06.06.2016 Views

MEDYA FORUMU

E0X7GvGO

E0X7GvGO

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İKİNCİ GÜN<br />

III. OTURUM<br />

/<br />

65<br />

nin aklına gelmiyordu, ne Müslüman’ın ne Hristiyan’ın. O buradan şunu diyordu, “O hâlde bu böyledir.<br />

Çünkü Ruslardan sonra ikinci çoğunluk insan bu İmparatorlukta Müslümanlardır.” doğru vallahi.<br />

O hâlde bu ikinci halkın hakkı da verilmeliydi ona göre. Buradan yola çıkarak, o halde son derece<br />

pragmatik ve rasyonel olarak bu halklar güçlerini birleştirmeliydi. Tek başına hiçbir şey ifade etmeyen<br />

bu halklar, dediğim gibi, birleştikleri zaman şu veya bu şekilde sonradan formüle edeceği şekilde<br />

dillerinde, fikirlerinde, işlerinde birleştiği şekilde sadece bir slogan olarak değil, ultra nasyonalist bir<br />

şiar olarak değil, bilfiil birleştikleri takdirde dediğim gibi hakikaten İmparatorluğun bilfiil ikinci gücü<br />

hâline geleceklerdi. Zaten öyleydiler de. Ama sihirli kelime birleştikleri zaman, o zaman da şimdiki<br />

gibi Kırım’daki adamın varlığından Kazak steplerinden -pardon o zaman Kırgız stepleri deniyorduadamın<br />

haberi bile yoktu. Sadece Kırım’ın Kırk Bakırı efsanesinde adını belki işitiyorlardı belki de<br />

işitmiyorlardı. Ya da hacca giderken Akyar’dan şimdiki Sevastepol’den geçiyorlardı. Taşkent’tekinin<br />

var mıydı yok muydu bilinmez. Eğer tüccar olarak dolaşmıyorlarsa yerlerinin varlığından bile haberleri<br />

olduğu şüpheliydi. Varsa da beş yüz sene evvelki efsanelerden kalan haberlerdi.<br />

Yani esas irtibat, varlığından haberdar etmek. Peki, ne ile haberdar edeceksiniz? Televizyon, internet<br />

veya radyonuz yoksa o zaman ki basınla. İyi ama bir dakika hangi basınla? Öyle bir basın yok ki.<br />

Basının olması için ne lâzım, bu insanların okuması, yazması. Okuma-yazma oranı felaket. O hâlde<br />

önce bu insanlar okuma-yazmayı kolayca öğrenebilir hâle gelmeli, sonra, sonra da değil aslında bununla<br />

eşzamanlı olarak basınla birbirine yakınlaştırılmalı, birbirinden haberdar edilmeliydi. Yani İsmail<br />

Bey GASPIRALI’nın ünlü muazzam eğitim reformu olan Usul-ü Cedid, yani Yeni Usûl ile Tercümanı<br />

yaratması hemen hemen aynı zamana denk gelir. Zaten öyle olması da gerekiyordu. Bu öyle ki kelimenin<br />

gerçek manasıyla İsmail Bey GASPIRALI, bizzat kendi aile fertlerini kullanarak hem bizatihi gazeteyi,<br />

onun yazarlarını ve okuyucularını sıfırdan üretmek zorundaydı. Restoran kuruyorsunuz, bütün<br />

yemekleri, hayvanı da bitkiyi de kendiniz üretiyorsunuz, o da yetmiyor müşteriyi de kendiniz bulmanız<br />

gerekiyor. İsmail Bey GASPIRALI’nın yaptığı tamamen budur, inanılmaz bir şey.<br />

Başlangıç noktasına bakarsanız akıl alır şey değil. Adamın birisi çıkmış Kırım’da dünya güzeli ama<br />

dünyadan uzak kalmış Bahçesaray’da kendi başına üç beş adama okur-yazarlık öğretip, üç beş<br />

adama gazete okutmaya uğraşıyor. Sene 1883’ün ortaları, hakikaten acıyarak bakacağınız bir durum<br />

bilmiyorsanız. Ama acıyarak baktığınız adamın gazetesi şu anda isimlerini vermeye gerek yok<br />

hepinizin bildiği, hepimizin ülkesindeki bütün televizyon kanallarından ve gazetelerden ve sosyal<br />

medyadan yüz bin kere daha etkili Türk dünyasında bir hareketi kurabildi. Ve onun işte bu mütevazı<br />

imkânlarla ortaya çıkarttığı Usûl-ü Cedid Eğitim Sistemi Türk dünyasının fiilen, hele hele Rusya İmparatorluğu<br />

dâhilindeki kısmının istisnasız tamamının aydın sınıfını 20. asra getirdi.<br />

İsmail Bey GASPIRALI’nın vizyonu sadece Türk halklarıyla da sınırlı değildi. Hatta şunun da farkındaydı,<br />

Türk halkları dediklerimizin yüzde 90’ı zaten Müslüman’dı. Asıl onun auditoryası, yani dinleyici<br />

kitlesi oydu. Yani din de onun için birleştirici faktör olarak son derece önemli. Hatta bütün İslâm<br />

dünyasına bakıyor. Genel bir Türk dünyasına bakıyor, Rusya İmparatorluğu’nun dışında. Problemler<br />

gene aynı. Devlet-i Aliye’deki Müslüman’ın da problemi aynı, Hindistan’daki yahut genel olarak<br />

Osmanlı toprağındaki Mısır’daki yahut İran’daki Müslüman’ın da problemi üç aşağı beş yukarı aynı,<br />

geri kalmışlık sebepleri. Onun Usûl-ü Cedid’i, onun eğitim fikirleri buna da hizmet edebilecek ölçüde.<br />

Hakikaten bu sahâlâra da ürünlerini çıkartıyor, bugün kapitalist diliyle konuşacak olursak. Onun tüketicileri<br />

arasına bugünün kapitalist diliyle, Türk-İslam dünyasında, gerçekten İslâm dünyasının, tüm<br />

Türk dünyasının Rus İmparatorluğu dışında kalan kısmı da katılıyor.<br />

Tercümanı okuyan herkes yine görecektir, çok çok ilginçtir, hâlâ daha inanmakta güçlük çekiyorum.<br />

Hâlâ daha inanamıyorum. Her sayısında düşünüyorum adamcağızın nasıl imkânı vardı postadan<br />

başka. Hâlâ ben dahi bilmem Yavuz Hocam bir cevap verebilir mi varsa söylesin, Cava Müslümanlarından,<br />

Güney Afrika Müslümanlarından, Şarki Türkistan Müslümanlarından, pardon Sincan Müslümanlarından<br />

değil Şarki Türkistan Müslümanlarından haber var. Bulgaristan Müslümanlarından,<br />

Tebriz’den, her yerden haber var. Böyle bir gazete, ulaşılabilirliği falan bırakalım dostlar, bütün bunlardan<br />

haber veren böyle bir gazete yok zaten şu anda, yok gerçekten öyle bir gazete. Ve bütün<br />

bunlardan çoğu hâlâ milletimiz, halkımız niye bahsediyor? Benimseyerek, kucaklayarak bahsediyor.<br />

GASPIRALI’nın birkaç özelliği var, çok önemli, onları vermeden geçemeyiz. Son derece dikkatli bir<br />

adam, aslında kafası son derece siyasidir. Fakat şuna inanıyor, belli şeylerin alt yapıları olmadan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!