12.07.2015 Views

4afd4a366a38e5ddb79c44167de45ee5ee0f8828

4afd4a366a38e5ddb79c44167de45ee5ee0f8828

4afd4a366a38e5ddb79c44167de45ee5ee0f8828

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

nnı sağlayacak bir silah ve taktikler bütünü olduğu değil, bütün insanlığınumutlarının bağlandığı evrensel bir görüş olma iddiaları hatırlatılmıştı.Berger o günlerden beri, zihnimizi kurcalayıp duran başka bir sorunugündemde tutmuştur: bir toplumsal sınıf olarak köylülerin sıkıntıları veöfkeleri. Berger üstelik bu çalışmalara, dünyanın her köşesinde gelenekselköylü hayat tarzının hızla ve genellikle zor yoluyla dönüşüme uğramaktaolduğu bir zamanda girişmişti.Bugün John Berger, Fransız Alplerinde ufak bir köyde yaşıyor ve oradaçalışıyor. Köylüler tarafından sevimli bir yabana olarak benimsenmiş durumda;birçok köylünün gözündeyse çok sevilen bir dost artık. Hikâye anlatmayeteneği burada fark edilmiş ve kabul görmüş halde; on yılı aşkın birzamandır bu alandaki yeteneğinin hayli geliştiği de tartışmasız bir gerçek.1935'te Walter Benjamin, "Hikâye Anlatıcısı" başlığıyla, John Berger'ınçalışmalarını da açıkça etkileyen enfes bir deneme kaleme almıştı. Benjaminsözü geçen makalesinde iki geleneksel hikâye anlatıcısı tipini ayırır: toprağayerleşik çiftçi ile, uzaktan gelen birisi olarak seyyah. John Berger'laAlpler'deki evinde birçok sefer buluştuğumuzda, ben her iki tipin masadabiraraya gelmiş temsilcisi gibiydim.Berger'ın kendi gelişmesinin hangi yollarla ilerlediğini ve köydeki deneyimindennasıl etkilendiğini tam olarak formüle etmek imkânsız. Fakat birönemli noktayı belirtmekte fayda var: Köylülük, sanayi kapitalizminin propagandalarınaaykırı olarak bir tarih anlayışını, zaman deneyimini muhafazaetmiştir. Berger'ın bakışında, tarihi imha etme rolünü oynayan tarafMarksizan ya da proleter devrim değil, geçmişle her türlü bağı koparmayıve bütün çabalarla muhayyileyi, yeni gelecek olan şeye yönlendirmeyi başaalan kapitalizmin kendisidir.Köylüler, sömürüye ya da yabancılaşmaya yabancı kişiler değillerdir,fakat belirli yollarıyla kandırılmaya karşı da dikkatlidirler. Hegel'in ünlüefendi-köle diyalektiğindeki köle gibi, ölümle, dünyanın temel süreçleri veritimleriyle daha doğrudan bir temas içindedirler. Dünyalarını kendi elemekleriyle üretir ve düzenlerler. Anlattıkları anekdotlar ve hikâyelerde,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!