Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Işıldayan kumsalda yürüyen üç çocuğu hayalinde görür gibi oldu:<br />
“Ve mutlu oluruz.”<br />
Ralph, söylevin bittiğini göstermek için, bir tören yaparcasına, büyük şeytanminaresini yanına,<br />
kütüğün üstüne bıraktı. Artık güneş ışınları azalmıştı, yatay olarak ufuk çizgisinden geliyordu.<br />
Jack ayağa kalktı, denizkabuğunu aldı:<br />
“Demek ki bu toplantı, durumun tam ne olduğunu anlamak için yapılıyor. Ben size söyleyeyim<br />
durumun tam ne olduğunu: Siz küçükler, korku lafı ede ede, sizler başladınız bu işe. Canavarlar<br />
varmış! Peki nereden geliyor bu canavarlar? Elbette, zaman zaman korktuğumuz olur hepimizin. Ama<br />
katlanırız bu korkuya. Ralph, geceleri bağırdığımızı söylüyor. Karabasan değil de, nedir bu?<br />
Zaten sizler ne ava gidiyorsunuz, ne barınak yapıyorsunuz, ne de bir işe yarıyorsunuz. Bir sürü<br />
zırlayan bebekler, muhallebi çocuklarısınız, siz küçükler. İşte bu kadar. Korku konusuna gelince,<br />
biz nasıl katlanıyorsak korkuya, siz de katlanmalısınız.”<br />
Ralph ağzı açık, Jack’a bakakalmıştı; ama Jack farkında değildi:<br />
“Yani korku sizlere zarar vermez, düşlerin zarar veremediği gibi. Bu adada korkulacak bir canavar<br />
yok.”<br />
Jack, fısıldayan küçüklere baktı:<br />
“Bir şey gelip sizi kapıverseydi, oh olsun sizlere derdim! Sizi gidi metelik etmeyen, sızlanıp duran<br />
bebekler! Bir hayvan yok burada.”<br />
Ralph ters ters, Jack’ın sözünü kesti:<br />
“Bütün bunlar ne demek oluyor? Hayvan var diyen kim?”<br />
“Sen dedin geçen gün. Düş görüp bağırıyorlar dedin. Konuşuyorlar da. Yalnız küçükler değil, benim<br />
avcılarım da konuşuyorlar ara sıra. Bir şeyden söz ediyorlar; karanlık bir şey, bir canavar ya da<br />
bir çeşit hayvan. Ben duydum. Duymadığımı sanıyorsunuz, değil mi? Şimdi dinleyin beni. Küçük<br />
adalarda büyük hayvanlar yoktur. Ancak domuz vardır. Aslanlar, kaplanlar yalnız büyük<br />
memleketlerde olur, Afrika ya da Hindistan gibi yerlerde...”<br />
“Bir de hayvanat bahçesinde...”<br />
“Denizkabuğu bende. Ben size korkudan söz etmiyorum. Canavardan söz ediyorum ben. Canınız<br />
isterse, korkun. Ama canavar gelince...”<br />
Jack, kucağında denizkabuğu durdu; kirli kara şapkalı avcılarına doğru döndü:<br />
“Ben bir avcı mıyım, yoksa değil miyim?”<br />
İçtenlikle evet dercesine, başlarını eğdiler. Jack’ın bir avcı olduğu ortadaydı; kimsenin kuşkusu<br />
yoktu bu konuda.<br />
76