You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ülkelerin başında gelen Güney Kore’nin,<br />
kısmen de bu kazanımlar sayesinde, diğer<br />
teknolojik alanlarda elde ettiği başarılı sonuçlar<br />
bu tespitleri doğrular niteliktedir.<br />
Nükleer teknoloji transferi<br />
stratejisinin temel taşları<br />
Nükleer teknoloji transferini, “nükleer güç<br />
programını destekleyecek, planlama, Ar-<br />
Ge, kalite temini, lisans verme, yakıt maddesi<br />
ve yakıt üretimi, atık yönetimi gibi hizmetlerin<br />
yürütülmesi için gerekli yapılanmaları<br />
ve insan gücünün eğitilmesini içerir”<br />
şeklinde özetleyebiliriz.<br />
Nükleer teknolojinin transferi ve özümsenmesi,<br />
uzun vadeli ve zahmetli bir iştir. Bu<br />
yüzden, başlangıçta açık ve seçik bir biçimde<br />
tanımlanmış olan bir nükleer enerji<br />
programının ve uygun stratejinin ısrarla<br />
sürdürülmesi ve uygulanması ile elde edilir.<br />
Bu da ancak nükleer programın bir devlet<br />
politikası olarak benimsenmesi ve yürütülmesi<br />
ile mümkündür. Ne var ki ne 1972 ve<br />
1983 yıllarında TAEK tarafından hazırlanmış<br />
olan “Nükleer Güç Programları” ne de<br />
Eylül 1998 tarihli ÇNAEM TR – 338 numaralı<br />
raporda ortaya konmuş olan ‘’Nükleer<br />
Güç Alanında İzlenecek Ulusal Politika ve<br />
Program önerisi” bir hükümet programı olarak<br />
gündeme bile alınmamıştır. Halbuki<br />
böyle bir programın ‘’Devlet Politikası’’ olarak<br />
benimsenmesi gerekir. Sarsılmaz bir siyâsî<br />
kararlılık ile güçlendirilmiş böyle bir<br />
millî iradenin neler gerçekleştirebileceğine<br />
en iyi iki örnek Güney Kore ile Hindistan’dır.<br />
Başarılı bir nükleer teknoloji transferi stratejisinin<br />
temel taşlarını şu şekilde özetleyebiliriz:<br />
1. Nükleer enerji üretimine yönelik reaktör<br />
tipinin belirlenmesi,<br />
2. Nükleer yakıt çevrimi tesisleri,<br />
3. Nükleer atık yönetimi stratejisi,<br />
4. İlgili teknolojilerin transferi,<br />
5. Yeni ve yenilikçi reaktör teknolojilerinin<br />
geliştirilmesi çalışmalarına katılmak,<br />
6. Nükleer alanda sürdürülecek bilimsel ve<br />
teknolojik araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin<br />
belirlenmesini ve bu kapsamda araştırma<br />
yapacak bilim ve teknoloji merkezlerinin<br />
kurulması,<br />
7. Nükleer güvenliği ilk sıraya koyan bir kalite<br />
güvenlik kültürü anlayışının oluşturulması,<br />
8. Nükleer güvenlik ve kalite güvencesine<br />
ilişkin olarak kurumsal ve hukuksal altyapının<br />
ve uygulama sisteminin yeniden teşkil<br />
edilmesi,<br />
9. Kamuoyunun duyarlı olduğu konularda;<br />
• Olabildiğince açık bir tanıtım ve bilgilendirme<br />
ile<br />
• Halk ve sivil toplum örgütleriyle etkileşim<br />
sistem ve metodlarının oluşturulması,<br />
10. Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere<br />
uyum çalışmaları,<br />
11. Nükleer teknolojide öngörülen niteliklere<br />
sahip insan gücü gereksiniminin<br />
karşılanmasıyla ilgili faaliyetleri,<br />
12. Her aşamada yerli katkının arttırılmasını<br />
sağlayacak bürokratik düzenlemelerin yapılması,<br />
13. Stratejinin bir devlet politikası olarak<br />
benimsenmesi.<br />
“Akkuyu Sahası’nda Nükleer Güç<br />
Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine<br />
İlişkin Anlaşma” ile başarılı bir<br />
teknoloji transferi yapılabilir mi?<br />
12 Mayıs 2010 tarihinde Ankara’da T.C.<br />
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız<br />
ile Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı<br />
Igor I. Sechin tarafındanimzalanan<br />
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya<br />
Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye<br />
Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahası’nda Bir<br />
Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine<br />
Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma”nın onaylanması<br />
Bakanlar Kurulu’nca 27/8/2010 tarihinde<br />
kararlaştırıldı.<br />
Nükleer teknoloji transferine, anlaşmanın<br />
amaç ve kapsamı belirleyen 3. maddesinin<br />
2. bendinin 2.24 no’lu paragrafında atıfta<br />
bulunulmaktadır. Ancak bu atıf, “Teknoloji<br />
transferi ve” şeklinde olup transferin neleri<br />
kapsayacağı belirtilmemiştir. Buna karşılık,<br />
aynı maddenin 3. bendinde ise: “İşbu madde<br />
kapsamındaki işbirliği konuları, Türk<br />
Kuruluşları ve Rus Kuruluşları tarafından,<br />
Türk Tarafı'na mali yük getirilmeden yürütülür.<br />
Türkiye Cumhuriyeti'nde nükleer yakıt<br />
üretim tesislerinin kurulması ve işletimi<br />
de dahil olmak üzere nükleer yakıt döngüsü<br />
hakkındaki işbirliği ve teknoloji transferi<br />
Taraflarca mutabakata varılacak ayrı koşullar<br />
çerçevesinde yürütülecektir” denmektedir.<br />
Dolayısıyla teknoloji transferinin, üzerinde<br />
anlaşmaya varıldığı takdirde, “nükleer<br />
yakıt üretim tesislerinin kurulması ve işletimi<br />
de dahil olmak üzere nükleer yakıt döngüsü”ne<br />
münhasır olacağı anlaşılmaktadır.<br />
Hükümetin kamuoyuna yaptığı açıklamaları,<br />
ülkemizde nükleer konularda yapılan ön<br />
hazırlıklarla birlikte değerlendirdiğimizde;<br />
bu şartlar altında, gerçek ve kapsamlı bir<br />
nükleer teknoloji transferinin yapılmasının<br />
maalesef mümkün olmadığını söylemek zorundayım.<br />
Zira değişik reaktör tiplerine ve<br />
yapımcı ülkelerine (Akkuyu’da Rus, Sinop’ta<br />
‘Batı tipi” [japon?]), dolayısıyla farklı<br />
yapım, işletme, güvenlik kültürü vb. konulara<br />
açık uçlu bir yaklaşım Türkiye’nin ne<br />
ekonomisinin, ne teknik insan gücünün ne<br />
de organizasyon kapasitesinin kaldırabileceği<br />
bir sürecin gerçekleşmesine yöneliktir. Bu<br />
durum, ülkemizdeki ‘otomotiv sanayisi’nin<br />
benzerini meydana getirmeye adaydır. Pek<br />
çok ülkenin çeşitli otomobil modelini üretiyoruz<br />
ancak en ‘stratejik’ kısmı olan, ne motorunu<br />
yapıyoruz, ne de kendimize ait bir<br />
modelimiz, markamız var!<br />
TAEK teknoloji transferinde<br />
rol oynayabilir mi?<br />
Gerçekçi olarak bakıldığında bugünkü haliyle<br />
TAEK’in, değil nükleer teknoloji transferi<br />
gibi geniş kapsamlı ve karmaşık bir süreci,<br />
hazır verilen bir nükleer santral tasarımını<br />
sıfırdan başlayıp, inceleyerek gerekli<br />
lisansları vermek hususunda bile, mükemmel<br />
bir örgütü, bu konuda yetişmiş yeterli<br />
nitelik ve sayıda elemanı, eksiksiz bir mevzuatı,<br />
yeterli donanımı, yeterli deneyim ve<br />
bilgi düzeyi, olduğunu söylemek mümkün<br />
değildir. Ancak yeni bir örgütün kurulması<br />
ve istenen seviyeye gelmesi çok uzun zaman<br />
gerektireceğinden, TAEK’in halihazırdaki lisans<br />
verme görev ve yetkilerinin genişletilerek<br />
devredileceği bir ‘Nükleer Düzenleme<br />
Kurumu’nun kurulması ve TAEK’in, Türkiye’nin<br />
nükleer teknolojiye girmesi için gerekli<br />
her türlü çalışmayı yapmasına imkan<br />
veren bir kanun ile gerekli yetkilere kavuşturulması<br />
yerinde olacaktır.<br />
MART-N‹SAN 2011 93