BURSA’DA ZAMAN
Bursada-Zaman-s21
Bursada-Zaman-s21
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
araştırma / İmparatorluğun Romantik Devrimcisi Cem / Samet ALTINTAŞ<br />
bu teklifi kesin ve sert bir dille reddeder.<br />
Çünkü din-i Mübin-i İslam’a ihanet etmek<br />
aklının sınır uçlarından bile geçmez.<br />
Bu arada bir yığın olay yaşanır. Papa ölür,<br />
Fransa yakın takiptedir, Bayezid İstanbul’da<br />
tiyatronun kendi lehine sonlanmasını bekliyordur.<br />
1489’da Fatih’in oğlu olarak geldiği<br />
Roma’dan 1495’te yenik sultan olarak<br />
ayrılır Şehzade Cem. O ise kendi sergüzeşt-i<br />
ömrünü, kaleme aldığı Raiyye Kasidesi’nde<br />
şu ifadelerle cem etmiştir:<br />
Cam-ı Cem nuş eyle iy Cem bu<br />
Frengistandur<br />
Her kulun başına yazılan gelür devrandur.<br />
İhtimaldir ki aklından Tuğrul Tanyol’un<br />
resmettiği dizeler geçmektedir,<br />
tevafuklar demeti olduğunun küçük bir<br />
göstergesi olsa gerek.<br />
Fransa’dadır… Frenk diyarında yetiştiği<br />
kültürün tam tersi bir hayatla karşılaşır<br />
Cem. Onuruna verilen yemeklere ve balolara<br />
iştirak eder adamlarıyla birlikte. Yüzüne<br />
yalancı gülümsemeler bırakan soyluların<br />
anlattıkları hikâyelere kâh inanır kâh<br />
inanmaz. Bazı asil kadınların çekim alanına<br />
girdiği rivayet edilir. Cem’in, La Batie de<br />
Royans Şatosu’nun sahibi Baron Jaques de<br />
Sassenage’nin kızı Helene ile aşk yaşadığı<br />
anlatılır örneğin. Bu arada ağabeyinin<br />
elindeki oğlu Oğuzhan’ın devletin başına<br />
babası gibi ‘sorun’ olmaması için boğdurularak<br />
hayatına nihayet verilir. Küçük bir<br />
çocuk cennet kuşu olurken dünya saltanatı<br />
devam eder Bayezid’in. Cem, acı haberi<br />
Frengistan’da alır. Halet-i ruhiyesini en iyi<br />
yaptığı işlerden biri olan mısralara dökerek<br />
dile getirir ve oğluna mersiye yazar. Tarif<br />
edilmez bir acı ile yazdığı şiirde, feleğinin<br />
karaya boyandığından bahseder.<br />
ROMA’DA BİR OSMANLI!<br />
Esaretin ikinci yeri Roma’dır. Vatikan<br />
Sarayı’nda Papa’nın misafiridir. Papa<br />
VIII. İnnocent ile konuşan Cem, amacının<br />
yabancı memleketlere gelmek değil,<br />
Rumeli’ye gitmek olduğunu anlatır, bir kez<br />
daha. Ancak Papa, onun üzerinden Osmanlı<br />
ülkesine Haçlı seferi düzenlemeyi planlıyordur.<br />
Kafasındaki düşünce gerçekleşmeyince<br />
de makamına güvenerek; Cem’e Hıristiyan<br />
olması teklifinde bulunur. Sultan Cem,<br />
“Ben Cem, daha dün yarım imparatordum<br />
Kestirdiğim paralarda soldu vücudum<br />
Öldüm binlerce ölümle, kıyıya vuran<br />
cesedime baktım<br />
Yağlı urganlar bağlayıp boynuma (iskele,<br />
gün batımı Rodos’a doğru batık tekneler)<br />
yürüdüm, artık<br />
Bana bu dünyada yer yok<br />
Ne saray, ne köşk; ne rütbe, ne taht<br />
Ağabey el ver yanına geleyim<br />
Al beni, sonra istersen boğdur<br />
Bir yanım zifiri karanlık, bir yanım…<br />
Birden yağmur!”<br />
VATANDA OLMAK GİBİ SALTANAT YOK!<br />
Hayatı, sağanak halindedir hakikaten. İstanbul’dan<br />
gönderilen Tellak Mustafa, hani<br />
şu Koca Mustafa Paşa, Cem’in berberbaşı<br />
olur ve kaplanboğan otu zehri sürülmüş<br />
usturayla Sultan’ı tıraş eder. Napoli’ye olan<br />
son yolculuğu büyük sıkıntılarla geçer,<br />
at üstünde dahi duramaz. Yüzü, gözü ve<br />
boynu şişen Şehzade, hiçbir tedaviye cevap<br />
veremez. Ölümün soğuk döşeğinde son<br />
dakikalarını geçiren Cem, 25 Şubat 1495’te<br />
seher vakti ayrılır dünyadan, 36 yaşında<br />
sahneden çekilir. On dört yıllık gurbeti<br />
nihayet bulur.<br />
Şehzade’nin baştan beri yanından ayrılmadığı<br />
adamlar Celal ve Kapıcıbaşı Sinan<br />
Beyler, dinî vecibeleri yerine getirir. Cem’in<br />
iç organları Napoli Krallığı’nın bahçesine<br />
gömülür. Cenazesi ise dört yıl bekletilir<br />
diyar-ı küfürde. Cem’in sürgünü öldükten<br />
sonra da devam eder yani. Avrupalılar<br />
için kazanç kapısı kapanmamıştır çünkü.<br />
Fransız Kralı VIII. Charles, tabutun Osmanlı<br />
ülkesine gitmesini engeller. Ağabeyi<br />
Bayezid’in sefer düzenleme tehdidi üzerine<br />
cenaze vatanına getirtilir. Bu arada Cem’in<br />
vefatı çok sevdiği ve sevildiği Anadolu’da<br />
büyük üzüntüye sebebiyet verir. Gıyabî<br />
cenaze namazları kılınır, üç gün matem tutulur.<br />
İstanbul’daki dükkanlar kapatılır. Yine<br />
fukaraya İstanbul’da 100 bin, Edirne’de 80<br />
bin akçe sadaka dağıtılır. Ağabeyi de üç<br />
gün boyunca siyah sarık sarar. Vasiyetinde;<br />
ağabeyi Mustafa’nın yanında, Bursa’da,<br />
Muradiye’de yatmayı dilediğinden buraya<br />
getirilir. Çünkü ruhuçün ‘vatanda olmak<br />
gibi saltanat’ yoktur.<br />
Evliya Çelebi, Cem’in naaşının Bursa’ya nakli<br />
sırasında esrarengiz olayların vuku bulduğunu<br />
söyler ve “İkinci Murad’ın yakınına<br />
defin için mezar kazılınca, türbe içinde<br />
şimşek çaktı ve kıyamet gibi bir gürültü<br />
koptu ki bütün çalışanlar oradan kaçtılar.<br />
Üç gün boyunca türbeye kimse giremedi.<br />
Sonunda yine İkinci Murad’ın yanında bir<br />
türbeye defnettiler ve olayı da İstanbul’a<br />
bildirdiler.” notunu düşer. Sahi, bu neyin<br />
sesidir? Padişahlık yaptığı şehre, yine imparator<br />
olarak giren Cem’i karşılama töreni<br />
midir acep?<br />
CEM ŞAH ÖLMEDİ Mİ?<br />
Cem, Avrupa’yı derinden etkilemiş bir<br />
Türk sultanıydı şüphesiz. Hayatı, aksiyon<br />
filmlerine taş çıkartacak zenginlik ve<br />
gerçeklikteydi. Tam burada Evliya Çelebi<br />
yine devreye giriyor ve bize senaryonun bir<br />
bakıma bugün de devam ettiğini naklediyor<br />
Fransız kaynaklarından. Efsaneye göre,<br />
60 <strong>BURSA’DA</strong> <strong>ZAMAN</strong> | Ocak 2017 | Sayı 21