Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İKİNCİ GÜN<br />
III. OTURUM<br />
/<br />
73<br />
dillerin geçiş daireleri vardı. Ama Sovyetler öyle bir yazı sistemi, Kiril alfabesiyle beraber getirdiler ki<br />
Özbekçedeki vokallerin bulanıklığı kaldı eski yazıya benzer bir şekilde üçe indirdiler vokallerin sayısını.<br />
Kazakçada ve Türkmencede vokallerin sayısını on ikiye kadar çıkardılar. Türkmencede dokuzda<br />
kaldı. Ve böylece fonetik ayrımların en uç noktasını kullanarak yeniden yazı dilleri oluşturdular. Bugün<br />
birçok arkadaşımız bunun farkında değil ama bir dil tarihçisi bunun farkında. Yani Sovyetler Birliği yıkıldığında<br />
Türk dilleri birbirinden uzaklaşabilecekleri en uzak noktaya gitmişlerdir. Demin Aflatun Bey<br />
bir şey söyledi, sabahki oturumda dikkatten kaçtı. Şimdi birbirimizle oturup konuşa konuşa yeniden<br />
bir konuşma dili oluşturuyoruz. Bunun adı yok, bunun adı Türkçe. Hiçbirimizin Türkçesi değil. Ha bir<br />
Kazak bakıyor ki yahu benim ce ile kullandığım jiv kelimesine adam yer diyor. Ben jer diyor. Bunu<br />
fark ettiği zaman problem kalkıyor. Men kitgen diyorum adam diyor ki gidem. Gan gen ekiyle an en<br />
değişimi hiç problem değil. Azerinin kapını aç demesi ile kapıyı aç arasında büyük bir fark yok. Bu<br />
konuşula konuşula kendiliğinden törpüleniyor. Onun için bu ayrımı çok büyütmeyelim.<br />
Bir şahsi tecrübemi söyleyeyim. Kazakistan Üniversitesi’nden davet aldım, gittim, orada hatta<br />
GASPIRALI’yı da anlattım. Türk dünyasında modernleşme derslerini anlatıyorum. Biraz Özbekçe bilirim.<br />
Özbekistan ile alakam var. Ve orada mümkün olduğu kadar Özbekçeye yaklaştırarak konuştum.<br />
Ve hiç kimseden bir soru gelmedi. Yanımda da İzmir’de doktora yaptırdığım bir Kazak kızı var. Çok<br />
güzel Türkiye Türkçesi biliyor geldi yanıma çevirecek. Talebe ne dedi biliyor musunuz? “Tercüme<br />
kerekemez, düşünemiz”, bitti. Ben de kelimelerimi seçtim ama. Mesela tam bir Türkiye Türkçesi,<br />
hele biraz öz Türkçe dediğimiz gruptan bir kelime kullansam Kazak anlamayacak. Hemen Arapçası,<br />
Farsçası aklıma geliyor onu kullanıyorum. Yani GASPIRALI’nın yaptığını yaptım. Sinonimleri yan<br />
yana kullandım. Orada dilin güzelliği önemli değil fikrinizi anlatmanız önemli. İşte burada yapa yapa,<br />
konuşa konuşa birbirimizi daha iyi anlayacağız. Bin yıldır Kazakla konuştuğumuz yok. Yeni başladık<br />
konuşmaya. Nerede görmüştük Kazak Türkiye Türkünü ne zaman görmüştü? Belki hacca giden bir<br />
Kazak zengini İstanbul’dan böyle bir geçmiştir. Onun için bu ilişkiler dilimizi, yani bırakın ortak dili<br />
birbirimizi anlama, münasebet dili ünsiyet dili, Azerbaycan Türkçesindeki tabiri, ünsiyet dilini kendiliğinden<br />
geliştirecektir. Şimdi televizyonlarımızı seyrediyor. Ben çok hayıflanıyorum Azerbaycan’ın<br />
dışında hiçbir Türk televizyonunu evimizde izleyemiyoruz. Madem bir medya forumu düzenliyoruz,<br />
şimdi aklıma geldi, bunu halledecek bir çareye başvurmalıyız. Zar zor bir Kazakça televizyonu çıkıyor,<br />
Hazar. Caspian mıydı adı şimdi hatırlayamıyorum. Yok, Türkmen televizyonu, Özbek televizyonu<br />
yok. Diğerlerinin hiçbirini dinleyemiyoruz. Tatar televizyonu yok. Bunlar olacak ki işte bu dil gelişsin<br />
veya ünsiyet dili kendiliğinden teşekkül etsin. Yani biz nasıl ki bir Erzurumlu ile bir Aydınlının hiçbir<br />
hazırlığı olmadan cahil insanlar konuşup anlaşıyorlar kendi mahalle şivelerini kullanarak biz de öyle<br />
bir duruma geleceğiz. Ünsiyetin artması lâzımdır. İlişkiler oldukça ben onun da olacağına inanıyorum.<br />
Teşekkür ederim.<br />
Pelin MUSABAY<br />
TÜRK KENEŞİ (Türkiye)<br />
Teşekkürler, sağolun. TÜRK KENEŞİ’ndenim. Hocalarımıza<br />
çok teşekkür ederiz bu bilgilendirme için. Ben de kısaca birkaç<br />
örnek vererek aslında halklarımızın kendi aralarında ne kadar<br />
kaynaştığını göstermek istiyorum. TÜRK KENEŞİ olarak dört<br />
ülkemiz var öncelikle ondan bahsedeyim, Azerbaycan, Kazakistan,<br />
Kırgızistan ve Türkiye. Bu dört ülkenin arasında iş birliğinin<br />
geliştirilmesi için çok çeşitli alanlarda projeler yürütüyoruz.<br />
Bunlardan bir tanesi olan “Genç Diplomatlar Arasında Eğitim Programı”nı geçen sene başlattık. Dört<br />
ülkemizin genç diplomatları arasında ve aynı zamanda dil dersleri de koyduk. Dil dersleri koyunca<br />
iki gruba ayırdık: Oğuz lehçesi, Kıpçak lehçesi grubu. İki grupta da hocalarımız lehçeler arasındaki<br />
farklılıklardan bahsetti. Öğrettiler ve iki hafta sonunda iki gruptaki diplomatlar birbirlerini anlar hâle<br />
geldi. Onun dışında, aynı zamanda ortak iletişim dilinden bahsetti Hocam, ortak iletişim için ortak<br />
alfabe üzerinde çalıştık. Bununla ilgili bir grup kurduk. Bu kurulan grup ortak bir alfabe üzerinde<br />
uzlaştı ve şimdi biz TÜRK KENEŞİ olarak ortak alfabeyi yazışmalarımızda kullanmaya çalışıyoruz. Bu<br />
tür projeler geliştikçe dediğiniz gibi halklar arasındaki şu ana kadar olan kopukluk zamanla aşılacaktır.<br />
Buna inanıyoruz ve böylelikle diğer projelerimizi de bunun üzerine kuruyoruz. Bununla ilgili bilgi<br />
almak isteyenlerle ayrıca daha kahve molalarında ve diğer aralarda konuşabiliriz. Hocalarıma tekrar<br />
teşekkür ederim. Ayrıca organizatörlere de çok teşekkür ederiz. Sağ olun.