Proceedings Book / Bildiri Kitabı - Orman Fakültesi - Süleyman ...
Proceedings Book / Bildiri Kitabı - Orman Fakültesi - Süleyman ...
Proceedings Book / Bildiri Kitabı - Orman Fakültesi - Süleyman ...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
2 nd International Non-Wood Products Symposium 8-10 September 2011 - Isparta/TURKEY<br />
fici’nin sebep olduğu pas hastalığı ise dut<br />
türlerinin bilinen önemli hastalıklarından bazıları<br />
arasında yer alır (Çizelge 1). Dut ağaçların<br />
özellikle yapraklarında görülen yukarıda bahsi<br />
geçen hastalık etmenlerinin özellikle ipek böceği<br />
üretimi üzerinde oldukça önemli etkisi olduğu<br />
bildirilmektedir. Bu etmenler yaprakların, ipek<br />
böcekleri için önemli olan, minerel, yağ, vitamin<br />
ve karbonhidrat içeriklerini dolayısıyla besin<br />
değerini önemli derecede azalttıkları belirlenmiştir<br />
(Tang vd., 2006).<br />
Türkiye’de uçucu yağ içeriğine sahip ekolojik ve<br />
ekonomik anlamda önemli türlerden birisi de<br />
Pistacia terebinthus L.’dir. Bu türün iki alt<br />
türünden birisi olan P. terebinthus subsp.<br />
palaestina Göller Yöresi’nde geniş bir yayılışa<br />
sahiptir. Yerel halk tarafından “menengiç” adıyla<br />
bilinen bu bitkiden, alternatif tıbbi bitki ve gıda<br />
olarak büyük fayda sağlanmaktadır. Taşıdığı<br />
ekonomik fayda sebebiyle, bu türün gelecekte<br />
ormancılık bağlamında önemli türler arasında yer<br />
alacağı belirtilmektedir (Gülsoy, 2011). Bu<br />
taksonun hastalıklarına ilişkin bir literatüre<br />
rastlanmamıştır.<br />
Geleneksel halı boyamacılığından faydalanılan<br />
peruka çalışı ya da boyacı sumağı C. coggygria<br />
için en önemli sorun Verticillium türlerinin (V.<br />
albo atrum, V. dahliae) sebep oldukları solgunluk<br />
hastalıklarıdır (Çizelge 1). Ülkemizde ise diğer<br />
birçok yabani meyveli ağaç, ağaççık ve çalı<br />
türünde olduğu gibi bu tür için de herhangi bir<br />
hastalık rapor edilmemiştir.<br />
Defne (Laurus nobilis) ülkemizin dünya<br />
ihracatında %90 gibi yüksek bir paya sahip olduğu<br />
(Göre ve Bucak, 2006) en önemli ODOÜ<br />
sayılabilir. Dünya literatüründe bu bitkinin<br />
hastalık etmenlerine ilişkin birçok çalışma<br />
bulunurken ilişkili fungal tür raporu 300’ün<br />
üzerindedir (Farr, 2010). Ülkemizde ise Ege<br />
İhracatçı Birlikleri’nden gelen talep<br />
doğrultusunda, Ege <strong>Orman</strong>cılık Araştırma<br />
Enstitüsünün Koruma ve Çevre Bölümü ve<br />
Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü<br />
tarafından Defnenin hastalık ve zararlılarının<br />
belirlenmesine yönelik bir proje hazırlanmıştır.<br />
Proje sonucunda Phomopsis sp., Bortyospharia<br />
sarmentorum, Phoma sp., Semiatosporium<br />
lichenicola , Colletotrichum gloeosporioides,<br />
Hendersonula sp., Paraconiothyrium sp.,<br />
Colletotrichum dematium gibi fungus türlerinin<br />
varlığı rapor edilmiştir (Göre ve Bucak, 2006;<br />
2007; Damm vd., 2008) (Çizelge 1). Bu funguslar<br />
arasından Phomopsis türleri ve B. sarmentorum’un<br />
defnede geriye doğru ölümlerden sorumlu olduğu<br />
ve bu patojenler üzerinde ayrıntılı çalışmalar<br />
yapılması ve savaşımına yönelik stratejilerin<br />
belirlenmesine ihtiyaç olduğu bildirilmiştir. Bu<br />
proje ülkemizde ODOÜ kapsamında bir bitkinin<br />
hastalıklarının araştırıldığı ilk çalışma olması<br />
bakımından oldukça önemli ve ümit vericidir.<br />
Hastalık etmenleri bitkisel materyali doğrudan<br />
etkilediği gibi, örneğin, ipek böceği<br />
yetiştiriciliğinde olduğu gibi, dut yapraklarının<br />
besin değerini değiştirerek dolaylı olarak ipek<br />
böceği yetiştiriciliğini de etkilemektedir. Yaban<br />
hayatı için önem taşıyan yabani meyveleri<br />
etkileyen hastalıklar da aynı şekilde bu meyvelerle<br />
beslenmekte olan canlıları etkilemektedir.<br />
Kuşburnu, böğürtlen, dağ çileği, kocayemiş gibi<br />
ODOÜ kapsamında ele alınan türlere ait meyveler,<br />
ülkemizde çay ve reçel ya da marmelât<br />
kullanılmaktadır (Çınar ve Çolakoğlu, 2005). Bu<br />
bitkilerin meyvelerinde görülen fungal kaynaklı<br />
hasarlar, ürünün miktarı ve kalitesi üzerine direkt<br />
etki ederken, bu meyvelerden hazırlanan gıda<br />
ürünlerinin kalitesini de düşürmektedir. Bunun<br />
yanında, meyvelerin hasat sonrasında depolama<br />
koşullarının sağlıklı olmaması durumunda, küf<br />
mantarları olarak bilinen ve mikotoksin üreten<br />
funguslarca istila edildiği de bilinmektedir.<br />
Mikotoksinlerin varlığı ve belirli bir seviyenin<br />
üzerinde bulunması aynı zamanda bitkisel<br />
ürünlerin ihracat ve ithalatını etkilemektedir<br />
(Sabuncuoğlu vd., 2008). Hasat öncesinde<br />
herhangi bir hastalık etmeni tarafından enfekte<br />
edilmiş meyvelerin daha çabuk çürüdüğü ve küf<br />
mantarlarınca daha hızlı ve yoğun bir şekilde<br />
kolonize edildiği de bilinmektedir. Örneğin ceviz<br />
antroknozu etmeni G. leptostyla yeşil meyve<br />
kabuğundan meyve içine de geçebilmektedir.<br />
Hastalıkla bulaşık meyveler diğer fungal<br />
etmenlerin de yerleşmesiyle, özellikle depolanma<br />
sırasında, daha çabuk çürümektedirler. Bunun<br />
yanında, ODOÜ’ de kalite ve kontrolünde de<br />
eksiklikler bulunmaktadır. Baldemir ve Güvenç<br />
(2007), bazı illerimizde aktarlarda ceviz yaprağı<br />
olarak satılan ürünlerin bir kısmının okaliptus<br />
yapraklarını içerdiğini, aktarlarda satılan bu tarz<br />
ürünlerin kalite ve kontrollerinin gereği gibi<br />
yapılmasının insan sağlığı açısından büyük önem<br />
taşıdığını belirtmektedir.<br />
Yabani meyve ağaç, ağaççık ve çalılarının birçoğu<br />
hastalıklara karşı dirençli ve zorlu iklim<br />
koşullarına karşı yüksek toleranslı bitkiler olarak<br />
bilinmektedirler. Ancak bu türlerin daha fazla<br />
ekonomik kazanç elde etmek amaçlı, erozyon ve<br />
toprak koruma ya da biyolojik çeşitlilik amaçlı<br />
ağaçlandırmalarda yaygın olarak kullanılması<br />
nedeniyle oluşan monokültür sahaları, bu türlere<br />
ilişkin genetik çeşitliliğin daralmasına neden<br />
344