12.07.2015 Views

4afd4a366a38e5ddb79c44167de45ee5ee0f8828

4afd4a366a38e5ddb79c44167de45ee5ee0f8828

4afd4a366a38e5ddb79c44167de45ee5ee0f8828

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kelebeklerin kanatlan yolunmuş ve kopmuştu; şemsiyenin içinden görebildiğinizgibi, onlann içinden de arkasını görebiliyordunuz.Kırmızı şarap söyleyip, yemek üzere kendi ekmeğimizi ve sosisimizi çıkardık.Bize şarap getiren, mekânın Jansenist yüzlü sahibi hemen oyununageri döndü. Biz de onlan seyretmeye koyulduk. Oyuncular yerin sahibi,onun kardeşi gibi duran başka bir ihtiyar ile genç bir adam ve genç bir kadındı.Kendilerini oyuna kaptırmışlardı: Gözleri kartlannda, elleri bazen,bir meydandaki saatin çanmı çalan bir tokmak misali masadaki bir kartı almayauzanıyordu. Üzerlerinden hoşnutsuzluk aksa da, hiçbirinin yüzündekavga arayan bir ifade yoktu. İçki de içmiyorlardı. Bir süre sonra, yerin sahibininkardeşi ayağa kalktı, mutfaktan ellerini önlüğünü silen bir kadınçıktı ve adamın yerine oturdu. İki çocuk kadının arkasından, sokağa açılankapıdan dışan fırladılar. Kâğıt oynayanların sohbeti sadece ellerine gelenkartlarla ilgiliydi. Doğrudan parayla değil, markayla oynuyorlardı. Onlanseyrettikçe, bir köprünün korkuluğundan eğilen ya da kendimizin göremediğibir nehre, bir sandala, bir balık sürüsüne bakan dört insanm sırtlannabaktığımız duygusu güçleniyordu. Aslında yüzlerini seçebiliyorduk, ancakne ölçüde konsantre olduklannı anlamanın dışmda suratlanndan hiçbir şeyseçmek mümkün değildi. Tabii ellerindeki kâğıtları da göremiyorduk.Mutfaktan yaşlı bir kadın çıkıp, yaptıklarını onaylarcasma oyuncularagülümsedi. Bizi fark edince yaklaşıp afiyetler diledi. Sonra, "Bazen yemekyemek iyi bir şey, düzeni hatırlatıyor," dedi. Derken arkasını döndü, bir ânkafenin sahibinin ellerindeki kâğıtlan süzdü. Başını tekrar onaylarcasmasalladı -sanki eğildiği korkuluktan altın sarısı bir yelkenlinin geçişini seyrediyordu.Oyuncuların arkasındaki duvara otobüs tarifesi asılmıştı. Odanın en yenive en parlak eşyası oydu. Fakat hiç saat yoktu; kafenin sahibine saati sorduğumdadışan çıkıp, sokağın iki kapı aşağısındaki kafeye sormaya gitti.Dört kişi oynamaya devam ettiler. Her biri, dünyada başka hiç kimseningöremediği şeylere bakıyorlardı -kendi kâğıtlarına. Dünya umurlarmdadeğildi. Yalnız, bu anlaşmanın kendi paylarına düşürdüğü her ânın önemi­

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!