20.02.2017 Views

William_Golding_Sineklerin_Tanr_s_e_opt

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ama bu kararlar yerine getirilmiyor. Kaynaktan su getirecektik. Suyu şu hindistancevizi kabuklarının<br />

içine koyup, yeşil yapraklarla örtecektik. Birkaç gün bunu yaptık da. Şimdi su yok. Hindistancevizi<br />

kabukları kupkuru. Herkes ırmaktan su içiyor.”<br />

Bu sözleri doğrulayan mırıltılar yükseldi.<br />

“Irmaktan içmek kötü bir şeydir demiyorum. Ben de eski bir hindistancevizi kabuğundan su<br />

içeceğime, orada –biliyorsunuz ya, hani şelalenin olduğu havuzda– su içmek isterim. Ama suyu<br />

buraya getireceğiz demiştik. Şimdiyse getirmiyoruz. Bugün öğleden sonra, suyla dolu ancak iki tane<br />

hindistancevizi kabuğu vardı orada.”<br />

Ralph, diliyle dudaklarını ıslattı:<br />

“Bir de kulübeler işi var. Barınaklar.”<br />

Mırıltı yeniden yükseldi; sonra duyulmaz oldu.<br />

“Çoğunuz barınaklarda uyuyorsunuz. Bu gece ateşin başında kalacak olan Eric’le Sam bir yana,<br />

hepiniz barınaklarda uyuyacaksınız. Kim yaptı barınakları?”<br />

Hemen bağırıştılar. Hepsi yapmıştı barınakları. Ralph, denizkabuğunu havada sallamak zorunda<br />

kaldı.<br />

“Bekleyin bir dakika! Barınakların üçünü de kim yaptı, demek istiyorum. Birincisini hepimiz birden<br />

yaptık; ikincisini dört kişi yaptık. Şuradaki son barınağı yalnız Simon ile ben yaptık. Onun için böyle<br />

yıkıldı yıkılacak. Hayır, gülmeyin. Eğer yağmurlar gene başlarsa, o barınak yıkılabilir. O zaman<br />

ötekiler gerekecek bize.”<br />

Ralph durdu; gırtlağını temizledi:<br />

“Bir şey daha var: Yüzme havuzunun şu arkasındaki kayaları hela olarak seçtik. Çok da aklı başında<br />

bir karardı bu; çünkü sular yükselince orası temizleniyor. Siz küçükler, biliyorsunuz bunu.”<br />

Şurada burada sinsi sinsi gülenler; birbirlerine çabucak bakanlar oldu.<br />

“Sanki herkes her yeri kullanıyor şimdi. Hatta barınakların yanını ve bu kayayı bile. Siz küçükler,<br />

meyve yiyince, eğer sıkışırsanız...”<br />

Toplantıdakiler bağıra çağıra güldüler.<br />

“Eğer sıkışırsanız diyordum, o meyve ağaçlarının yanına gitmeyin. Pis bir şey bu.”<br />

Gene gülüştüler.<br />

“Pis bir şey diyorum!”<br />

Ralph, terden katılaşmış, kurşuni gömleğini çekiştirdi.<br />

73

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!