19.03.2018 Views

Kiymetsiz Yazilar - Imami Rabbani Ahmed Faruki Serhendi Hz. ve Muhammed Masum Hz. Mektubatlarindan - Hazirlayan Huseyin Hilmi Isik

İmâm-ı Rabbânî Müceddîd-i Elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendi hazretlerinin üç cild (MEKTÛBÂT) kitâbından ve oğulları Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin de üç cild (MEKTÛBÂT) kitâbından, uzun bir çalışma sonunda çıkarılan kıymetli cümleler, Elif-ba sırasına göre tanzîm edilmiş, Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerine okunmuşdur. Dikkat ile dinledikden sonra, bunun adı (Kıymetsiz Yazılar) olsun demişdir. Okuyanın hayreti üzere, anlamadın mı, (Bunun kıymetine karşılık olabilecek birşey bulunabilir mi?) buyurmuşdur. Son sayfasında şu cümleler yer almakdadır: (Fırsat ganîmetdir. Ömrün temâmını fâidesiz işlerle telef ve sarf etmemek lâzımdır. Belki temâm ömrü, Hak celle ve a’lânın rızâsına muvâfık ve mutâbık şeylere sarf etmek lâzımdır....)

İmâm-ı Rabbânî Müceddîd-i Elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendi hazretlerinin üç cild (MEKTÛBÂT) kitâbından ve oğulları Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin de üç cild (MEKTÛBÂT) kitâbından, uzun bir çalışma sonunda çıkarılan kıymetli cümleler, Elif-ba sırasına göre tanzîm edilmiş, Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerine okunmuşdur. Dikkat ile dinledikden sonra, bunun adı (Kıymetsiz Yazılar) olsun demişdir. Okuyanın hayreti üzere, anlamadın mı, (Bunun kıymetine karşılık olabilecek birşey bulunabilir mi?) buyurmuşdur. Son sayfasında şu cümleler yer almakdadır: (Fırsat ganîmetdir. Ömrün temâmını fâidesiz işlerle telef ve sarf etmemek lâzımdır. Belki temâm ömrü, Hak celle ve a’lânın rızâsına muvâfık ve mutâbık şeylere sarf etmek lâzımdır....)

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

zılle, zılden akreb oldu [dahâ yakın oldu]. Zîrâ zıl, asl ile zıldir.<br />

Kendi nefsi ile değildir. Ve çünki âlem, ef’âl-i vâcibînin<br />

[Allahü teâlânın ef’âlinin] zılâl [zılleri] <strong>ve</strong> ukûsidir [aksleridir].<br />

Nâçâr sıfât-ı ilâhî, âleme âlemden <strong>ve</strong> âlemin üsûlinden<br />

ki ef’âldir. Akreb oldu ki [dahâ yakın oldu ki], asl-ıl üsûldür.<br />

Sıfât dahî, Zât-i teâlânın zıllıdir. Ve zât-i celle sültânehü<br />

asl-ı cemî’-i üsûldür. Binnetîce, Zât-i teâlâ, âleme âlemden<br />

<strong>ve</strong> ef’âl <strong>ve</strong> sıfât-ı vâcibden akreb [yakın] olmuş olur. 3/1<br />

[Se’âdet-i Ebediyye: 101.]<br />

¥ Hak teâlânın zât-i akdesi [mukaddes zâtı] <strong>ve</strong> sıfât-i mukaddesesi,<br />

bir mertebede kâindir. Sıfatın ziyâde [ayrı] olması<br />

sâbit olmakla, Hak celle celâlühü de hiç te’ayyün <strong>ve</strong> tenezzül<br />

peydâ olmamışdır. 3/114<br />

¥ Hak teâlânın sıfâtı <strong>ve</strong> ef’âli dahî, zâtı gibi bîçûn <strong>ve</strong> bîçugûnedir.<br />

Ve mümkinâtın [mahlûkatın] sıfâtı <strong>ve</strong> ef’âli ile hiç<br />

münâsebeti yokdur. Meselâ ilm sıfatı kadîm <strong>ve</strong> basîtdir.<br />

Te’addüd <strong>ve</strong> tekessür [adedlenme <strong>ve</strong> çoğalma] ona yol bulamamışdır.<br />

Te’addüd-i te’allükât [alâka] i’tibâriyle olursa da.<br />

Zîrâ onda bir inkişaf basît vardır ki ma’lûmat-ı ezel <strong>ve</strong> ebed,<br />

o inkişaf ile münkeşîf <strong>ve</strong> cemî’-i eşyâyı ân-ı vâhid-i basîtde<br />

bilmiş idi. Meselâ, Zeydi hem mevcûd [varlıkda], hem<br />

ma’dûm [yoklukda] <strong>ve</strong> cenin <strong>ve</strong> sabî <strong>ve</strong> civân <strong>ve</strong> pir <strong>ve</strong> zinde<br />

[diri] <strong>ve</strong> mürde [ölü] <strong>ve</strong> kâim [ayakda] <strong>ve</strong> kâid [oturan].....<br />

ilâhir bilmişdir. Te’addüd-i te’allûkât âfâkın te’addüdünü<br />

mûcibler <strong>ve</strong> ezminenin teksîrini isterler. O mahalde ezelden<br />

ebede dek, ân-ı vâhid-i basîtden gayr-i ân yokdur. [Değişmiyen,<br />

basît bir ân vardır.] O ânlara aslâ te’addüd yokdur. Hak<br />

teâlâ üzre zemân cereyân eylemez. Bütün mahlûkâta te’alluk-ı<br />

vâhid ile müteallık olmuşdur. O te’alluk dahî, sıfât-ı ilm<br />

gibi bîçûn <strong>ve</strong> bîçugûnedir. [Bilinemez <strong>ve</strong> ötelerin ötesidir.]<br />

1/296 [Mektûbât Tercemesi: 475.]<br />

¥ Hak teâlâ bir sıfatla muttasıf [sıfatlanmış] <strong>ve</strong> bir ismle<br />

müsemmâ [ismlenmiş] <strong>ve</strong> bir hükmle mahkûm değildir. Kendi<br />

zâtına ism <strong>ve</strong> ahkâm bildirmesi teşbîh i’tibâriyledir ki,<br />

mahlûkâtın anlayışlarına karîb olmak içindir. 2/3<br />

¥ Hak teâlâ yüce kerem <strong>ve</strong> ihsânından, kendi feyzlerini <strong>ve</strong><br />

– 56 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!