Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
58 / İKİNCİ GÜN III. OTURUM<br />
yıldan aşkın bir süre devam ediyor, 1883’ten -GASPIRALI ölünceye kadar desek- 1914’e kadar. Ondan<br />
sonra da oğlu ve yetiştirdiği Hasan Sabri AYVAZOV 1918’e kadar çıkarıyor gazeteyi. Dolayısıyla<br />
bu gazete bütün Türk dünyasında hâlen aşılamamış bir rekora sahiptir.<br />
Peki, nasıl oldu da GASPIRALI böylesi bir gazeteyi bütün Türk dünyasının ortak malı hâline getirebildi?<br />
Ortak değeri hâline getirebildi? Şimdi bunun üzerine düşündüğümüz zaman iki kaynaktan yararlanıyor.<br />
Gazete, halkın büyük bir kısmı okuma yazma bilmiyor. Tabii GASPIRALI’nın tespit ettiği de şu:<br />
Türk dünyası epeyce geniş bir coğrafyaya yayılmış, diller, konuşma dili, örfler farklılaşmış, Türklerin<br />
birbirinden haberi yok ve gittikçe ayrı ayrı yollara gitmeye devam ediyorlar. O hâlde bunların dikkatini<br />
bir yerde toplamak, bütünleştirmek lâzım. O da cehaleti önlemek, yeni bir eğitim sistemi başlatmakla<br />
ve gazete ile olur. Dolayısıyla cehaletle mücadele GASPIRALI’nın birinci problemidir. Onun için gazetesinde<br />
cahil halkın anlayabileceği sade bir Türkçe kullanıyor. Zaten Türkçülüğün veya herhangi bir<br />
milliyetçiliğin malzemesi halkın anlayabileceği dili kullanmaktır.<br />
Osmanlıcaya orada çok ciddi tenkitleri vardır. Diyor ki, Osmanlıca resmî devlet dairelerinde kullanılan<br />
ve artık kavmi niteliğini, vasfını kaybetmiş bir suni yazı dilidir. Arapça, Farsça unsurlar fazla<br />
girmiştir ve halk bu dili anlamakta sıkıntı çekiyor. O hâlde halka kendi diliyle hitap etmek lâzımdır.<br />
Dolayısıyla da GASPIRALI, Osmanlı yazı dili ile değil, İstanbul’da konuşulan sade bir Türkçe ile Türk<br />
dünyasına hitap etmeyi tercih etmiştir. Ve gazetesinde de bunu yapmıştır. Yer yer Kırım Tatarcasından,<br />
İdil-Ural Bölgesi’ndeki Kıpçak veya Başkırt, Tatarcadan, bazen Özbekçeden alınan kelimeler<br />
olmasına rağmen Tercüman’ın dili sade bir İstanbul Türkçesidir. 1883’te Türk gazetelerine baktığınız<br />
zaman Tercüman-ı Hakikat’i bugün anlayamazsınız. Ama eğer Arap alfabesini biliyorsanız veya Latin<br />
alfabesine çevrilmişse GASPIRALI’nın dilini çok rahat anlarsınız. Dolayısıyla GASPIRALI’nın en büyük<br />
sağladığı dil başarısıdır. Yani Türkiye’den çok daha önce, bizim millî edebiyat cereyanından, onu<br />
başlatan Ömer SEYFETTİN, Ali Canip YÖNTEM, Ziya GÖKALP’in bu meselelerle uğraşmasından<br />
önce dilde fiilen sadeleşmeyi başlatan GASPIRALI’dır. Ve kendisi de açıkça diyor ki, “Benim kalemim<br />
balta bir kalemdir, henüz yontulmuş bir kalem değildir. Onun için dil kusurlarıma bakmayın”. Dili güzel<br />
yazmak GASPIRALI için dilin estetik değeri taşıması önemli değil. Maksadını anlatabilmek, karşı<br />
tarafla iletişim kurabilmek önceliktedir. Onun için kendisi de diyor ki bu dilin daha olgunlaşması için<br />
çok uzun zamanlar geçmesi lâzımdır.<br />
Şimdi bu adamın gazeteye başladığı zaman (açabilir miyiz sinevizyonu lütfen?) GASPIRALI, Tercüman<br />
gazetesine geçmeden evvel burada gördüğünüz gibi ilk yazısını Tiflis’te çıkan Ziya gazetesinde<br />
yayımlıyor. Azerbaycanlı Ünsizade kardeşlerin çıkardığı, Sait ÜNSİZADE’nin çıkardığı, bu taş<br />
basmadır. İlk defa belediye reisi olduğu zaman ilk mektubu bugüne kadar matbuatta ele geçen ilk<br />
yazısı budur. Yani Tercüman çıkmadan evvel, 1881’de Tonguç’u, işte ilk Tonguç budur, bunu yayımlamadan<br />
evvel Tiflis ile ilişkisi vardır. Daha sonra Tiflis ile bu ilişkisi devam ediyor. Kafkasya’da da<br />
GASPIRALI’nın yazılarını ve sürekli Tercüman’dan alıntılar görüyoruz. Yani Tiflis ile Azerbaycan muhitiyle<br />
böyle bir ilişkisi var. Ve tabii Rusya Türkleri arasındaki ilk gazeteyi çıkarmış olması sebebiyle de<br />
Hasan Bey Melikzade (ZERDABİ) ile ilişkisi var, ondan saygı ile söz etmiştir.<br />
Bundan sonra Şafak’ı yayımlıyor. Ve böylece 10’a yakın risale yayımlamış oluyor. Birkaç sayfalık olanlar<br />
var, bunlar birbirlerinin sayfası devam ediyor. Ve Rus Hükümeti en sonunda “Ne yapıyorsun? Biz<br />
sana süreli yayın çıkarma izni vermedik” diyor ve bunları kapatıyor. O arada da Kırım’ın, Rusların eline<br />
geçmesinin 100. yılı dolayısıyla GASPIRALI’ya Tercüman gazetesini çıkarma izni veriliyor. Bir mecburiyet<br />
var, gazete Türkçe ve Rusça çıkacak, dolayısıyla iki dilde yayımlama mecburiyeti var. GASPIRALI<br />
Türk dili ifadesini kullanıyor. Tercüman’ın üzerine bakarsanız, biraz sonra ilk sayıyı göstereceğim, Türk<br />
dili ifadesi vardır. Yalnız ondan evvel Tavrida’da çıkan, Rusça Tavrida gazetesinde Kırım’da, önce<br />
Bahçesaray Mektuplarını yazıyor, ondan sonra onu geliştirerek Rusya Müslümanları adı verilen, daha<br />
sonra da müstakil kitap olan eserini yayımlıyor.<br />
Böylece Ruslarla, Müslüman Türklerin ilişkileri ne olmalıdır? Ruslar, Müslümanlara ne yapmalıdır?<br />
Müslümanlar, Rus Hükümetine karşı nasıl davranmalıdır? İki grup, iki toplum arasındaki ilişkiler ne<br />
olmalıdır? Ve bu yolla Rus yönetimini çok usta bir dille Türklere ve Müslümanlara karşı davranışları<br />
dolayısıyla eleştirir. Mesela “Asimilasyon çalıştınız, bundan vazgeçin, bu asimilasyon olmaz. Bizim<br />
cehalette bulunmamızı, biliyorsunuz, Rus mekteplerinde çocuklarımız Hristiyanlık propagandası dolayısıyla<br />
okuyamıyor. Bizim ana dilimizde eğitimimiz lâzım, ana dilde eğitimimize imkân verin” diye