TESLA Anlaşılamamış Dahi Margaret CHENEY Türkçesi: Okhan ...
TESLA Anlaşılamamış Dahi Margaret CHENEY Türkçesi: Okhan ...
TESLA Anlaşılamamış Dahi Margaret CHENEY Türkçesi: Okhan ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ortaya çıkması onu alaşağı edebilecek bir felaket haline dönüşebilirdi.<br />
Dedikodulara metelik vermemesine karşın neden evlenmediği sorulduğu zaman<br />
yoğun çalışma temposunu mazeret olarak göstermek zorunda hissediyordu<br />
kendisini. Gel gör ki, bu o dönemin toplumu için kabul edilemeyecek bir<br />
lakırdıydı ve evlenmesi gerektiği yollu baskılar iyiden iyiye artıyordu.<br />
Bununla birlikte Tesla'nın fobileri yakın ilişkiler kurabilmekten uzak bir insan<br />
olmasına neden oluyordu. Yine de bir ara, başka bir otelde sürekli ikamet<br />
etmesine karşın Hotel Margu-ery'nin lüks odalarından birini tutmuş ve bir<br />
keresinde de Ken-neth Sweezey'e bu odayı "özel arkadaşlarını" ağırlamak<br />
amacıyla kullandığını anlatmıştı. Her şeye karşın bu değişik yorumlara açık bir<br />
ifadeydi.<br />
Johnsonlar onu birçok kadınla tanıştırıyordu. Bunların kimi güzel, kimi varlıklı,<br />
kimi de yetenekli hanımlardı. Bazıları bu üç özelliği de taşıyordu. Bu hanımların<br />
birçoğu da ona tutuluyordu.<br />
Ama o bütün teklifleri nazikçe geri çeviriyordu. Tabii bu arada gururunun bir<br />
hayli okşandığını da göz ardı etmemek gerekir.<br />
Johnsonlar'a geldiğinde kapıdan dışarı süzülen Mozart tınılarının uzun bir<br />
süredir akşam yemeklerinin favori partneri Mar-guerite Merington'ın çaldığı<br />
piyanodan yayıldığını fark etti. Ona duyduğu hayranlık ve düşkünlük diğer tüm<br />
kadınlara karşı hissettiklerinin önüne geçmişti.<br />
Johnson hemen yanına gelip, kendisini Fransız tarzı pahalı bir tuvalet giymiş,<br />
uzun boylu, ciddi görünüşlü, takı olarak boynuna çiçek iliştirilmiş genç bir<br />
hanımla tanıştırmaya götürdü. Kız dönüp Tesla'yı ela gözleriyle süzdü. Tesla<br />
onu daha önce görmediğinden emindi ama bu gözleri tanıyordu. Bir aktris<br />
olabilir miydi? Kim bilir?<br />
"Miss Anne Morgan" diye takdim etti Johnson. "Mr. Tesla." Ve onları baş başa<br />
bıraktı.<br />
Mucidi başıyla selamladı ve dikkatini tekrar müziğe yöneltti. Tabii ya. Gözleri<br />
ve gözü pek zekası babasınınkilerle aynıydı. Onu neredeyse siyah bir puro<br />
içerken hayal edebiliyordu. Johnson kızcağızın ona abayı yakmış olduğunu<br />
söylemişti. Eğer bu doğruysa, kız açık etmemek için oldukça kararlı<br />
davranıyordu. Kız okullarında olgunlaşan duruşu Tesla'yı etkilemişti. Çok<br />
zengin ve buna rağmen tatlıydı da.<br />
Ama ne yazık ki inci küpeler takıyordu; Tesla neredeyse dişlerini gıcırdatmaya<br />
başlayacaktı. Onunla konuşmak için can atıyordu ama inciler bunu olanaksız<br />
kılıyordu. Belki Robert ona gelecekte bir ipucu verme nezaketinde bulunurdu.<br />
Elisabeth Malbury'ye sorarsanız Anne o kadar el bebek, gül bebek<br />
büyütülmüştü ki hep bir çocuk olarak kalmıştı. Ama Tesla'nın da bu konuda<br />
söyleyecek bir şeyleri vardı. Ona göre genç kız pek yakında kozasını yırtacak<br />
gibi duruyordu. Dönüşümünü izlemek gerçekten de ilginç bir şey olurdu.