yozgat

olduğu öngörülebilir (Taşkın, 2016). Literatürde pek çok alanda olumlu ve tedavi edici etkileri
olduğu bilinen termal kaplıcaların, gebelik döneminde kullanımın sakıncalı olduğu
bildirilmektedir. Özellikle gelişmemiş ülkeler ile ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde
gebelerde enfeksiyona bağlı ana ölümü, mortalite nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Bu nedenle enfeksiyona yakalanma açısından kaplıca kullanımı risk oluşturmaktadır. Bunun
yanısıra gebelerin termal kaplıca kullanmasının sıcağın etkisi ile kadının ateşinin yükselmesini
tetikleyerek beynine giden kan akımının azalmasına ve buna bağlı bayılma ve travmalara neden
olabileceği belirtilmektedir (https://www.kaplicalar.com.tr/hamileler-kaplicaya-gidebilir-mi).
Gebelikte herhangi bir şekilde travmaya maruz kalma erken doğum, spontan abortus ve
plasentanın ayrılmasına yol açabilmektedir. Travmaya bağlı olarak fetüs da olumsuz
etkilenmekte ve plasental ayrılma fetal sağlığı tehlikeye atan en önemli etmen olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ayrıca doğum öncesi kanama, erken membran rüptürü, fetal yaralanma, gibi pek
çok soruna neden olmakta, bebekte ise düşük doğum ağırlığı, fetüste kırıklar, uterus, akciğer ya
da dalak rüptürü, fetal yaralanma ve fetal distres gibi yaşama şansını azaltabilecek sorunlara yol
açmaktadır (Warner et al., 2004; Yamaç et al., 2002). Ayrıca sıcak suyun gevşetici, rahatlatıcı ve
ağrıyı hafifletici etkisinin doğumu kolaylaştırmak amacıyla kullanıldığı ve suda doğumlara
eğilimlerin de arttığı düşünülürse bilinçsiz kaplıca kullanımının erken doğumları tetikleyeceği
öngörülebilinir (Harper 2016; Taylor et al., 2016; Bovbjerg 2015).
Çalışmada gebe kadınların yarısından fazlasının gebelik döneminde kaplıca kullanımının
etkilerine ilişkin herhangi bir yerden bilgi almadığını ve bu konuda bilgi eksikliğinin olduğu
belirlendi. Anne ve yenidoğanın sağlığı açısından kadınların gebelik döneminde sağlıklı yaşam
davranışları uygulaması ve sağlık açısından risk oluşturacak davranışlardan uzak durmasının
gebe, fetüs ve yenidoğanın sağlığı açısından oldukça önemli olduğu bilinmektedir. Ancak
çalışmalar kadınların gebelik döneminde bu davranışlarında değişikliğe gitmediğini
göstermektedir (Onat ve Aba, 2014; Altıparmak ve Koca, 2009). Bu konu ile ilgili olarak Onat
ve Aba‟nın 255 gebenin sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve ilişkili faktörleri incelediği
çalışmasında; gebelerin %9.8‟inin gebelik döneminde yaşam biçimi davranışlarında herhangi bir
değişiklik yapmadığı, %34.9‟unun yüzme ve yürüyüş gibi düzenli egzersizler yaptığı,
%58.0‟ının banyo ve duj sıklığı ile hijyen alışkanlığını artırdığı belirlenmiştir (Onat ve Aba,
2014). Çalışmamızda kadınların %42.30‟unun gebe kalmadan önce düzenli olarak termal
kaplıcaları kullandıkları saptanmıştır. Gebe kaldıktan sonra kadınların %27.28‟inin gebeliğinin
başlangıcında olduğu ve bebek küçük olduğu için zarar görmeyeceği düşüncesi ile kaplıcaya
gitme alışkanlığını sürdürdüğü, %18.18‟inin ise kaplıcaya gidip, gitmeme konusunda kararsız
235