07.10.2014 Views

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

141<br />

ANTALYA TABİP ODASI GÖLCÜK DEĞERLENDİRMESİ / GÖZLEMLERİ<br />

25 AĞUSTOS – 9 EYLÜL / <strong>1999</strong><br />

<strong>17</strong> Ağustos günü yaşanan deprem doğal bir afet olmanın ötesinde bir olaydır. Antalya Tabip Odası<br />

bu büyük afetin sorumlularının rantçı, paraya tapan, bilime aykırı zihniyetler olduğu gerçeğini bir kez<br />

daha dile getirmek gereksinimi duymaktadır.<br />

Deprem sonrasında devletin ne kadar hazırlıksız yakalandığı ayrı bir tartışma konusudur. Türk Tabipleri<br />

Birliği <strong>ve</strong> Antalya Tabip Odası yıllardır devletin sosyal devlet ilkelerinden gittikçe uzaklaştığını dile<br />

getirerek bu durumun olumsuzluklarını ifade etmektedir. Ne acıdır ki sosyal devletin gerekliliği <strong>ve</strong> vazgeçilmezliği<br />

bu büyük felaket sonrasında kavranmıştır. Bu arada hükümetin sanki depremi fırsat bilmesine<br />

toplum tarafından tepki ile karşılanan yasa tasarılarını hızlı bir şekilde geçirmesi oldukça düşündürücüdür.<br />

Depremden hemen sonra Antalya Tabip Odası, İl Sağlık Müdürlüğü <strong>ve</strong> Valilik ile koordine olarak<br />

bölgeye tıbbi yardımda bulunmuştur. Sonraki günlerde ise Antalya Tabip Odası’ndan bir ekip TTB bünyesinde<br />

bölgeye giderek 14 gün boyunca hizmet <strong>ve</strong>rmiştir. Bölgede yapılan çalışmalar sonucunda şu anki<br />

durum <strong>ve</strong> tespit edilen sorunlara yönelik çözüm önerileri sunma sorumluluğunu yerine getirmek<br />

istiyoruz.<br />

Kurtarma çalışmalarının sona ermesinden sonra deprem bölgesinde acil sağlık hizmetlerinin pek<br />

önemi kalmamış, buna karşın temel sağlık hizmetleri <strong>ve</strong> korucu hizmetler gittikçe önem kazanmıştır. Bu<br />

nedenle bölgeye gönderilecek sağlık çalışanlarının bu gerçek göz önüne alınarak görevlendirilmesi gerekmektedir.<br />

Bölgedeki sağlık kuruluşlarının bir kısmı ya enkaz ya da ağır hasar görmüştür. Gerekli incelemelerin<br />

acilen yapılması en kısa sürede hizmet <strong>ve</strong>recek hale getirilmesi sağlanmalıdır.<br />

Bölgedeki sağlık çalışanları büyük bir öz<strong>ve</strong>riyle çalışmalarına devam etmektedir. Ancak gerek fiziksel<br />

gerekse psikolojik açıdan yorgundurlar. Kafalarından geçmiş olduğu depremin acıları olan insanların<br />

uygun bir şekilde dinlendirilmeleri <strong>ve</strong> psikolojik sorunlarına ilişkin gerekli çalışmaların yapılması zorunludur.<br />

Sağlık çalışanları bir an önce barınma çocukların eğitimi <strong>ve</strong> sağlığı gibi sorunların çözülmesini istemektedir.<br />

Bu sorunları çözmeye yönelik girişimler olumlu sonuçlar doğuracaktır.<br />

Bölgede özelliklede Gölcük’te hizmet <strong>ve</strong>ren resmi sağlık kuruluşları. Türk Tabipleri Birliği’ne diğer<br />

gönüllü kuruluşların öz<strong>ve</strong>riyle koordine bir şekilde çalıştığı gözlenmiştir. Böyle bir koordinasyonun bölgede<br />

ortaya çıkardığı olumlu sonuçlar diğer bölgeler içinde ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.<br />

Üzücü olan diğer resmi kurumlarda böyle bir koordinasyonun olmamasıdır.<br />

Deprem sonrasında bölgede yaşayan halkın bir kısmı diğer illere <strong>ve</strong> kırsal alanlara göç ederken bir<br />

kısmı ise yaşamını çadır kentlerde sürdürmektedir. Nüfusu artan kırsal alanlar da gerekli önlemler alınmalıdır.<br />

Mevcut çadırkentlerin ise çoğu kent olma özelliğinden oldukça uzaktır. Alt yapı çalışması yapılmadan<br />

sadece çadır kurulması olarak oluşturulan çadır bölgeleri her geçen gün ayrı bir sorunla karşı<br />

karşıya kalmaktadır. Örneğin; tuvalet <strong>ve</strong> banyo yapıldıktan sonra atık sular çadırları basmakta, daha<br />

sonra atık su giderleri oluşturma gereği ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla önce sorun yaşanıp daha sonra<br />

çözüm yoluna gidilmesi ile bir çalışma vardır. Bu nedenlerden dolayı kuşkusuz ki karşımızda önemli<br />

sağlık sorunları çıkması da doğal olacaktır.<br />

Çadırkent alanları dışında bir o kadar daha insanın yaşadığı irili ufaklı kendiliğinde gelişen kendi<br />

imkanlarıyla ayakta durmaya çalışan çadırlarda yaşayan insanlar daha da fazla sorun yaşamaktadır. Bu<br />

insanlarda kontrollü alanlara yönlendirilmelidir.<br />

Koşullar uygun olmasa da çadır alanları geçici barınma yerleridir. Yakın zaman içinde soğuk <strong>ve</strong> kış<br />

koşulları zorladığında özellikle çocukları etkileyecek, sağlık sorunları çıkaracaktır. Bununla beraber küçük<br />

bir alanda toplu yaşamanın getireceği sorunlarda bunun üzerine etkilenecektir.En uygun çözüm ilgili<br />

teknik birimlerin önerisi ile oluşturulacak kalıcı barınma yerlerinin bir an önce yapılmasıdır. Kalıcı barınma<br />

yeri insanca yaşayacak koşulları içermektedir. Öncelikli olarak altyapı sorunu çözülmüş (su, atık su,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!