06.06.2016 Views

MEDYA FORUMU

E0X7GvGO

E0X7GvGO

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

60 / İKİNCİ GÜN III. OTURUM<br />

bunları tek bir milliyet çatısı altında toplamak istiyor. O zaman da Osmanlılar kendilerine Osmanlı<br />

demedikleri için en uygun soy ismi Türktür ve Türk halkı adına da o günlerde kimsenin itirazı yok.<br />

GASPIRALI diyor ki bir Kazak, bir Kırgız, bir Özbek hatta bir Dağıstanlı, Çeçen, Çerkes, onlar çocuklarını<br />

mektebe verdikleri zaman üç yıl kendi ana dillerinde okusunlar. Okuma-yazmayı iyice öğrensin,<br />

ondan sonra ortak edebi Türk diline geçilsin. Ortak edebi Türk dili ile bahsettiğim gibi sadece İstanbul<br />

Türkçesinden başka bir şey değil. Yani GASPIRALI ayrı Türk milliyetlerinin teşekkül etmesini arzu<br />

etmiyor. Bugün duruma bakıyoruz, tarihin akışı değişti, Sovyetler Birliği içinde de bu meseleyi bilinçli<br />

bir şekilde kışkırttılar, bugün artık 20’ye yakın milliyete bölünmüş durumdayız, belki de daha fazla.<br />

Bu iyi mi kötü mü oldu? Bunun üzerinde ayrı bir tartışma yapılabilir ama GASPIRALI’nın fikrini soruyorsanız,<br />

tek bir Türk milliyetinin oluşmasını arzu ediyor. Ve benim yaptığım araştırmalardan edindiğim<br />

kanaat şu, 1917’ye kadar bu fikir Rusya Türkleri, Müslümanları arasında epeyce yaygın. Aydınların<br />

büyük kısmı buna sahip çıkıyor. Hatta SULTANGALİYEV gibi Neriman NERİMANOV gibi komünist,<br />

bu ideolojiye meyilli olan aydınlar da tek bir Türk ve Turan devleti fikrinde birleşmişlerdir. Ve onların<br />

Türk kimliği ve Türk edebi dilinin tek olması kanaatleri dikkatimi çekiyor. Bunların birçoğu STALİN<br />

zamanında zaten tasfiye ediliyor. Günümüzde bu din meseleleri yeniden tartışılıyor, ona girmek istemiyorum.<br />

GASPIRALI’nın eseri “Darürrahat Müslümanları” çok önemli. Frengistan Mektupları’nın aslında bir<br />

uzantısı ama çok ilgi gördüğü için ayırıyor, ayrı bir eser yapıyor. Burada İslamiyet hakkındaki fikirlerini<br />

görüyoruz. Çünkü GASPIRALI’nın dikkatten kaçan bir tarafı var: Dini yenileyen bir fikre sahip. Aslında<br />

GASPIRALI bir din adama değil ama fiilen baktığınız zaman bir müçtehit, müçtehitten de çok farklı<br />

değil. İslam dini algısını yeniliyor. Hatta bir yazısı var, diyor ki milletin hayatında tevhid-i din kadar<br />

tevhid-i dil de önemlidir. Yani dini birleştirmek kadar dili de birleştirmek önemli. Neyini ayrıştıracaksın?<br />

İslam algısını birleştirmek istiyordu. İslam’dan kim ne anlıyor? Müslümanlıktan neyi anlayacak? Bu<br />

anlayışı birleştirmek istiyordu. Dolayısıyla da medreselerin oluşturduğu yanlış din anlayışına karşı<br />

çıkıyordu. Yetersiz din anlayışına karşı çıkıyor. Hatta halkın arasında Müslümanlık zannedilen hurafelerin<br />

yıkılması için çok sert bir şekilde hücum ediyor.<br />

“Darürrahat Müslümanları”nda geçen İslâm toplumu nasıl olur? Bunun cevabı var. Endülüs’te güya<br />

İspanyol hâkimiyeti sırasında kaçmış ve bir gizli vadiye saklanmış Müslümanlar, Molla Abbas’ın yolu<br />

oraya düşüyor, gizli Müslüman ülkesine, orada İslâm hayatını görüyor. Bunlar yalan söylemiyorlar.<br />

Yalan söyleyeni hapse atmıyorlar. Toplumdan dışarı atıyorlar, toplumun dışında o adam ıslah-ı nefs<br />

edinceye kadar topluma katılamıyor. Islah olduğuna dair toplum inanırsa onu kabul ediyor. Yoksa<br />

almıyorlar. Hapishane yok, yalan söylemek yok. Bu memlekette en önemli şey kadın ve erkeğin<br />

eğitimli olmasıdır.<br />

İslâm medeniyetinde ve dinindeki algıları birleştirmek isterken meselâ kadın meselesi GASPIRALI’nın<br />

üzerinde durduğu en önemli konu. Ve 19. Yüzyıl Türk aydınlarının içerisinde kadın problemini onun<br />

kadar ciddi ele alan yoktur. Hatta burada çok ileri giderek bir fantezi hikâye de yazar: Kadınlar Ülkesi,<br />

20-30 sayfa, fazla değildir. Orada Türk-İslâm toplumunu tersine çevirmiştir. Kadınların yönettiği<br />

bir modeli bize sunar. Erkekler evin içerisinde otururlar, çoluk çocuk bakarlar, yemek pişirirler, ev<br />

işleriyle uğraşırlar, ülke bir kraliçe tarafından yönetilir. Ordu kadınlardan ibarettir. Erkeklerin bir tek<br />

çocuk doğurmadığı kalır. Tıpkı kadınlar gibi yaşmak takmak mecburiyetindedir. Kaytan bıyıklarını<br />

namahreme gösteremezler. Ve tabii daha da vurucu olan bir kadının birkaç erkek alma hakkı vardır.<br />

Yani tam Türk cemiyetinin ters çevrilmesi ve o cemiyette kadının ne kadar kötü pozisyonda olduğunu<br />

bu kadar vurgulayan, 1880’lerde, 1890’larda yazılmış bir eser yoktur. Dolayısıyla GASPIRALI, Türk<br />

toplumuna, İslâm toplumuna bakarken kadınların da erkekler gibi eğitimli olması meselesinde çok<br />

ileri söz sahibidir.<br />

Burada 1894’e ait Osmanlı Devleti arşivinden çıkardığım belgeyi sunmak istiyorum. Tercüman gazetesi<br />

Türkiye’de okunuyor ama Abdülhamit’in muhbirleri de az değil. Her ajana ihbarından dolayı<br />

para veriliyor. Tercüman gazetesinin zaman zaman demokrasiden, hürriyetten vs. bahsettiği, hatta<br />

bazen de Sultan Abdülhamit’in yazı yazdığı yolunda sürekli ihbarlar var. İşte 1894’te Tercüman gazetesi<br />

yasaklanmış, burada diyor ki, yasaklanmasına rağmen hâlen İstanbul’da satılıyor. Ve Emniyet<br />

Müdürlüğüne, Tercüman gazetesi toplatılsın diye şikâyet var. Böyle otuzdan fazla arşiv belgesi buldum.<br />

Tercüman’ın yasaklanması, Türkiye’ye gizli giren Tercüman’ların yakılıp imha edilmesi hakkında

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!