You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
96 / ÜÇÜNCÜ GÜN DEĞERLENDİRME VE KAPANIŞ OTURUMU<br />
görüşebildim. Kendisini yemeğe davet ettim görüşmek ve bu konuyu daha ayrıntılı aydınlığa kavuşturmak<br />
üzere, kendisi güvenmediği için gelmedi. Yani “Yemeğe ben davet edeyim, siz buyurun.”<br />
dedi. “Benim makamıma buyurun.” dedi. Ben de dedim ki “Diplomasideki kurallara göre büyükelçiler<br />
sadece Dışişleri Bakanlığına giderler. Onun için size gelemem.”. Ama o “Üçüncü, tarafsız bir yerde<br />
buluşalım.” dedi. Buluştuk, çok ayrıntılı bir tartışma yaptık. Üç dört saat sürdü. Tarih tartışması yaptık.<br />
Ve sonunda adam haksız olduğunu kabul etti.<br />
Kabul ettikten sonra kendisini Basın-Yayın Genel Müdürlüğümüze davet ettirdim. Türkiye’ye gelerek,<br />
gerçekleri bir de Türkiye’de görsün diye. Ve hakikaten o daveti yerine getirdi, eksik olmasın<br />
Basın-Yayın Genel Müdürlüğümüz. Bu davet sonunda Türkiye hakkında seri makaleler yazdı 15 gün<br />
süreyle. Ve bir kişiyi kazanmış olduk. Yani aleyhte olan bir kişiyi kazanmış olduk. Ama bu hani “adam<br />
adama marke etmek” diye bir tabir vardır, adam adama marke etmek görevimiz var hepimizin, Türk<br />
dünyasının. Çünkü Türk dünyasının, şunu kabul edelim ki, dış dünyadaki imajı çok olumlu değil. Yani<br />
bütünüyle söylüyorum bunu. Yalnız Türkiye için değil diğer ülkeler için de söylüyorum. Azerbaycan’ın<br />
sorunları dışarıda istendiği gibi haklı olarak işlenmiyor. Aynı şey Kırım için söz konusu. Aynı şey<br />
Türkmen soydaşlarımız, Irak, Suriye için söz konusu. Aynı şey Uygur Türkleri için söz konusu. Aynı<br />
şey hepimizin başında olan olaylar için söz konusu. Demek ki bu imajı, imgeyi değiştirecek birtakım<br />
kurallar, bir şeyler yapmamız lazımdır. Bu bir şeyler hem bir yanda adam adama markaj ve herkesi<br />
kazanmaya çalışmak şeklinde.<br />
İkincisi, Türk dünyasının karşıtını yaratmamak gerekiyor. Türk dünyası nedense başka dünyalardan<br />
farklı olarak karşıtını yaratmış: Niçin? Yani mesela niçin Kıbrıs sorununda Türkiye yalnız kalıyor? Türk<br />
toplumu niye yalnız kalıyor? Bunun analizini yapmak lazımdır. Bu analizi yapmadan, psiko-sosyal<br />
analizi yapmadan bir sonuç alamıyoruz. Yalnızlık kırk seneyi buldu. Ve başka şeylerde de aynı. Bunu<br />
aşabilmek için mutlaka ve mutlaka bir çözüm bulunmalı. Bu çözümü de ancak bu grupla yapabiliriz.<br />
Yani ancak Türk dünyasının kendi sorunlarına sahip çıkması ama kendi sorunları dediğimiz zaman<br />
mesela Kırım sorunu beni ilgilendirmez dememesi lazımdır. Yahut Kıbrıs sorunu benim ilgi alanımda<br />
değildir ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın dememesi lazım. Onun için Türk coğrafyasının<br />
bulunduğu bütün alanlarda bütün sorunları sahiplenmemiz ve onlara uygun reçeteler hazırlamamız<br />
lazım. Ama karşıtını yaratmadan. Karşıtımızı yaratırsak o zaman sorunu yine çözümsüzlüğe itmiş<br />
oluruz. Fazla vaktinizi almayayım. Teşekkür ediyorum bu fırsatı bana verdiğiniz için. Çok teşekkür<br />
ederim, başarılar diliyorum.<br />
Hakkı ATUN<br />
KKTC<br />
Sayın Başkan, çok değerli konuklar, Murat BİLHAN Bey ile uzun<br />
yıllardan beri Doğu Akdeniz Üniversitesi Stratejik Araştırmalar<br />
Merkezi’nin Başkanı olarak TASAM’da çok güzel çalışmalar<br />
yapmaktayız, dediği doğrultuda. Bu toplantının önemini buraya<br />
gelinceye kadar tam kavradığımı söylersem, doğru söylememiş<br />
olurum. Gerçekten çok can alıcı ve Murat BİLHAN Büyükelçinin<br />
dikkat çektiği gibi Kıbrıs konusundaki yalnızlığımızı dile getirmek,<br />
hücuma geçmek açısından da çok önemlidir. Kalemi ile bize yardımcı olacak çok değerli,<br />
seçkin basın yayın mensuplarıyla öyle anlıyorum ki karşı karşıyayız. Sizleri bütün kalbimle, en sıcak<br />
duygularımla saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Uğurlamak üzereyiz belki sizleri ama huzurunuzda<br />
ilk kez bulunarak hoş geldiniz demek istiyorum. Ve her zaman başımızın üstünde yeriniz olduğunu<br />
söylemek istiyorum.<br />
Ayrıca Murat BİLHAN Bey’in bıraktığı yerden bir anımı anlatmak istiyorum, Sayın Başkan, sayın basın-yayın<br />
mensupları. Mümtaz SOYSAL Hocamız Kıbrıs sorunu başladığında hasbelkader Nejat KO-<br />
NUK hükümetinin bakanıydım ve ilk Başbakanımızın ağzından şunu dinlemiştim; Mümtaz SOYSAL<br />
Hoca da politikamızla ilgili eleştirilerde bulunuyordu. Çok değer verdiğimiz, 1970’te Orta Doğu’da<br />
düzenlenen bir konferansta tanımıştım kendisini ilk kez, şehirci mimar olarak. Ve ondan sonra da o<br />
ilişkimiz son günlere kadar sürdü. Nejat KONUK Bey bundan çok rahatsız oldu. Değer verdiğimiz bir<br />
anayasacı. Kıbrıs’a davet etti. Kendi anlatımından aktarıyorum Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar her<br />
tarafı gezdirdim. Bu seyahat esnasında da kendisine Kıbrıs sorunu hakkında çok ayrıntılı bilgi verdim.<br />
Ondan sonra büyük bir transformasyon geçirdi Mümtaz SOYSAL Hocam. Olayları yerinde gördükten