28.01.2017 Views

BURSA’DA ZAMAN

Bursada-Zaman-s21

Bursada-Zaman-s21

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kur’ân’da hayır işlemek ve insanlara faydalı<br />

olmakla ilgili bazı âyetler şunlardır: “Sevdiğiniz<br />

şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe<br />

asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu<br />

bilir.” (Âl-i İmrân Sûresi, 92.) “İyilik ve takva (Allah’a<br />

karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın.<br />

Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın.<br />

Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü<br />

Allah’ın cezası çok şiddetlidir.” (Mâide sûresi), 2)<br />

“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize<br />

kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa<br />

eresiniz.” (Hac Sûresi, 77).<br />

Burada yazılan âyetlerde geçen “infak etmek”,<br />

“yardımlaşmak” ve “hayır işlemek” gibi ifadeler<br />

ve bunları destekleyen başka âyetlerde yer alan<br />

ifadelerden hareketle İslâm âlimleri yardımlaşmanın<br />

bir şeklinin vakıf kurumu olduğunu ifade<br />

etmişlerdir.<br />

Hz. Peygamber (sav) de yukarıdaki âyetlerde<br />

geçen manalara yakın birçok hadis-i şerif<br />

söylemiştir. Bunların arasında en meşhuru ve<br />

genel olarak vakıf yapmanın temel kaynağı<br />

olan şu hadistir: “İnsanoğlu öldüğü zaman<br />

dünyayla bütün ilişkileri kesilir. Ancak şu üç şeyi<br />

bırakanlar hariç: Devam eden sadak-i câriye,<br />

kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua<br />

eden hayırlı evlat.” (Müslim, Sahîh-i Müslim, Vasiyye,<br />

14 ). Tarih boyunca vakıf kuran kimselerin<br />

düzenledikleri vakıf belgelerinin giriş kısımlarında<br />

yukarıdaki âyet ve hadisleri zikretmeleri,<br />

burada geçen ifadelerin vakıf sistemine kaynak<br />

olduğunu göstermektedir.<br />

İslam tarihinde kurulan ilk vakıfla ilgili farklı rivayetler<br />

bulunmaktadır. Hz. Âişe’den (ö. 57/676)<br />

nakledildiğine göre, Hz Peygamber Medine’deki<br />

yedi parça mülk hurmalığı vakfetmiştir. Bu<br />

hurmalıklar Nadiroğuları’ndan Muhayrîk isimli<br />

bir şahsa ait olup, bu şahıs Uhud savaşına<br />

katılmış ve savaş sırasında yaralanmıştır. Vefat<br />

etmeden önce şöyle bir vasiyette de bulunmuştu:<br />

“Ben ölünce, tüm mallarım Allah elçisine ait<br />

olsun, O dilediği yere sarf etsin.” Muhayrîk’in<br />

Hicret’in 2. yılında ölmesi üzerine tüm malları,<br />

Hz. Muhammed (sav)’e kalmış, O da bu malları,<br />

bir görüşe göre Abdülmuttalib ve Hâşimoğulları’na,<br />

başka bir rivayete göre, ise, İslâm’ın ve<br />

Müslümanların acil ihtiyaçlarına vakfetmiştir.<br />

İslâm’da ilk vakfın bu olduğu kabul edilmiştir.<br />

Bir başka rivayet ise hicretin 7. senesinde Hayber<br />

kalesinin fethi sırasında buraya yakın bir<br />

yerde olan Fedek ahalisi arazilerinin tasarrufunu<br />

Rasulullah (sav)a bırakmışlardır. Efendimiz<br />

de bu araziyi vakfedip gelirini fakirlere tahsis<br />

etmiştir. Böylece ilk vakıf da bu şekilde O’nun<br />

tarafından kurulmuştur denilmektedir.<br />

Hz. Peygamberi her sahada örnek alan Müslümanlar<br />

vakıf kurmada da O’nu örnek almışlar<br />

ve tarih boyunca aşağıda ifade edileceği gibi,<br />

birçok sahada vakıflar kurarak insanlara faydalı<br />

olmaya çalışmışlardır. Cabir adlı sahabe; “Ben,<br />

Muhacir ve Ensar’dan malı olup da, malını vakf<br />

ve tasadduk etmeyen kimseyi bilmiyorum, yani<br />

birçok sahabe malını Allah yoluna vakfediyordu.”<br />

demiştir.<br />

Vakfın bu kadar yaygın olmasından hareketle,<br />

İslâm dünyasında âlimler ve en başta da başka<br />

din mensupları, vakfın kaynağı ve menşeini<br />

araştırmaya başlamışlardır. İslâm âlimleri<br />

vakfın kaynağını yukarıda verilen âyet ve hadislerde<br />

ararken müsteşriklerden(doğu bilimciler)<br />

bazıları ise vakfın kaynağını daha önceki<br />

medeniyet ve dinlerde arayamaya başlamışlardır.<br />

Ancak İslam’dan önceki kültür ve medeniyetlerde<br />

bu kurum olmakla beraber İslam Vakıf<br />

kurumuna yepyeni bir anlam kazandırmıştır.<br />

Dört halife devrinden sonra iktidara gelen<br />

Emeviler devrinde vakıflar çok yaygınlaştı.<br />

Emevi halifesi Velid b. Abdülmelik, Şam’da<br />

yaptırdığı Emeviyye Camii’nin bakım ve onarımı<br />

için ilk defa köy ve mezraa gibi gelir getiren<br />

yerleri vakfetmiştir. Emeviler döneminde her<br />

türlü eğitim faaliyeti bütünüyle halk tarafından<br />

yürütülmüştür.<br />

Abbasiler’den önce Mısır’da çarşı ve pazar kurulması<br />

için arsalar bağışlanmış, cami görevlilerinin<br />

ücretleri de beytülmalden ödeniyordu.<br />

Mısır’da bir tarım arazisinin vakfa dönüştürülmesiyle<br />

ilgili en eski belge 307/919 tarihli olup<br />

Abbasiler dönemine ait bir vakfiyedir. Abbasiler<br />

devrinde vakıf sistemi daha büyük bir gelişme<br />

kaydetmiştir. Hatta bu dönemde çok yaygınlık<br />

kazanan vakıfları kontrol etmek amacıyla<br />

Vakıflar Nezareti de kurulduğu bilinmektedir.<br />

Bu dönemde özellikle sosyal meseleleri dinî<br />

temellere dayandırmak gayeleri ile ortaya çıkan<br />

Orhan Gazi’nin Mekece Vakfiyesi<br />

<strong>BURSA’DA</strong> <strong>ZAMAN</strong><br />

| Ocak 2017 | Sayı 21<br />

23

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!