12.07.2015 Views

Kitap10 - Prof. Dr. Ebülfeyz ELÇİBEY - turan-sam

Kitap10 - Prof. Dr. Ebülfeyz ELÇİBEY - turan-sam

Kitap10 - Prof. Dr. Ebülfeyz ELÇİBEY - turan-sam

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Merhum CumhurbaĢkanının bu konuĢması, bana bir çalıĢmamı hatırlattı:- Efendim dedim, ben Elazığ'lıyım. Bir zamanlar, Harput ağzını inceledim. Önce, yediyüzcivarında kelime tespit ettim. ġimdi bu kelimelerin sayısı bini buldu. Sonra gördüm ki bukelimeler Kerkük ve Azerbaycan topraklarında da aynen bizdeki gibi konuĢulan, yaĢayankelimelerdir. O çalıĢmamı: "Dil Folkloru Açısından Harput Ağzı" diye bastırdım. Ve bir TVprogramında örnekler vererek anlattım ki, Harput Ağzı, Kerkük-Azerbaycan ağzının Türkiyetopraklarındaki devamıdır. Sonra Elçibey'e dedim ki: "Efendim, biz de Azerî kökenliyiz. Benimannemin anneannesi Guba'dan Türkiye'ye gelmiĢ. Ona hep Gubalı Feride hanım' derlerdi.""Biz de Azerî kökenliyiz" ifademe Elçibey kızdı.- "Bu Azerî ifadesi yanlıĢtır Fatih Bey, dedi. Yeryüzünde bir Türk milleti vardır.Azerbaycan bir coğrafya adıdır. Azerbaycan coğrafyasında Ruslar da doğupyaĢıyor, Ermeniler de, Yahudiler de, Gürcüler de. Ama onlar Türk değildir.Azerbaycan toprağında doğup-yaĢayan baĢka milletler de kendilerine "BizAzerîyiz!" diyebilirler. Bu bakımdan, bizler: "Azerbaycan Türkleriyiz! " demeliyiz.Ne demek Azeri? "Azerbaycan Türkleriyiz!, Azerbaycan Türkleriyiz! Böylesöylemeliyiz, böyle bilmeliyiz."Elçibey, Ģimdi size anlattıklarımı ifade buyururken çok heyecanlanıyordu. Bir ara BaĢhekimNusret Akyürek Bey'le gözgöze geldik. Sanki bana: "Aman hastamızı fazlaheyecanlandırmayalım!" der gibi bakıyordu. Ben de öyle düĢünüyordum. Merhum Elçibey'denayrılmak için izin istedim. Birlikte ayağa kalktık. ĠĢte o zaman, ömrümce unutamayacağım birhadiseye Ģahid oldum. Elçibey, omuzbaĢlarımı avuçları arasına aldı. BirĢeyler söylemek istiyorama söyleyemiyordu. Gözlerinin birden kaydığını fark ettim. Sonra hafifçe sendelemeyebaĢladı. Bu defa, sanki düĢmemek için omuzlarımdan tutuyor gibiydi. BaĢhekim, Elçibey'inyüzüne dikkatle ve endiĢeyle bakıyordu. Bize "Odayı çabuk boĢaltın! Beyefendiyi yalnızbırakın!" dedi. Onlar, doktor hanımlarla birlikte Elçibey'i yatağına uzattılar. Biz de odayısüratle terk ettik. Hastanenin alt katına inerek neticeyi merakla beklemeye baĢladık. Aradanne kadar zaman geçtiğini Ģimdi hatırlamıyorum. Belki yarım saat, belki de bir saat! Elçibey'insağlığı hakkında hiçbir bilgi alamıyorduk. Maraktaydık. Derken Elçibey'in özel kalem müdürüAli Mürseloğlu aĢağı indi. Yüzüne baktım. Bir facianın izleri yoktu Demek Elçibey'in sağlıkdurumu düzelmiĢti. Ali Bey aramıza girdi ve-"Ayrılmayın! dedi. Elçibey sizi uğurlama için aĢağı inecek!"Doğrusu anlatılmayacak kadar ĢaĢırdım.-"Aman Ali bey kardeĢim dedim, olur mu hiç? Elçibey o hasta haliyle aĢağıya nasıl iner? Sizbeni burada görmemiĢ olun. Gidin kendilerine deyin ki, indim aĢağıya Fatih Kısaparmak'ıgöremedim. HemĢireler onun çıkıp gittiğini söylediler."Ali Bey de anlayıĢlı davrandı. Peki diyerek yukarı çıktı. Ben de adeta parmaklarımın ucunabasarak Ankara Hastanesini terk ettim.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!