You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
82 / ÜÇÜNCÜ GÜN IV OTURUM<br />
yayın yapılırken mutlaka ama mutlaka en az günde bir Türkiye haberi olacak. Yani çok büyük olay<br />
olmasına gerek yok. O gün Türkiye’nin gündemini ne belirliyorsa, iki üç konu varsa önemli onlar da<br />
yer alacak. Kıbrıs haftada en az iki üç gün haberlerimizde yer alacak, bu önemli kurallarımızdan biri.<br />
Ukrayna krizi konuşulduğunda, diğer kanallara baktığımızda, tamamen PUTİN, OBAMA ve MERKEL<br />
üzerinden giden bir Ukrayna tartışması bizim haberlerimizde aslında biraz Kırım Türklerinden başlayarak<br />
verilen bir konu. Suriye, Irak meselesinde aynı şekilde eğer bir haber yapılacaksa mutlaka<br />
orada yaşayan Türkmen kardeşlerimizin de, onlarla ilgili en az bir haberin geçmesi gerekiyor. Bu kriterlere<br />
biz çok dikkat ediyoruz. Ne kadar diğerleri biliyor bilmiyorum. Çünkü dünden bu yana şikâyet<br />
işittik kimse bizim haberlerimizi doğru dürüst vermiyor diye. Ama Makedonya’da emin olun bu böyle<br />
yapılmıyor. İşte bunu bilmiyor olmamız aslında bizim iletişim konusunda, iletişimciler olarak kendi<br />
aramızda iletişimi sağlama konusunda ne kadar sıkıntı çektiğimizi gösteriyor.<br />
Kurumsallaşma dediğiniz zaman tabii bu kurumsallaşmaya gitmeden önce bazı ön şartların oluşması<br />
gerekiyor. Bana göre, tekrardan özür dileyerek haddime değil belki ama hocalarımdan da izin<br />
alarak, bana göre iki üç önemli şart gerekiyor diye düşünüyorum kurumsallaşmada. Birincisi güven,<br />
eğer kendi aramızda Türkler olarak, Türk toplulukları olarak, Türk dili konuşan ülkeler ve topluluklar<br />
gibi uzun bir açılıma gerek kalmadan, Türkçe medya forumunu yapacağımız zaman işte siz şusunuz<br />
aslında ama buradan geliyorsunuz. Mesela ben Türkçe konuşan ülkelerden gelmiyorum, topluluklardan<br />
geliyorum şimdi benim ne kadar söz hakkım var onu da bilmiyorum burada. Yani herkes kadar<br />
konuşabilir miyim? Bir denge sağlanması için önce güven gerekiyor. Tabii ki güven önce öz güvenden<br />
de geliyor olması lazım. Bu güven sağlanmadan hiçbir şeyin yapılmasının mümkün olmadığını<br />
düşünüyorum. Çünkü dördüncüsü bu sene düzenleniyor ben ilk defa katılıyorum, Kıbrıs’a da ilk defa<br />
geliyorum. Çok güzel bir ülke olduğunu gördüm, şahit oldum. Şunu söylemek istiyorum dördüncü<br />
yıl, biz hâlâ iletişimsizlik çekiyorsak, dördüncü yıldan sonra hâlâ iletişimsizlik çekiyorsak, sanki böyle<br />
hedefe çok fazla konsantre değiliz gibime geliyor. Yani, ya hedef yanlış bir kelime de kullanmak istemiyorum<br />
aslında ama hedefi biraz daha yakınlaştırmak söz konusu olabilir. En azından iletişim kurma<br />
açısından. Makedonya’da yaşayanlar olarak ya da en azından Balkanlar’da tanıdığımız coğrafyadaki<br />
arkadaşlarla birlikte buna son derece katkı sağlayacağımızdan emin olabilirsiniz.<br />
İkincisi bilgi. Güven sağlandıktan sonra bilgi sahibi olmamız lazım. Eğer siz bir ülkede sırf Türk’tür<br />
diye iş birliği yaparsanız çok sağlıklı şey yapmış olmazsınız. O ülkede Türk olmasının yanında iyi iletişimci,<br />
bu insanın iyi iletişimci olması lazım. En azından yaptığı işi doğru dürüst yapıyor olması lazım.<br />
Bu işin eğitimini belki almamış olabilir ama en azından yapmış olduğu işlerle, geçmişine bakılarak<br />
bu alanda iş birliği yapılabilir mi yapılamaz mı, hangi kurumda çalıştığı çok önemli çünkü kurumlar,<br />
özellikle bizim gibi akraba topluluklarında kurumlar çok önemli. Balkanlar’da hâlâ o eski devlet yapısından<br />
kurtulmuş değiliz. Devlet kurumları biz de hâlâ önemli. İnşallah zamanla özel sektör çok daha<br />
fazla gelişince medya anlamında belki biz de rahatlayacağız biraz ama hâlâ devlet kurumları çok<br />
önemli. Bunlar varken ve mesela Makedonya’da bir televizyon 45. yılını kutlarken muhatap alınması<br />
gerektiğine inanıyorum. Çünkü orada hayatlarını gazeteciliğe vermiş insanlar var. Belki ben gencim<br />
ama orada benim ağabeylerim, hocalarım sayabileceğim insanlar var. Onlardan çok şey öğreniyoruz,<br />
o ülkenin yapısı hakkında hem de medyanın işleyişi hakkında.<br />
Bilgi yetmez para da lazım, çok önemli faktör. Eğer bugün 200-300 kişiyi bir yere toplayacaksanız bu<br />
çok büyük bir külfettir. Her ülke ya da organizasyonun kaldıracağı boyutta olmayabilir. Balkanlar’da<br />
bunu yapamayız kesinlikle. Ancak birilerinin bize sahip çıkması lazım, bizde belki fikir olabilir ama<br />
bunu gerçekleştirecek finansmana sahip değiliz maalesef. Bir gün belki de biz de o duruma gelebiliriz.<br />
Ama bu üçü olmadan bir kurumsallaşmaya geçmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.<br />
Son bir nokta daha izin verirseniz söylemek istiyorum. Benim şahsi fikrim kim yapabilir, çok düşündüm<br />
kim yapabilir? Çünkü malum ülkeler var, ülkeler dediğimiz zaman Türkiye dışında da çok güçlü<br />
ve canımız olan ülkeler. Ancak şunu da göz önünde bulundurmak lazım, bazen arkadaşlarla konuşurken,<br />
“Türkiye ağabeylik mi yapıyor bize?” falan muhabbeti de oluyor. Bunu hiç anlamış değilim,<br />
çünkü şöyle düşünün, Türk nüfusunun, Türk insanının yaşadığı coğrafyaya baktığımız zaman çok<br />
geniş, çok uzun bir coğrafya yani siz gezdiniz, dolaştınız. Hani haritaya göre baktığınız zaman dünyanın<br />
ortasından böyle upuzun bir şerit gidiyor. Şimdi bu şeridin ortasında, Türk dünyasının ortasında<br />
Türkiye yer alıyor. Yani stratejik olarak, konum olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bunu yapmasına müsait