07.10.2014 Views

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

11<br />

Dr.Hüseyin USTA<br />

DEPREM, EMEĞİMİZ, ALINTERİMİZ, TTB,<br />

ÇELİŞKİLER VE GELECEK ÜZERİNE<br />

15 Ağustos:5 yıl sonra ilk kez üç günlüğüne Trabzon’da köyümdeyim. Çocukluğumun geçtiği, çelişkileri<br />

öğrendiğim yerlerde düş kuruyorum “bu ülke ne güzel, geleceği kazanmalıyız, planlamalıyız” diye.<br />

<strong>17</strong> Ağustos 03:20:mahçupca alabildiğim cep telefonum işe yarıyor, uyandırılıyorum İstanbul’dan,<br />

“Deprem oldu, sokaktayız. Merkez İzmit’miş” haberi.<br />

İzmit’ten bir arkadaşımın cep telefonuna ulaşabiliyorum, eşim Nesrin çocuklarla yanlarında <strong>ve</strong> yaşıyorlar.<br />

Alabildiğim ilk güzel haber.<br />

04:00; ilk radyo haberi “Merkez Gölcük, Richter ölçeği ile 6.8 <strong>ve</strong> altmış ölü”.<br />

Yakınlarımı kaldırıyorum. Ülkemi, binalarımızı, sistemi, kurumları bilmek kötü o an. “6.8 ise en az<br />

onbeşbin ölü vardır, ben gidiyorum” diyebiliyorum. Saat 04:30, yakınlarımızı şaşkın bir şekilde bırakıp kardeşimle<br />

yola koyuluyoruz.<br />

<strong>12</strong> saatlik Adapazarı yolunu 8 saatte, yarım saatlik Adapazarı/İzmit yolunu 7 saatte alabiliyoruz. İlk <strong>ve</strong>riler<br />

inanılmaz. "Şimdi ne yapmalı, öncelik nerede" sorusu beynimi kemiriyor. Onbinlerce insanımız kurumlarla<br />

birlikte ekaz altında. Tütünçiftlik'te halamın 4 katlı evi tost gibi. İçinde 6 yakınım, yanıbaşında ağlayan<br />

akrabalarım. 18 Ağustos sabahı Kocaeli Tabip Odası'na gidiyorum, tabii ki kapalı. Kapısına not bırakıyorum,<br />

bulunabileceğim olası yerler <strong>ve</strong> telefonumu da. Kriz Masası'ndan ilk vinci <strong>ve</strong> kepçeyi "kapmak başarısını"<br />

göstererek enkaz başındayım. Hiç kimse hiçbir işi yapamayacak kadar şaşkın. Saat 15:00'te kucağımda<br />

ilk çıkarabildiğimiz 8 yaşındaki yeğenim Mer<strong>ve</strong> var, morg olarak kullanılan Olimpik Buz Pateni Salonu'nda<br />

ilerliyorum. İçeride 70 kadar ölü var.<br />

O salonda çocuklar paten kayabilseler diye düşünmüştüm bir ara... Şimdi zorunluluktan Mer<strong>ve</strong> kucağımda<br />

ben paten kayıyorum. İlk paten dersinde kayarak düşüyorum popomun üzerine, yine de Mer<strong>ve</strong>'yi yere<br />

düşürmediğim için mutluyum. Ona daha sıkı sarılıyorum <strong>ve</strong> ağlamıyorum. Söz <strong>ve</strong>rdim Mer<strong>ve</strong>'ye <strong>ve</strong> tüm çocuklara;<br />

ağlamanın, yasın zamanı değil, yapacak çok işimiz var; acil yardım <strong>ve</strong> kurtarma, sağlık hizmetlerinin<br />

organizasyonu. Bugünleri aşarak geleceği planlamalıyız.<br />

Bir kaç dize geçiyor usumdan. Ne kadar da güzeldi o dizeler ama zamanım yoktu not almaya. Sonra hatırlarım<br />

diyorum sadece <strong>ve</strong> kolay bulunabilsin diye sonradan, Mer<strong>ve</strong>'nin ismini bir kağıda yazıp, üzerine<br />

bırakarak ayrılıyorum oradan.<br />

Başka enkazlara giderken yolda TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Grubu'nun arabası geçiyor.<br />

Trafiği durdurmak pahasına inip karşı yola geçerek arabaya yetişiyorum. Ata Abi arabada, çok kısa<br />

görüşebiliyoruz. İletişim kurabileceğimiz kanalları bildirerek yollarımıza devam ediyoruz. Örgüt gerekli esas<br />

şimdi, bireysel çabalarla bu işlerin çözülmeyeceğini biliyoruz zaten.<br />

20 Ağustos sabahı elimde keser, yanımda Tabip Odası sekreteri Kezban habire indiriyorum, Tabip O-<br />

dası’nın kilitli kapısına keseri. Demir kapıyı kırıyoruz. Ardından Yüksel yetişiyor, iç kapıyı ondaki anahtarla<br />

açıyoruz <strong>ve</strong> Odamızdayız. Aylarca, yıllarca sürecek olağandışı durumlarda hekimlik çalışmasının lojistik<br />

desteği için faksı, fotokopi makinesini, bilgisayarı taşıyoruz beşinci kattan aşağıya. Düşünüyorum; bugünü,<br />

yarını planlamak lazım. TTB gönüllüleri gelmeye başladı. "Ara kabloyu, zımbayı, delgeçi, üye listemizi u-<br />

nutmayalım Kezban diyorum". Unutulmayacak o kadar şey var ki...<br />

Deprem sonrası Oda’nın telefonuna ilk kez cevap <strong>ve</strong>rebiliyorum, bir üyemiz arıyor. "Depremde ölen<br />

hekimlerden boşalan işyeri hekimliği var mı?" diye soruyor. Kızmamaya karar <strong>ve</strong>rerek yardıma çağırıyorum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!