Van Gölü Hidrolojisi <strong>ve</strong> Kirliliği Konferansı, 21-22 Ağustos 2008, DSİ XVII. Bölge Müdürlüğü, Van.1. GİRİŞYaşamları boyunca insanlar doğaya <strong>ve</strong> doğada cereyan eden olaylara ilgi duymuşlardır.Cansız gibi görünen bir tohumun toprağa atıldıktan sonra belli koşullar altında çimlenmesi,kök, gövde, yaprak, vb. gibi organları oluşturması <strong>ve</strong> bunların nedenleri, düşünen ilkinsanların önemli uğraşlarından biri olmuştur. İnsan <strong>ve</strong> hay<strong>van</strong>ların beslenmelerinde bitkilerinsahip olduğu çok önemli yer, her çağda <strong>ve</strong> zamanımızda insanların bitki gelişmesi üzerindekiilgilerinin sürdürülmesinin başlıca nedenidir (Kaçar, 1984a).İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi için beslenmeye <strong>ve</strong> barınmaya ihtiyacı vardır. İnsannüfusunun hızla artması nedeniyle, insanlar daha fazla besin <strong>ve</strong> yaşam alanı oluşturmayaihtiyaç duymaktadır. Kontrolsüz olarak <strong>ve</strong>rimli tarım arazilerinin yerleşime açılması,atıklarının çevreye kontrolsüz <strong>ve</strong>rilmesi, sanayileşmenin hızla artması doğal dengeye zarar<strong>ve</strong>rmektedir. Bunun yanında besin ihtiyacı göz önüne alınarak, yeni tarım arazilerininkazanımı için <strong>ve</strong>rimsiz topraklarda tarım yapılması, bu arazilerin <strong>ve</strong>rimlerini arttırabilmek içinbilinçsizce <strong>ve</strong> kontrolsüz bir şekilde suni yöntemlerin aşırı derecede kullanılmasıylatoprakların, ha<strong>van</strong>ın <strong>ve</strong> su kaynaklarının kirlenmesi sonucu ile karşı karşıya kalınmıştır.Çevre sorunları (kirlenmeleri) ilk defa 1869 yılında Massachussetts (ABD) Halk SağlığıKomitesinde ele alınmış <strong>ve</strong> bu konuda çok önemli bir de <strong>bildiri</strong> yayınlanmıştır. Bu <strong>bildiri</strong>deher insanın temiz havaya, suya <strong>ve</strong> toprağa ihtiyacı olduğu, bunların kirletilmemesi gerektiği<strong>bildiri</strong>lmiştir. Aynı <strong>bildiri</strong>de bunların sadece bir grup insanın değil, bütün insanların ortakhazineleri olduğu, bir kimsenin bilmeyerek de olsa bunları kirletemeyeceği vurgulanmıştır.Ancak, bu <strong>bildiri</strong>nin gerekleri ilgili otoritelerce yeterince uygulanmamıştır (Gündüz, 1994).Bundan sonra çeşitli ülkelerde benzer <strong>bildiri</strong>ler, yönetmelikler, standartlar <strong>ve</strong> kanunlarçıkarılmışsa da etkili bir şekilde hayata geçirilmemiştir. Bunun başlıca nedeni, bu konudaistenilenlerin insan alışkanlıklarına <strong>ve</strong> biraz da teknolojinin gelişmesine ters düşmesidir.İnsanları alışkanlıklarından vazgeçirmek son derece güç bir iştir. Ancak, bilimin dediğiniyapmak <strong>ve</strong> alışkanlıklarımızdan vazgeçmek zorundayız. Aksi halde dünyamız sadeceinsanların değil, bütün canlıların yaşayamayacakları bir ortam haline gelecektir. Aslındabilimin söylediklerini yapmak demek, aynı zamanda, daha ekonomik <strong>ve</strong> bilinçli yaşamakdemektir. Son zamanlarda, üzerinde araştırma yapılan konuların en önemlilerinden birisi deçevre kirliliğidir (.Khan, vd, 1983). Çevre kirliliği, hava, su <strong>ve</strong> toprakta meydanagelebilmektedir. Canlı hayatında çok önemli yer tutan bu üç unsurun tabii dengesindekibozulmanın, canlılar üzerinde olumsuz etkiler yaptığı bilinmektedir. Su kirlenmesi,değişmeye uğrayan özelliklerine göre organik kirlenme, anorganik kirlenme, bakteriyolojikkirlenme <strong>ve</strong> termal kirlenme şeklinde sınıflandırılabilir. Burada anorganik kirlenme üzerindekısaca durulacaktır.Sulardaki anorganik kirlenmenin en önemli kaynağını metaller oluşturmaktadır. Sulardakiağır metal miktarları, suyun kullanma alanının yaygın <strong>ve</strong> değişik olmasına bağlı olarak önemtaşır. Alıcı su ortamındaki metaller, su ürünleri, bitkiler <strong>ve</strong> hay<strong>van</strong>lar tarafından depo edilirler.Besin zincirinin en önemli halkası olan insana kadar ulaşan Hg, Cd, Pb, As gibi metallerlebirçok toplu akut <strong>ve</strong> kronik zehirlenme olaylarına rastlanmaktadır. Diğer yandan, alıcısulardaki anorganik kirlilik arttığı zaman su ürünleri, bitkiler, balıklar için <strong>ve</strong> sulama suyuolarak kullanıldıklarında da çevre, bitki <strong>ve</strong> hay<strong>van</strong>lar için zararlı olmaktadır (Dağ, 2000).Suya kirlilik <strong>ve</strong>ren metallerin bir kısmının başlıca kaynağını toprak oluştururken (Na, K, Ca,Mg, Bi, Sb, Fe gibi), toksik olan birçok metaller ise (Pb, Cd, Ni, Cu, Hg, As, Co, Mn, Zngibi), yakıtlar, endüstri atıkları <strong>ve</strong> evsel atıklar yolu ile suları kirletmektedirler.109
Van Gölü Hidrolojisi <strong>ve</strong> Kirliliği Konferansı, 21-22 Ağustos 2008, DSİ XVII. Bölge Müdürlüğü, Van.Hava, toprak <strong>ve</strong> su arasında kurulmuş doğal bir denge bulunur. Herhangi birinde görülenkirlilik, diğerlerini de etkiler <strong>ve</strong> doğal dengenin tamamen bozulmasına sebep olur. Hava <strong>ve</strong>suda kirlilik olması toprakta da kirlilik olmasını gerektirir. Bu kirliliğin boyutunun ne olduğu,kirliliğin hangi kaynaklardan geldiği, kirliliğin nasıl önlenebileceği ile ilgili olarak çok sayıdaaraştırmalar yapılmaktadır (Kor, 1974).Hava <strong>ve</strong> su kirliliğinin etkisi canlılar üzerinde kısa sürede görülür <strong>ve</strong> buna göre kirliliğiönleyici tedbirlere başvurulur. Ancak, toprak <strong>ve</strong> bitkilerde meydana gelen kirliliğin etkisidaha uzun süre sonra ortaya çıkar <strong>ve</strong> bu etki anlaşıldığında ise, iş işten geçmiş olabilir. Busebeple, çevremizde bulunan toprakların <strong>ve</strong> bitkilerin incelenerek, toksik etki gösterenelementler ile kirlenip kirlenmediğinin ortaya çıkarılması, kirlenmiş ise bunu önleyici gereklitedbirlerin alınması konusunda üni<strong>ve</strong>rsiteler, yerel yönetimler, resmi kuruluşlar, sivil toplumörgütleri <strong>ve</strong> çevre sağlık örgütlerinin işbirliği yapması gerekmektedir.Bu çalışmada, Van şehir çöplerinin döküldüğü alanlardaki toprakların bazı ağır metalderişimlerini araştırdı. 8 örnek toplama merkezinden ilkbahar <strong>ve</strong> sonbahar mevsimlerindeörnekler alınarak bunların içerdikleri ağır metal (Zn, Pb, Cd, Cr, Fe, Cu, Co, Ni, Ca, Mn)konsantrasyonları alevli atomik absorpsiyon spektroskopisi ile tayin edilmiştir. Bulunansonuçlar yerkabuğundaki oran, kontrol örnekleri <strong>ve</strong> kabul edilebilme sınırlarına görekarşılaştırılmıştır (Herrick, vd, 1990).Bazı ağır metal konsantrasyonları belirli seviyeye çıktığında toksik etki yapmakta <strong>ve</strong> canlıvücudunda zehirlenmeler baş göstermektedir. Bazı elementlerin çok az konsantrasyonları bilecanlı organizmalarda toksik <strong>ve</strong>ya kanserojen etki göstermektedir. Bu elementlere örnek olarakberilyum, yitriyum, arsenik, selenyum, kadmiyum, kurşun <strong>ve</strong> bizmut sayılabilir. Berilyum <strong>ve</strong>yitriyum, magnezyum <strong>ve</strong> kalsiyum iyonlarının etkilerini bloke etmeleri; selenyumun isekükürtle yer değiştirebilmesi sonucu kanserojen etki gösterdikleri sanılmaktadır.Selenyumum, kobalt ile beraber alındığında toksik etkisinin daha da arttığı tespit edilmiştir(Ure, vd, 1976).2. MATERYAL <strong>ve</strong> METOTVan Şehir çöplüğünün atık sularının aktığı, biriktiği, Sıhke Göletine ulaştığı yerlerdeki 8merkezden ilkbahar <strong>ve</strong> sonbahar mevsimlerinde; kontrol örneği olarak da Erek Dağı <strong>ve</strong>Nemrut Dağı zir<strong>ve</strong>lerine yakın yerlerden 15-20 cm derinliklerden toprak örnekleri alındı.Örnekler, havada kurutma, öğütme <strong>ve</strong> eleme işlemlerinden sonra petri kaplarına konularak105 o C’deki etüvde tekrar kurutuldu. Her örnekten 1’er gram tartılarak100 ml’lik beherekonuldu <strong>ve</strong> 15 ml kral suyunda çözüldü (Kartal, vd,1992; Kartal, vd,1993). Asitbuharlaştıktan sonra 2 M 10 ml nitrik asit ile tekrar çözülerek mavi bant süzgeç kağıdı ilesüzüldü <strong>ve</strong> hacim 20 ml’ye ayarlandı. Elde edilen çözeltilerin ağır metal içerikleri alevliatomik absorpsiyon spektroskopisi (FAAS, Unicam 929) <strong>ve</strong> grafit fırınlı atamik absorpsiyonspektroskopisi (GFAAS, Thermo Solaar Electron Corporation) metodu ile tayin edildi(Cresser, vd, 1986; Baucells, vd, 1985)3. BULGULARYapılan çalışmalar sonunda elde edilen bulgular, çizelge: 3.1 – 3.2 – 3.3’ de <strong>ve</strong>rilmiştir.Çizelgedeki değerlerin grafiksel olarak gösterimi, şekil: 3.1 – 3.2 – 3.3 – 3.4 – 3.5 – 3.6’dayapılmıştır.110