07.10.2014 Views

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

17 ağustos 1999 marmara ve 12 kasım 1999 bolu-düzce depremleri ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

MARMARA VE BOLU DEPREMLERİ SONRASINDA TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ FAALİYETLERİ<br />

16<br />

Dr. Cavit Işık Yavuz<br />

Dr. Coşkun Ova Şeyhoğlu<br />

"İÇİNDEN TREN GEÇEN ŞEHİR"<br />

halbuki korkulacak<br />

hiçbir şey yoktu ortalıkta<br />

herşey naylondandı<br />

o kadar<br />

<strong>ve</strong> ölünce<br />

beş on bin birden ölüyordu<br />

güneşe karşı<br />

(Turgut Uyar/Geyikli Gece)<br />

Trenleri se<strong>ve</strong>rdik; çınarların altında uzayan <strong>ve</strong> zaten ince bir şerit gibi dağla deniz arasında sıkışmış olan<br />

şehri, daha da ince iki şeride bölen demiryolunu da.<br />

Demiryolunu se<strong>ve</strong>rdik; sıcak yaz günlerinde güneşe, yağışlı günlerde yağmura karşı, altlarındaki caddede,<br />

bir o yana, bir bu yana koşuşturan insanlara, kendilerini siper eden fedakar çınarları da.<br />

Çınarları se<strong>ve</strong>rdik; tünedikleri dallardan gece gündüz altlarında koşuşturan bizlere, kahkahalarla gülen, sık<br />

sık trenleri asabi haykırışlarla protesto eden kargaları da.<br />

Kargaları se<strong>ve</strong>rdik; onlara mekan olan bu şehri de, İzmit'i de...<br />

İzmit...<br />

İçinden tren geçen şehir... Şehrimiz...<br />

uyuyorduk,<br />

altımızda sancıyla devinen toprağın<br />

haykırışlarıyla uyandık.<br />

Biz, o ağustos gününü yaşamadan önce, iki ruhdar arabayla giderken çıkmaz bir sokağa girmiştik. Tam da,<br />

"Dergi mergi bir şeyler yapalım"ı tartışıyorduk. Sokaktaki çocuklar top oynuyorlardı. Güldüler sokaktan geri<br />

geri çıkışımıza.<br />

O çocuklar nerede acaba şimdi?<br />

O sokak daha bir çıkmaz,<br />

Şehir daha bir....<br />

uyuyorduk,<br />

üstümüze örtülen<br />

gece mavi kefenlerle uyandık.<br />

Küçük acılarımız, küçük mutluluklarımız vardı bizim <strong>ve</strong> çocuklarımız...<br />

Sonra; karanlığı, üzerine bastığımız toprağın öfkesini, dehşeti yaşadık. Enkazları yaşadık, enkaz olduk. Hafif,<br />

ağır, orta hasarlar yerleşti belleklerimize. Dostlarımız, arkadaşlarımız, her gün gördüğümüz yüzler eksildi<br />

yaşantımızdan.<br />

Ağlamayı unuttuk gidenlerin ardından, kalanlarla uğraşmak gerekti çünkü; acılarımızı unutup, acıları gidermek<br />

gerekti.<br />

uyuyorduk,<br />

parçalanan yaşamın<br />

çığılığıyla uyandık

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!