Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İKİNCİ GÜN<br />
II. OTURUM<br />
/<br />
45<br />
alışık birbiriyle beraberce yaşamaya, hiçbir sorun yoktu. Ancak mezhep kökenli bu partiler, ırkçı, dinci<br />
dediğimiz grupların tetiklemesiyle bu hâle geldi.<br />
Irak için en büyük eksiklik, kanunun işlemediği bir yerden bahsedilmesi. Yani hiçbir gerekçe gösterilmeden<br />
hükümet tarafından herhangi bir grup mensubu idam edilebiliyor. Irak’ın yapısında<br />
malûmunuz ben dâhil olmak üzere Saddam rejiminden çıkmış bir toplumuz. Saddam diktatörlerin<br />
arasında yer almış bir insan. O toplum istediğiniz kadar demokrasi eğitimi alsın yahut Avrupa’yı veya<br />
başka bir yeri örnek alalım, demokrasi şudur, kadın hakları şudur… Irak’ta yapamazsınız. Bu ne<br />
zaman olur? En az üç nesil geçtikten sonra. Çünkü kalıplaşmış bir vaziyetteyiz. Diktatör rejiminden<br />
çıktığımız için tek adam hükmüne alışmışız. Dolayısıyla Arap baharı tamamen yalandır. Orta Doğu’da<br />
bu bir gerçektir, dikta rejimi olmadan yönetemezsiniz, demokrasiye alışmış bir toplum değil. Aksini<br />
ispatlayan varsa buyursun. Hangi ülke Arap baharından çıkıp da bombalanmadı, yaralanmadı.<br />
Şii ile Sünnilerin arasının açılmasını besleyen etkenler:<br />
1- Hükümetlerin 2003’ten bu yana izlediği siyasetin ülkenin standart yaşam düzeyini taşıyamaması.<br />
2- Hükümet üyesi partileri mezhepsel ve ırkçılığa dayalı bir politika izlemesi.<br />
3- Hükümetteki siyasi güçlerin çözüm üretme yerine makam hırsına tutulması, yolsuzluklara bulaşması.<br />
4- Devletin yapılandırılmasında beceri ve bilginin yerine mezhep birliği düşüncesine sahip olanların<br />
tercih edilmesi.<br />
5- Hukuk ve yasama sisteminin olmayışı, devletin tek mezhebin lehine hareket etmesi.<br />
6- İki mezhebin ortak çalışan müessesler oluşturması yerine, ilişkileri bozan dış güçlerce yapılandırmanın<br />
sekteye uğratılması.<br />
7- Dış basındaki Sünni ve Şii mezheplere yönelik yayınların etkili olması.<br />
Vaktinizi çok almak istemiyorum, bu konuda naçizane bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Mezhep konusunda<br />
biz de payımızı aldık. Nasıl aldık, buyurun, 2003’ten sonraki resim budur:<br />
Tuzhurmatu katliamı: 22 Ağustos 2003,<br />
Telafer katliamı: 9 Eylül 2004,<br />
Telafer katliamı: 21 Şubat 2005,<br />
Musul saldırıları: 24 Eylül 2005,<br />
Yengice faciası: 10 Mart 2006,<br />
Karatepe olayı: 4 Haziran 2006,<br />
Amirli olayı: 7 Temmuz 2007,<br />
Tuzhurmatu saldırları: 20 Haziran 2009,<br />
Tuzhurmatu saldırısı: 23 Ocak 2013,<br />
Tuzhurmatu’da Türkmen liderlerinin öldürülmesi: 25 Haziran 2013.<br />
Son saldırılarda Türkmen liderler infaz edilmeye başlandı. Neredeyse tek başına taşıdığım, Allah rahmet<br />
eylesin, nur içinde yatsın, Ali Haşim MUHTAROĞLU. Bir taziye töreni sırasında bomba patladı,<br />
bu bir tanesi. Peki, iki fotoğraf, içinizi çok karartmayayım diye, Tuzhurmatu ile ilgili. İnsan haklarıyla<br />
alakalı değil farklı kurumların yayımladığı insan hakları (raporlarını kastediyor…) 500 Türkmen hayatını<br />
kaybetmiş ve 3.500’ü yaralanmış, 160 Türkmen kaçırılmış ve bazıları hâlen kayıp, bulamıyoruz,<br />
750 Türkmen ailesi ilçeden göç etmek zorunda kalmış. Patlamalardan 1.100 ev, 250 araba, 200<br />
iş yeri ciddi şekilde hasarlı, 8 cami yıkılmış veya zarar görmüştür. Bunlar 2003’e kadar yaşananlar