Eylül <strong>ve</strong> yazAHMET ULUDAĞŞehrin Eylültarafında pişenNazım Payam,yaz tarafındaince şehirlizevkinin tadınavarmaktadır,ama yine degönlünde o Eylültarafının ona<strong>ve</strong>rdiği hazlaryer almakta. Benböyle okudum,kitabı/kitapları…de insanlık âleminin gelmişgeçmiş zincirinde bir halkasın.”“SenDünyanın bugün geldiği noktayıdüşününce insanın aklı, havsalası almıyor.1900 yılında 2 milyar bile değilken 2000 yılında6 milyar, 2010 yılında 7 milyar… Sonrasıiçin senaryolar muhtelif, rakamlar da… Dünyabu sıkleti çeker mi, çekmez mi, bilinmez. Lâkinçevre ile ilgili meseleler hiç de iç açıcı değil. Yahars/kültür? “Globalleşme” dedikleri tüketimeayarlı anlayışın sonucunda ortaya çıkan hareketlilikbaşımızı döndürüyor. Dünyaya hâkimolan medeniyet anlayışının kültürü de hepimizisarıp sarmalıyor. Her şey birbirine benziyorgitgide. Dünyanın küçüldüğü manasına gelen“globalleşme” kelimesini, ben “yuvarlaklaşma”olarak algılıyorum yani şekilsizleşme, omurgasınıkaybetme… Harsımız, harslarımız yok artık,hepimiz yuvarlaklaşmanın birer parçasıyız,karşı çıkarken bile…Eski fotoğraflar, eski filmler ayrı bir tat<strong>ve</strong>rir oldu. Farklılığımızı, ağız tadımızı gö-88eylül-ekim-kasım2013
ebiliyoruz. Bir de o günleri hiç yaşamamışlarvar ki, onlara ne bırakacağız? “Tower”ler,“residence”ler, “SUV”lar… Makineler, ekranlar,telefonlar… Yeşili olmayan, tabiattan uzak,gri sokaklı şehirler… Dünyada ilk defa şehirdeyaşayanların sayısı, köyde yaşayanları aştı, birsüre önce. Hızla, köyler kasabalara, kasabalarşehirlere, şehirler büyükşehirlere, büyükşehirlerbirleşik şehirlere, yerleşim koridorlarınadönüşüyor, insanlar da bu akımın içerisindeyuvarlanıp gidiyor. Böyle bir ortamda, dahadün olmadan, dünde kalan şehirlerin güzünü,yazını; baharını, kışını yaşayanların not ettiklerinigün yüzüne çıkarmalarını dört gözle bekleroldum. Bu bekleyişe bu yıl Nazım Payam yenikitabı, “Ses <strong>ve</strong> Yaz” ile ara <strong>ve</strong>rmeme sebep oldu(Ötüken Yayınları, 160 sayfa).Mahalle bakkalına, kitapçı dükkânına meftunben (ara sıra, daha doğrusu sık sık şeytanauyup onları atlayıp alış<strong>ve</strong>riş yapsam da), birkitapçıya sipariş <strong>ve</strong>rerek İzmir’de kitaba sahipoldum. Böyle anlatıyorum, çünkü Iğdır’da bumeseleyi çözememiştim, belki de ben becerememiştim.Benim kitabevi meftunluğum,maalesef, kitap seçilecek <strong>ve</strong> alınacak süreninötesine hiç geçmemiştir, diyebilirim. OysaNazım Payam için kitabevleri “insana şehirliolma zevkini aşılayan, yaşadığı şehre yakışan”mekânlardan biridir. Kitabevi sohbetlerindedoldurmuştur dağarcığını biraz da… Belki deçokça… Ama kesinlikle (<strong>ve</strong> hatta başka “okuryeteneklerle” beraber) yazarlık serü<strong>ve</strong>nine adımattığı, “Fırat/Hazar Şiir Akşamları” <strong>ve</strong> “BizimKülliye” gibi iki kültür hazinesinin temellendiğiyerdir. Bahsettiğim “Şehir <strong>ve</strong> Kitapevleri”başlıklı yazının yanı sıra kitabın tamamındayazarın okuma, düşünme, yazma serü<strong>ve</strong>nineait doğrudan <strong>ve</strong> dolaylı anlatımlara rastlamak,çıkarımlar yapmak mümkün. Bunlar arasındakitabın ilk yazısı, doğrudan yazarlığa adım atışınıanlatan bir yazıdır.Okurken, kendi çocukluğumu, ergenliğimibirçok yerinde bulduğum bu yazılarla ilgiliyazarken, konuyu dağıtmamaya çalışıyorum.Nasıl unuturum, Muhittin Amcayı <strong>ve</strong> onunödünç kitap merkezini, “Kitap Bank” (sevgimbeni, bu Türkçeye uymayan isimlendirmeyihoş görmeye yönlendiriyor), “al götür oku getir”;mahalledeki çocuk kütüphanesini, ÇukurÇarşıdaki resimli roman ağırlıklı kitap pazarını…Bak, yine dağıldım… Okuma zevkini aşılayanmekânların benzerliği Anadolu şehirlerinin,insanının benzerliğinin de resmidir. Bu ilkyazıda şöyle diyor Nazım Bey: “… tezkirelerinuzantısı biyografi <strong>ve</strong> otobiyografilere düşkünlüğüm“Mukaddime” (Dede Korkut’un Mukaddimesi)ile başladı”.Ses <strong>ve</strong> Yaz’ı hem yazarın hem de Elazığ’ınotobiyografisi sınıfına sokabiliriz. Yukarıdakicümleme dönersem, Anadolu’nun otobiyografisi…Bir yazının, kitabın türünün ne olduğu,edebiyat uzmanları için ehemmiyeti haizdir;ama bir okur, bir aydın için çok da önem taşımayabilir(Bu konuda Emin Ma’luf’un (AminMaloof) hatıralarının Türkçe tercümesinderoman olarak lânse edilmesine itirazımı saklıtutuyorum). Benim için de “Ses <strong>ve</strong> Yaz”ın türühiç mühim değil. Denemeler deyin, hatırat deyin,otobiyografi deyin… Hepsinden bir parça,hepsinden bir tat var. Parça parça yazılarda birbütünlük var.Okurken ben de kitapları çizerim, yazarımsayfa kenarlarına, tıpkı Nazım Hoca gibi…Kitapta çizdiğim işaretlediğim yerleri paylaşmakisterdim. Bütün dikkatime rağmen fazlacaçizmişim. Esasen bu kitabın her sayfasında altıçizilecek, hak <strong>ve</strong>rdiğim <strong>ve</strong>ya beni başka ufuklaragötüren birkaç cümle var. Meselâ, şehir<strong>ve</strong> çevre üzerine yazdıkları. İyi okumak lâzım.Şehirler inşa ediyoruz ama şehirli gibi yaşamayıöğrendiğimiz tartışılır. Şehrin ince zevkininfarkında mıyız, şehrin Eylül tarafında olmasakbile… Şehirler ile çevre ile okurluk mukayesesibir de “tabiat” kelimesiyle taçlandırılsaydı,bütün bir Türk dünyası o yazıyı kavrayabilirdidiye düşünüyorum.Gelenekler, mekânlar <strong>ve</strong> isimler… Şiirler,türküler, mâzi olmuş âdetler, sokaklar… Kitaplar,sadece bir cümle ile bahsedilen amabunu da okumam lâzımmış diye düşündüren.Çoğunlukla da mütefekkirler, şairler <strong>ve</strong> yazarlar…Süleyman Bektaş özel yeri olan özel birisim. Süleyman Bektaş’la ilgili yazıyı okuyuncaiçim burkuldu. Bu nasıl bir dünya ki, dedim…Ama biliyoruz hayat düz <strong>ve</strong> eşit değil, hepimiziçin. Zeki, ince zevkli, nevi şahsına münhasır89eylül-ekim-kasım2013
- Page 1 and 2:
ÜÇ AYLIK KÜLTÜR ve SANAT DERGİ
- Page 3 and 4:
Beş Şehir'in sırrıNAZIM PAYAMŞ
- Page 5 and 6:
Kanallar değişiyordu. Su kesilmi
- Page 7 and 8:
İHSAN FAZLIOĞLUile şehir ve kita
- Page 9 and 10:
yazı kültürünün geliştiği, o
- Page 11:
Çünkü kâğıt, dolayısıyla İ
- Page 16 and 17:
ihtirası, çok ve çabuk kazanma a
- Page 18:
Uzasan, göğe ersen,Cücesin şehi
- Page 21 and 22:
önceleri hattatlar, sonraları mat
- Page 23 and 24:
Nasıl ki, ziyarete gelen önce bin
- Page 25 and 26:
İsim-şehirKÖKSAL ALVERŞehirler
- Page 27 and 28:
SABAH SÖZLERİGün sona erişmişs
- Page 29 and 30:
Kitap ve hikmet üzerineVEFA TAŞDE
- Page 31 and 32:
ye başlamıştır. Thomas Aquinas,
- Page 33 and 34:
Mutlak İstenci sevmektir. Dolayıs
- Page 35 and 36:
ilgili olduğu için, sosyal ve sı
- Page 37 and 38: Gökler bile dışımızda değilCE
- Page 39 and 40: tu. Burada bahsedilen göz, “ilah
- Page 41 and 42: dığında sakinliği insanı da sa
- Page 43 and 44: tüphanesi için: “Yeni Eflatuncu
- Page 45 and 46: Cami, Mekke, Medine, Tunus’taki Z
- Page 47 and 48: ham maddesi olan ketenin bulunduğu
- Page 49 and 50: Şimdi radyodan bir ses geliyor kul
- Page 51 and 52: Kimi zaman dile gelip aşkDudaktan
- Page 53 and 54: ŞAİRİN/ ŞİİRİNGAYRİRESMİ T
- Page 56 and 57: Şehir, medeniyet ve kitapD. MEHMET
- Page 58: Fethedilmeyen İstanbul: PeraBEYHAN
- Page 61 and 62: Turbo TimaPERVİN (AZERBAYCAN)çev.
- Page 63 and 64: diği için Turbo Tima çok heyecan
- Page 65 and 66: İKİ AYRINasıl mı diyorsun?Yüre
- Page 67 and 68: man olur bilemiyorum.” diyerek bi
- Page 69 and 70: si’ndeki medreseye geldiler. Bir
- Page 71 and 72: Ne zamandır onu aradık, yandık y
- Page 73 and 74: dilinin gelişip zenginleşmesinin
- Page 75 and 76: iri olmalı burası.Evet, “Şehri
- Page 77 and 78: ZAMANI GELDİGönlümde yeşeren go
- Page 79 and 80: hayrülhalef üç tane aslan gibi e
- Page 81 and 82: Soldan sağa: Mustafa Yalçın, Öm
- Page 83 and 84: Şehrimizde yeni kitaplarM. NACİ O
- Page 85 and 86: Bizim şehir*MAHİR ADIBEŞ"... ins
- Page 87: eğilecek olanlara ışık tutsun d
- Page 91 and 92: "Harput'a adanmış bir ömür"İsh
- Page 93 and 94: 21. Hazar Şiir Akşamlarının ard
- Page 95 and 96: YELİZ ÖZTÜRKBirleyerek OluşmakF