12.07.2015 Views

Kitap10 - Prof. Dr. Ebülfeyz ELÇİBEY - turan-sam

Kitap10 - Prof. Dr. Ebülfeyz ELÇİBEY - turan-sam

Kitap10 - Prof. Dr. Ebülfeyz ELÇİBEY - turan-sam

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kurtarmalısınız!" dedi. Sonra 15 kamyon cephane için 15 fedainin kafi olmadığını söyledi.Kendisi de bize 15 Çeçen fedai kattı. 15 kamyonluk cephaneyi ve silahı bize teslim etti.Kamyon kasalarının altında silah ve kurĢun vardı. Üstünde ise çuvallarla soğan ve patates.Grozni'den dualarla yola çıktık. Hepimiz sivil kıyafetliydik. Ama hepimiz tepeden tırnağasilahlıydık. Benim cebimde tam 70.000 dolar vardı. Bunu Çeçenistan-Azerbaycan arasındaki 7kontrol merkezinden geçerken askerlere cep harçlığı olarak kullanacaktım. Birinci kontrolmerkezinden geçerken ilgililere tam 3.000 dolar verdim. Aranmadan geçtik. Ġkinci kontrolmerkezinde 1.500 dolarla kurtulduk. Bize soruyorlardı-Ne var bu kamyonlarda?-Patatesle soğan var! diyorduk. Sonra 3.000 doları avuçlarına sıkıĢtırdık mı-Peki! AnlaĢıldı! Geçin diyorlardı. Böyle böyle en son kontrol noktasına kadar geldik. Orada daRus ve Azerbaycan asıllı nöbetçiler vardı. Azerbaycan'a soğan ve patates götürüyoruz!diyerek Rus askerlerinin cebine 3.000 dolar koydum. "Peki geçin!" dediler. Aksiliğe bakınAzerbaycan asıllı bir asker: "Hayır olmaz!" diyor, diretiyordu. Ġndirin çuvalları aramayapacağız. Siz silah kaçırıyörsünüz!" diye öfkeleniyordu.Bir tarafa çektim ve kendisine üç bin dolar vermek istedim.-Hayır! dedi olmaz! Hepinizi ihbar edeceğim, bu kamyonlarda silah var. Sizi buradanbırakmam!Azerbaycan asıllı arkadaĢlara iĢaret verdim. Bize yol vermek istemeyen askerin koluna girerekonu 15 kamyonluk konvoyun en uç noktasına götürdüler. Orada onu, bir avuç pamuk üzerinedöktükleri bol eterle bayıltıp arabalardan birinin içine aldılar. Ben hiçbir Ģey olmamıĢ gibikonvoyun en arkasına geldim. Çıkarıp oradaki askerlere bir 3.000 dolar daha verdim. Sonra obayılttığımız askeri kast ederek dedim ki-Annesini-babasım çok özlemiĢ. Bizimle birlikte gelmek, bir gün ailesini görmek, sonra dahemen buraya dönmek istiyor.Askerler 3.000 dolar hatırına hiç ses etmediler. "Sakın geç kalmasın!" dediler. "Kat'iyenkalmaz. Onu buraya kadar yine bızim arabalarımızla getiririz!" diyerek vedalaĢtım. Ahesteaheste yürüyerek arabama kadar geldim. Gazladık geçtik. Azerbaycan topraklarına girdik.Artık emniyette sayılırdık. Fakat o nöbetçi asker kendisine geldikten sonra yine bizi tehditeder mahiyette konuĢmaya baĢladı. Konvoyumuzda bulunan ġuĢalı bir arkadaĢ anlattı ki: "Busilahları Azerbaycan topraklarını kurtarmak için kullanacağız! Bu mermileri gelinlerimiz dulkalmasın diye, çocuklarımız yetim büyümesin diye sıkacağız! Vatanımız için, milletimiz içinçarpıĢıyoruz."Ne anlatılsa o sınır nöbetçisinin öfkesi dinmiyordu Bizim çocuklar nihayet: "Bu haini öldürelimefendim!" diye baĢkaldırdılar. "Sakın yapmayın dedim. Türktür! Yazıktır! Bırakın def olupgitsin. Aklı baĢına geldiğinde herhalde yaptıklarının yanlıĢ olduğunu anlayacaktır!" diye itirazettim. "Herkes derin derin nefes alsın! BeĢ dakika daha düĢünelim!" dedim. Asker:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!