Öm
- Page 83 and 84: Şehrimizde yeni kitaplarM. NACİ O
- Page 85 and 86: Bizim şehir*MAHİR ADIBEŞ"... ins
- Page 87 and 88: eğilecek olanlara ışık tutsun d
- Page 89 and 90: ebiliyoruz. Bir de o günleri hiç
- Page 91 and 92: "Harput'a adanmış bir ömür"İsh
- Page 93 and 94: 21. Hazar Şiir Akşamlarının ard
- Page 95 and 96: YELİZ ÖZTÜRKBirleyerek OluşmakF