18 / BİRİNCİ GÜN AÇILIŞ KONUŞMALARI Ama hepimiz kabul ediyoruz ki, Sayın Başbakan Yardımcımızın ifade ettiği gibi, medya günümüzde çok önemli bir imkân sunmaktadır. Ama medya, teknolojinin gelişmesiyle beraber bana kalırsa dünyadaki en önemli sorun nedir derseniz bilgi kirliliğidir. Maalesef hiçbir dönemde, hiçbir asırda görülmediği kadar günümüz dünyasında bilgi kirliliği yaşıyoruz. Bunun sorumlusu medyadır çözümü de medyadır. Başka bir çözüm bulma imkânı yok. Dolayısıyla bu 21 ülke ve topluluk, katılamayan başka yerlerde doğru yanlış, eksik fazla ne olup bitiyorsa medya kanalıyla öğreniyoruz. Kararlarımızı ona göre veriyoruz. Tercihlerimizi ona göre yapıyoruz. Değerlendirmelerimizi de bu okuduklarımızdan yola çıkarak belli bir yere bağlamaya çalışıyoruz. Onun için medya hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Ne kadar şikâyet de etsek ne kadar eksikliklerini de söylesek belli ki en önemli bilgi kaynağıdır. Hiç olmazsa bu 21 ülke ve toplulukta medya görevini yapan basın mensubu dostlarımız, kardeşlerimiz en azından bizim ortak sorunlarımızla ilgili olarak kendi toplumlarımıza doğru bilgi aktaralım. Olup bitenleri doğru verelim ki başka kaynaklardan kirletilen bilgilere göre amel etmesin, ona göre karar vermesin, ona göre olup bitenleri değerlendirme konusu yapmasın. Elbette bu toplantılarda çok şey konuşulacaktır. Ama somut bir sonuca varmaya ve en azından bir de muhasebe yaparak bu toplantıları yapmamızda ve kapatmamızda faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Bu toplantıyı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapıyoruz. Çok şükür ki 31 yıldır bir devletleri var. Emeği geçen herkesi, kahramanları, siyaset, devlet adamlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi, mücahitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz. Ancak bir tanıtım sorunu var. En haklı davayı anlatmakta ciddi olarak güçlük çekiyorlar. Türkiye olarak çırpınıp duruyoruz, çok açık. Dış politikamızın en önemli gündem maddelerinden biri KKTC’deki kardeşlerimizin sorunlarıdır. Barış arıyoruz, barıştan yana olmak istiyoruz. Her türlü çabayı ortaya koyuyoruz ama tek taraflı da olmuyor. Hem haksız ama öbür taraftan da haklıymış gibi kendisini dünyada tanıtma başarısını, becerisini elde etmiş, maalesef dünya terazisinin, uluslararası adaletin de biraz terazisi bozuk, ayarı bozuk, haksızı pekâla haklı kabul ederek parlamentolardan lehine kararlar çıkarılabiliyor, en son Avrupa Parlamentosu’nda olduğu gibi. Onun için hiç olmazsa bu salonda bulunan medya mensubu, eli kalem tutan, televizyon programları yapan dostlarımızın, kardeşlerimizin başta KKTC’nin tanıtılması, haklılığının dünyaya anlatılması bakımından önemli bir rollerinin olduğuna ve olacağına inanıyorum. Bir de geriye dönüp muhasebe yapalım. Sene 365 gün olduğuna göre acaba kaç gününüzü KKTC’nin böyle bir sorunu veya başkaca sorunları var diye kaç makale yazdık, programda söyledik? Veya Kırım Tatar Türkünün veya Azerbaycan’daki, Karabağ’daki kardeşlerimizin veya başkalarının hak ve özgürlük sorunu ile ilgili ne yazdık, ne ettik ona dönüp bakmak gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca bu toplantıda Türk dünyasının değerli fikir adamı, düşünce adamı ve tarihi şahsiyeti İsmail Bey Gaspıralı’ya yer ayrılmış olması gerçekten şükranla anılması gereken, hatırlanması gereken bir husustur. Çünkü, biz kendi dünyamızın fikir adamı, düşünce adamı, kahramanlarını tanımaz, tanıtamazsak fikirlerimizi anlatabilmek için başka ülkelerin değerlerine ihtiyaç duyarız. Elbette onlara da atıfta bulunulabilir. Onlar da insanlığın kazanımıdır ama kendi kazanımlarımızı göz ardı ederek, kendi kahramanlarımızı, kendi fikir ve düşünce adamlarımızı göz ardı ederek bir fikir dünyası, bir medeniyet inşa edemeyiz. Elbette insanlar Jean-Jacques Rousseaou’dan bahsetsin. Montesquieu’den bahsetsin, Balzac’ı okusun vs. Bunların hiçbirisine karşı olamayız. Onlar da insanlığın değerleridir. Ama diğer tarafta Farabi’den haberi olmayan bir Türk dünyası olabilir mi? İbn-i Sina’dan haberi olmayan bir Türk dünyası inşa edilebilir mi? İsmail Bey Gaspıralı’yı bilmeyerek bu nereden çıktı diyorsak o zaman oturup, geriye dönüp bir bakmak lazımdır. Hepinize düşen sorumluluklar var. Onun için böyle bir başlığın ona tahsis edilmesini de bir vefakârlık örneği olduğunu ifade etmek istiyorum. Bunun yanı sıra bağımsızlığını kazanmış dokuz devlet burada görünüyor, onlardan ricamız şudur; çünkü bu tür toplantıların, forumların, kuruluşların, -TÜRKPA’dır veya benzeri TÜRKSOY gibi birçok kuruluş kurduk çok şükür- hepsinin en önemli, kuruluş sebebi Türk dünyası arasındaki dayanışmayı,
BİRİNCİ GÜN AÇILIŞ KONUŞMALARI / 19 yardımlaşmayı, birlikte bir şeyleri inşa etmeyi düşündüğümüz, arzuladığımız için. Burada madem KKTC diye bir cumhuriyet, bir devlet var, onun bir parlamentosu, meclisi var bu meclisin başkanı bu ülkelere davet edilmelidir. Davet edilmesi gerektiği, bu ülkenin parlamentosuyla, devlet kurumlarıyla bir şekilde ilişki kurulması gerektiğini mutlaka yazınız. Özellikle TÜRKPA için söylüyorum. Türkiye olarak uğraşıp duruyoruz. Eğer bunu yapamazsak, o zaman Anadolu’da söylenen, Anadolu irfanının bir vecizesiyle sözlerimi bitirmek isterim: “Guru guru gurban olayım takır takır derini süreyim…” O zaman boş laftan başka hiçbir şey söylememiş oluruz. Şimdi tam da bunları yapmanın zamanıdır. Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.