21.07.2015 Views

fe91dea1d5b6e592e5c65ce9c2fcbec67ee61d14

fe91dea1d5b6e592e5c65ce9c2fcbec67ee61d14

fe91dea1d5b6e592e5c65ce9c2fcbec67ee61d14

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

lannın da bir şeye göndermede bulunmak için kullandıkları adı, aynışeye göndermede bulunmak için kullanmaları olabilecek olan" konuşmacılarörneği (Searle 1984: 259)- tam tersine, bir toplumsal bağ olarakdilde her "normal" ad kullanımının zorunlu bir bileşenine işareteder - bu totolojik bileşen de Lacancı ana-gösteren, "gösterilensizgösteren"dir.İşin ironik yanı, bu eksikliğin Searle'ün betimlemesinde bir yasakbiçiminde fiilen kaydedilmiş olmasıdır ("bu kabilede ölülerden bahsetmeyekarşı katı bir tabu olsun"); nitekim Searle'ün mitik kabilesi -ölülerin adlarıyla ilgili tabu yüzünden- Babanın-Adı işlevini meneden-yani ölü babanın, kendi Adı'nın hükümranlığına dönüşmesiniengelleyen- bir psikotikler kabilesidir. Sonuç olarak Searle'ün betimleyiciliğibüyük Öteki boyutunu ıskalarken, betimleyicilik-karşıtlığıda -en azından başat versiyonu- küçük ö tekiyi, Lacancı anlamda gerçekolarak nesne boyutunu (gerçek/gerçeklik ayrımını) ıskalar. Buyüzden de, X'i, yani bir göndermenin betimleyici özelliklerindeki bütündeğişikliklere rağmen kimliğini garantiye alan özelliği gerçekliğinkendisinde arar; yine bu yüzden kendine ait bir mit, Searle'ün ilkelkabilesinin bir tür muadili olan Donnellan'ın "alim-i mutlak tarih gözlemcisi"mitini uydurmak zorunda kalır. Donnellan şu ustalıklı karşıolgusalörneği inşa etmiştir:Belli bir konuşmacının Thales hakkında bildiğini sandığı ya da bildiği tekşeyin, onun her şeyin su olduğunu söyleyen Eski Yunan filozofu olması olduğunufarzedelim. Ama böyle bir şey söyleyen bir Eski Yunan filozofu olm adığınıda farzedelim. Aristoteles ile Herodotos'un, "keşke her şey su olsaydı da buboktan kuyuları kazmak zorunda kalmasaydım," diyen bir kuyu kazıcıdan bahsettiklerinifarzedelim. Bu durumda, konuşmacı ''Thales” adını kullandığındabu kuyu kazıcıya göndermede bulunuyordur. Ayrıca, hiç kim seyle ilişki kurmamışama gerçekten de her şeyin su olduğunu söylem iş bir münzevinin varolduğunuda farzedelim. Yine de, "Thales" dediğimizde bu m ünzeviye göndermedebulunmadığımız açıktır. (Searle 1984: 252)Bugün başlangıçtaki göndermeyi, neden-sonuç zincirinin başlatıcısını,zavallı kuyu kazıcısını tanımıyoruz; ama neden-sonuç zincirini"ilksel vaftize" kadar izleyebilen bir "alim-i mutlak tarih gözlemcisi","Thales" sözcüğünü göndermesine bağlayan ilk bağı nasıl onaracağınıbilecektir. Bu mit, Lacancı "bildiği farzedilen özne"nin bu betimleyicilik-karşıtıversiyonu neden zorunludur?Betimleyicilik-karşıtlığının temel sorunu, sürekli değişen betimleyiciözellikler kümesinin ötesinde adlandırılan nesnenin özdeşliğini

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!