02.01.2015 Views

Proceedings Book / Bildiri Kitabı - Orman Fakültesi - Süleyman ...

Proceedings Book / Bildiri Kitabı - Orman Fakültesi - Süleyman ...

Proceedings Book / Bildiri Kitabı - Orman Fakültesi - Süleyman ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

2 nd International Non-Wood Products Symposium 8-10 September 2011 - Isparta/TURKEY<br />

1. GİRİŞ<br />

Tarımsal üretim yapılan alanlarda çok sayıda<br />

yabancı otla karşılaşılmaktadır. Dünyada bugüne<br />

kadar yaklaşık 7000 yabancı ot türü tespit edilmiş<br />

ve bunların 200-300 kadarının tarımsal üretimi<br />

önemli ölçüde etkilediği belirtilmiştir (Patterson,<br />

1985). Ülkemizde ise yabancı ot olarak belirlenen<br />

tür sayısı 1800 kadardır (Uluğ vd., 1993). Yabancı<br />

otlardan kaynaklanan ürün kaybının %31.6 olduğu<br />

ve bu kaybın tüm bitki koruma sorunlarından<br />

kaynaklanan zararın yaklaşık yarısına ulaştığı<br />

bildirilmektedir (Derke vd., 1994).<br />

Yabancı otlar tarımsal üretimde verimi çok ciddi<br />

ölçüde azalttıklarından dolayı dünyada kullanılan<br />

kimyasalların %50'sini yabancı ot ilaçları<br />

oluşturmaktadır (Erkin ve Kişmir, 1996; Gönen<br />

vd., 1996). Ülkemizde ise bu oran %26'dır (Delen<br />

vd., 2005). 1940’lı yıllardan bu yana tarımsal<br />

üretimde yabancı ot kontrolü için herbisitlere<br />

gitgide bağımlı kalınmıştır. Yoğun herbisit<br />

kullanımı toprak ve yer altı sularının kirliliğinin<br />

artması, yabancı otların herbisitlere dayanıklı hale<br />

gelmesi, insan sağlığını olumsuz olarak tehdit<br />

etmesi ve bu tehlikenin giderek artması gibi<br />

sorunlar doğurmuştur (Kropff ve Walter, 2000).<br />

Ayrıca, yanlış seçilen ve yanlış zamanda<br />

uygulanan kimyasallar ürünlerde ilaç kalıntısı<br />

sorunu ortaya çıkarmaktadır. Bu ürünlerimizin<br />

ihraç edildiği noktalardan geri dönmesine sebep<br />

olduğu gibi tüketicinin kısa veya uzun dönemdeki<br />

geri dönüşümü olmayan sağlık sorunlarının da ana<br />

kaynağı olmaktadır. Bu nedenlerden dolayı çevre<br />

için güvenli herbisit ve büyüme düzenleyicilere<br />

yoğun talep hedefi doğal ürünlerin geliştirilmesine<br />

çevirmiştir. (Hamdi vd., 2001; Hierro ve<br />

Callaway, 2003; Dhima vd., 2006).<br />

Tarım sürdürülebilmesi için kimyasal yöntemlere<br />

alternatif yöntemleri araştırmak ve uygulamaya<br />

aktarmak gerekmektedir. Bu alternatif<br />

yöntemlerden biri de allelopatik maddelerin<br />

(sekonder metabolitler, allelokimyasallar) yabancı<br />

otların, zararlıların ve bitki hastalıklarının<br />

mücadelesinde kullanılmasıdır. İki organizmanın<br />

acı çekmesi, değer kaybetmesi olan “allelo” ve<br />

“pathy” terimi ilk defa Molisch (1937) tarafından<br />

ortaya atılmış ve daha sonra Rice (1984) ile daha<br />

da gelişen bir konu olmuştur. Bir bitkinin<br />

sentezlediği kimyasallar veya bitkinin biyolojik<br />

ayrışımı sonucu oluşan maddeler ile başka<br />

bitkilerin büyüme ve gelişiminin doğrudan veya<br />

dolaylı olarak olumlu veya olumsuz olarak<br />

etkilenmesi allelopati olarak tanımlanmıştır (Rice<br />

1984; Putnam ve Tang, 1986). Ayrıca, bitkiler<br />

arasındaki kimyasal etkileşim olarak da<br />

tanımlanmaktadır. Bu maddelerin yabancı otlara<br />

karşı biyolojik mücadelede kullanılabilirliğinin<br />

farkına varılması allelopatinin bitkisel üretim<br />

uygulamalarında önemini arttırmıştır (Rice, 1984;<br />

Einhelling ve Leather, 1988). Türkiye’de ise<br />

allelopati çalışmalarına 1980’lerde başlamıştır<br />

(Şahin vd., 1983).<br />

Allelopatik bitki ürünleri çok geniş kullanım<br />

alanıyla doğrudan herbisit yerine kullanılabileceği<br />

gibi yeni sentetik herbisitler için de temel teşkil<br />

etmektedir. Allelokimyasalların herbisit olarak<br />

kullanılmalarına ilişkin en başarılı sonuçlar uçucu<br />

yağların yapısında en fazla bulunan terpenlerden<br />

elde edilmiştir (Duke, 1991). İnhibitör etkili olarak<br />

belirlenen terpenler içersinde ise en etkili olanların<br />

monoterpenler olduğu bildirilmiştir (Robinson,<br />

1983).<br />

Bu çalışmada birçok bitkide olduğu gibi lavantaya<br />

da karakteristik kokusunu veren uçucu yağın ve<br />

ana bileşenlerinin (linalol ve linalil asetat) tarımsal<br />

üretimde verimi önemli ölçüde etkileyen yabani<br />

hardal (Sinapis arvensis L.) yabancı ot<br />

tohumlarının çimlenmesi ve fide gelişimi üzerine<br />

allelopatik etkisi belirlenmiş ve biyoherbisit olarak<br />

kullanılabilirliği araştırılmıştır.<br />

2. MATERYAL VE YÖNTEM<br />

Bu araştırmada; yabani hardal (Sinapis arvensis<br />

L.) tohumları materyal olarak kullanılmıştır.<br />

Allelopatik etkiyi belirlemek için petri ve saksı<br />

denemeleri kurulmuş ve petri denemesinde<br />

Lavandula x intermedia Emeric ex Loisel (lavanta,<br />

lavandin)’in uçucu yağı ve bu yağın önemli<br />

bileşenlerinden olan linalol ve linalil asetat, saksı<br />

denemesinde ise sadece lavanta yağı<br />

kullanılmıştır. Araştırmada sigma-aldrich marka<br />

linalol ve linalil asetat bileşikleri kullanılmıştır.<br />

Temmuz–Eylül 2009 aylarında kültür arazilerinde<br />

doğal olarak bulunan yabani hardal tohumları<br />

olgunlaşma döneminde toplanmıştır.<br />

18 Temmuz 2009 tarihinde Süleyman Demirel<br />

Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri<br />

aromatik bitkiler deneme alanından lavandin çiçek<br />

hasadı yapılmıştır. Çiçekler SDÜ Ziraat Fakültesi<br />

Tarla Bitkileri Laboratuarı’nda bulunan kurutma<br />

dolabında 35°C’de 72 saat süreyle kurutulmuştur.<br />

Daha sonra kuru çiçekler Clevenger<br />

hidrodistilasyon aparatında yaklaşık 3 saat süreyle<br />

damıtılmış ve elde edilen uçucu yağ +4°C’de<br />

depolanmıştır. Elde edilen uçucu yağdan 7.5<br />

mikrolitre alınarak üzerine 1500 mikrolitre<br />

diklorometan katılarak kimyasal bileşenleri<br />

195

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!