Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
tırnak parçasını çekiştiriyordu dişleriyle:<br />
“Elbette duman pek o kadar iyi görülmeyecek. Ama onun... O şeyin yanına gitmek zorunda<br />
kalmayacağız...”<br />
Çocuklar, bunu tam bir anlayışla onayladılar. Onun yanına gitmek zorunda kalmayacaklardı.<br />
“Ateşi şimdi yakacağız.”<br />
En büyük düşünceler, en basit olanlarıdır. Artık yapılacak bir iş olduğu için, tutkuyla çalışıyordu<br />
hepsi. Domuzcuk, Jack’ın gittiğine öylesine seviniyor, artan özgürlüğünü öylesine tadıyor, toplumun<br />
yararına bir katkıda bulunduğuna öylesine gururlanıyordu ki, odun taşınmasına yardım bile etti.<br />
Domuzcuk’un taşıdığı odun yakınlardaydı. Büyük kayadaki toplantılarda, üstüne<br />
oturmadıkları devrilmiş bir ağaçtı bu. Oysa öteki çocuklar için toplantı yeri öylesine kutsaldı ki, işe<br />
yaramayan bir şeye bile el konulamazdı orada. İkizler, geceleyin yakınlarında bir ateş yanmasının<br />
onları avutacağını anladılar. Bunun üzerine küçüklerden birkaçı da sevinip dans etmeye başladı.<br />
Odunlar, dağda kullandıkları yakıt kadar kuru değildi. Çoğu nemli ve çürüktü; koşuşan böceklerle<br />
doluydu. Kütükleri yerden dikkatle kaldırmaları gerekiyordu; yoksa hemen dağılıyorlar, ıslak bir toz<br />
haline geliveriyorlardı. Üstelik, ormanın içine girmek zorunda kalmamak için, çocuklar,<br />
yakınlarda devrilmiş herhangi bir ağacı alıyorlardı; üstü yeni çıkmış bitkilerle kaplı olsa da. Ormanın<br />
kenarları ve uçağın düşerken açtığı yer, onlara yabancı değildi; denizkabuğuna ve barınaklara<br />
yakındı, onlara yeterince dost bir yerdi gündüzün. Buraların karanlıkta nasıl olduğunu düşünmek, hiç<br />
kimsenin işine gelmiyordu. Onun için çocuklar, büyük bir çaba göstererek, sevinç içinde<br />
çalışıyorlardı. Ne var ki zaman geçtikçe, çabada bir korku, sevinçte de aşırı bir sinirlilik belirmeye<br />
başladı. İskele biçimindeki büyük kayanın yanında, çıplak kumların üstünde, yapraklardan,<br />
küçüklü büyüklü dallardan ve kütüklerden oluşan bir ehram diktiler. İlk kez olarak Domuzcuk,<br />
tek camlı gözlüğünü kendi eliyle çıkardı; diz çöktü ve güneş ışınlarını kuru bir odun parçası üstüne<br />
yansıttı. Çok geçmeden sarı alevler bir ağaç gibi yükseldi; duman, bir tavan gibi tepelerine yayıldı.<br />
Yangın felaketinden sonra pek ateş görmeyen küçükler, heyecandan kendilerinden geçtiler.<br />
Dans edip şarkı söylediler. Ateşin çevresi, neredeyse bir eğlence toplantısına benzemeye başladı.<br />
Sonunda Ralph, çalışmayı bırakıp ayağa kalktı. Koluyla terini silince, kolunun kiri yüzüne bulaştı.<br />
“Küçük bir ateş yakmalıyız. Böyle büyüğünü beslemenin yolu yok.”<br />
Domuzcuk, kuma dikkatle oturdu; gözlüğünün tek camını parlatmaya başladı.<br />
“Deneyler yapabiliriz: Küçük ama kızgın bir ateş yakıp, duman yapmak için dallar koyabiliriz<br />
üstüne. Kimi yapraklar, ötekilerden daha elverişli olabilir, duman çıkarmak açısından.”<br />
Ateş sönmeye başlayınca, heyecan da söndü. Küçükler, şarkı söyleyip dans etmekten<br />
vazgeçtiler. Kimi deniz kıyısına, kimi meyve ağaçlarına, kimi barınaklara gitti.<br />
Ralph, kendini kumun üstüne attı:<br />
“Ateşe bakacak olanların yeni bir listesini yapmamız gerekecek.”<br />
124