You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Sonra, dürüstlüğünden ötürü ekledi:<br />
“Daha doğrusu, sen ağızlarının payını verdin. Ben bir köşede kendi kendime uğraştım.”<br />
Ralph, “Onlardan birinin canına okudum” dedi; “bir güzel patakladım onu. Gene gelip bizimle<br />
dövüşmeye kalkmazlar bir süre.”<br />
“Ben de birinin canına okudum” dedi Eric. “Uyandığım sırada, biri yüzümü tekmeliyordu. Galiba<br />
yüzüm kan içinde, Ralph. Ama sonunda canına okudum.”<br />
“Ne yaptın?”<br />
Eric, gösterişsiz bir gururla anlattı:<br />
“Dizimi kaldırıverip, bacaklarının arasına vurdum. Avaz avaz bağırışını duymanı isterdim. Yakında<br />
buralara gelmez o da. Yani biz de kötü dövüşmüş sayılmayız doğrusu.”<br />
Ralph, karanlıkta kıpırdadı ansızın, Eric’in ağzını kurcaladığını duydu:<br />
“Nen var?”<br />
“Bir dişim sallanıyor da...”<br />
Domuzcuk, bacaklarını gövdesine doğru çekti.<br />
“İyi misin, Domuzcuk?”<br />
“Denizkabuğunu almaya geldiklerini sanmıştım.”<br />
Ralph, solgun kumsalda koştu, büyük kayanın üstüne tırmandı. Şef’in oturduğu yerin yanında, büyük<br />
şeytanminaresi hâlâ ışıldamaktaydı. Ralph, şeytanminaresine bir iki saniye baktı; sonra Domuzcuk’un<br />
yanına döndü:<br />
“Denizkabuğunu almamışlar.”<br />
“Biliyorum. Denizkabuğunu almaya gelmediler. Başka bir şeyi almaya geldiler. Ralph... Ben ne<br />
yapacağım?”<br />
Ta uzaklarda, kumsalın bir yay gibi kıvrıldığı yerde, üç kişi Kaya Kale’ye doğru ilerliyorlardı.<br />
Ormana dalmadan, suyun kıyısında gidiyorlardı. Yavaşça şarkılar söylüyorlardı ara sıra. Ara sıra da,<br />
kıyının kımıldayan fosforlu çizgisinin yanında, perendeler atıyorlardı. Sürekli koşan, başarısıyla<br />
kıvanç duyan Şef, önden gidip onlara yol gösteriyordu. Gerçekten bir şef olmuştu artık. Havayı<br />
bıçaklarcasına mızrağını oynatıyordu. Domuzcuk’un kırık gözlüğü sol elinde sallanmaktaydı.<br />
161