HABERANAL‹Z NÜKLEER ENERJİ KABUS MU OLACAK? TEKNOLOJİ OLARAK NÜKLEER GÜÇ, MİLİTER VE PARASAL AMAÇLAR İÇİN İNSANIN VE DOĞANIN ÜZERİNDE OLAĞANÜSTÜ BİR HÂKİMİYET KURARAK GENİŞ ANLAMDA İNSANIN KENDİ POTANSİYELİNİ DEĞERSİZLEŞTİRİR. BU NEDENLE TEKNİĞİN GELİŞİMİ, İNSANIN GELİŞİMİNİ DURDURDUĞU İÇİN ÖZGÜRLÜĞÜN DÜŞMANIDIR. YANİ NÜKLEER ENERJİ DOĞASI GEREĞİ ANTİ-DEMOKRATİKTİR. DİLAVER DEMİRAĞ Gazeteci 16 M‹MAR VE MÜHEND‹S
Sanayi uygarlığı kapitalist ekonomi ile birleşince tarihte o güne kadar görülememiş müthiş bir üretkenlik sağladı. Birçok ürünü kitlesel ve seri halde üretebilme olanağını sağlayan sanayi uygarlığının bunu sürdürebilmesi için çok zengin ve uzun müddet sürdürülebilir enerji kaynaklarına gereksinme vardı. Orta çağdaki su değirmenleri ile seri halde ve büyük miktarda üretim yapabilme olanağı sağlayan manüfactür üretim, sanayi uygarlığının fabrika sistemine kömürü devrederek bunu sağladı. Daha sonra petrol kaynaklarının keşfi ile sanayi üretkenliğini ucuz ve sürdürülebilir olan petrolle sağladı. Aşağı yukarı 1970’lere kadar bu böyle sürüp gitti. Ne zamanki petrol ambargosu ile enerji arzının güvenliği azaldı o andan itibaren de yeni enerji kaynaklarının bulunması gereksinmesi gündeme geldi. Bu arayışa o gününü koşulları içinde en iyi yanıtı verebeilecek enerji kaynağı uranyum çekirdeğinin bölünmesi ilkesi ile enerji üreten nükleer santrallar oldu. Dünyada nükleer enerjiyle ilgili çalışmalar 1939 yılında başladı. İlk nükleer enerji ABD’de üretildi. Elektrik üreten ilk nükleer santral olan Shippingport, Pennsylvania’da kuruldu ve 1957’de işletmeye girdi. 1960’lı yıllarda ABD, Sovyetler Birliği, İngiltere ve Fransa’da toplam elektrik enerjisi 1.200 MWe olan 17 reaktör çalışmaktaydı. Nükleerden elektrik enerjisi üretimi 1970’li yıllarda artış gösterdi. 1973 yılında ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkileyen petrol krizi nedeniyle nükleer santrale yönelme oldu. Ancak, gelişmiş ülkelerdeki ekonomik durgunluk ve uygulamaya konulan tasarruf önlemleri ile elektrik enerjisine olan talep önemli ölçüde azaltıldı. Çevre sorunlarına neden olabileceği ve nükleer silahların yayılmasına sebep olacağı düşünceleri 1975-1980 yılları arasında nükleer santral siparişlerinde önemli bir azalma meydana getirdi. İlk nükleer kaza da ABD’de oldu. 1979 yılında ABD’de Three Mile Island kazasından sonra, birçok gelişmiş ülkede “antinükleer” hareketler arttı. 1983 yılından itibaren dünyada önemli ekonomik gelişmeler kaydedilmesiyle elektrik tüketiminde artış oldu ve nükleer alanda da bir hareketlenme meydana geldi. Ancak, 1986 yılında meydana gelen Çernobil kazası ile tekrar antinükleer hareketlerde artış yaşandı. O gündür bugündür tartışılan nükleer santrallar en son Japonyadaki 9 şiddetindeki deprem ile yeniden tartışmalı hale geldi. DÜNYA DİKEN ÜSTÜNDE Japonya’da, varlığı bilinen en büyük 7. deprem ve ona bağlı olarak ortaya çıkan tsunami dalgalarının sebep olduğu nükleer reaktör kazası, neredeyse bir kıyamet gibi algılanıyor. Fukushima I Nükleer Santrali kazaları 2011 Sendai depremi ve tsunamisi sonrasında, 11 Mart'da başlayan ve halen sürmekte olan, Fukushima I Nükleer Santralinde arka arkaya meydana gelmekte olan olaylar dizisidir. 13 Mart'ta, güneyden 11,5 km uzaklıktaki Fukushima II Nükleer Santrali’nde ve Onagawa Nükleer Santrali’nde de başka kazalar daha meydana geldi. 11 Mart 2011'de Japon hükümeti "atomik güç âcil durumu" olduğunu açıkladı ve Fukushima 1'e yakın olarak yaşayan binlerce insanın tahliyesine başladı. Ertesi gün, birinci ünitenin yakıt fitillerinde kısmen erime devam ederken, bir hidrojen patlaması sonucu reaktör 1'in bulunduğu bina hasar gördü ve dört çalışan yaralandı. 13 Mart 2011'de, 3. ünitede de olası bir sızıntının söz konusu olduğu bildirildi. 13 Mart Pazar günü (Japonya Saati İle(JSİ), saat 1'de 1 ve 3. reaktörlerin her ikisi de aralanarak, soğutma amaçlı olarak suyla ve borik asitle dolduruldu ve daha ileri nükleer tepkimelerin önlenmesi çalışıldı.) 2. ünitenin normalden daha az su içerdiği, çeperdeki basıncın yüksek olmasına rağmen kararlı durumda olduğu bildirildi.13 Mart Pazar günü, saat (JSİ) 01.17'de, Japon Atomik Enerji Kurumu, Fukushima kazasını, Uluslararası Nükleer Olaylar Ölçeğinde (INES) 0-7 arasındaki oranda 4 numara (bölgesel nedenlerden kaza) kategorisine yerleştirildiğini duyurdu. Yetkililerin uyarısından sonra 170,000–200,000 kişi sızıntı olasılığına karşı tahliye edilmeye başlandı. 1 Mart 2011 (JSİ), 16.36’da, 1. ve 2. ünitelerin acil çekirdek soğutma sistemlerinde soğutmanın sağlanmaması nedeniyle "Nükleer Acil Durumu" ilan edildi. Uyarı, reaktör su seviyesi görüntüleme fonksiyo- MART-N‹SAN 2011 17