türk tabipleri birliðim e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s içok yönlü ve yaratıcı bir faaliyet haline geldiği,günde 6 saat haftada 5 günden başlayarak çalışmasürelerinin hızla kısaldığı, çalışma yeteneğinin kişininkendi iradesi dışında kullanılmasının ve çalışmasürecinde eleştirel düşünme, iletişim, hareketve diğer ihtiyaçlarının kısıtlanmasının, sömürüamacıyla kullanılmasının, piyasalaştırılmasının,alınıp satılmasının kesinkes yasak olduğu bir yaşamdüşlemeliyiz.Ulusal istihdam stratejisinin tüm cingözlüğü“işgücü piyasası”nın/işçilerin çalışma yeteneğinisatmak zorunda kalmasının doğal ve ebedi kabuledilmesi üzerine kuruludur. Bu bir kez doğal kabuledildiğinde, geriye en fazla, giderek daralan veerozyona uğrayan bir alana sıkışmış olarak, eldekimevcut kısmi güvenceli “işler”i koruma çabasıkalır. Öncelikle bunu aklımızda tutmalıyız.Kaynaklar1. Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi’nni tam metni için bkz:[http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/05/20140530-7-1.pdf].2. Kriz döneminde sermayenin “olağanüstü esneklik”istemlerinin bir çerçevesi için bkz. TİSK, “KrizDöneminde Endüstri İlişkileri”, İşveren Özel Eki, Cilt:47, Sayı: 4, TİSK Yayınları, Ankara, 2009.3. Kutlu, D. “Olağanüstü Dönem Olağanüstü Esneklik”,[http://www.academia.edu/3377151/Olaganustu_Donem_Olaganustu_Esneklik], (erişim tarihi:08.08.2014).4. Bkz. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun TürkiyeSanayi Stratejisi üzerine yaptığı açıklama:[http://www.tobb.org.tr/Sayfalar/Detay.php?rid=134&lst=MansetListesi], (erişim tarihi: 09.08.2014).5. Oğuz, Ş. “Krizi Fırsata Dönüştürmek: Türkiye’deDevletin 2008 Krizine Yönelik Tepkileri”, Ammeİdaresi Dergisi, Cilt 44, Sayı 1, 2011, s. 1-23. “Bupolitikaların temel hedefi, yüksek katma değerli sanayiyatırımlarımlarına öncelik verilmesi ve emek üzerindeyeni kontrol mekanizmalarının kurulması yoluylauluslararası rekabet gücünün artırılmasıdır. Krizdensonra alınan ekonomik önlemlerde yatırım ve istihdamıartırma söyleminin zorunlu olarak ön planaçıkması, bu politikanın derinleştirilmesi için meşrubir zemin hazırlamıştır”.6. Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesinde, devletin resmiideolojik teamülleri gereği, Kürtler “dezavantajlıkesimler” içinde sayılmamaktadır. Oysa 2009 yılındaaçıklanan Yeni Teşvik Sisteminde Güneydoğu ve DoğuAnadolu’nun Birinci Derece Öncelikli TeşvikBölgeleri kapsamına alınması, yine 2008-9′dan itibarenhızla büyütülen inşaat sektöründe taşeron Kürtişçilerin sayı ve oranının hızla yükselmesi, en ağır,tehlikeli, güvencesiz ve en düşük ücretli işlerkapsamında Kürtlerin “dezavantajlı” kesimler arasındayer aldığını göstermektedir.7. Narin, Ö. “Bologna Sürecinin Bir Başka Yüzü: VasfınMetalaşması ve ‘Özgeçmişi’yle Amele PazarındaKendini Beğendirmeye Çalışan ‘Soyut Emek’” İçinde:Öz, D., Atbaşı, F.D. ve Bürkev, Y. (Der) Gerçek Yıkıcıve Yaratıcı, NotaBene Yayınları, Ankara, 20118. Çoban, B. “Kadın İstihdam Paketi: Kadın EmeğininEsnekleşmesi”, DİSK-AR Dergisi, Sayı 2: Kış 2014,Ayrıca bkz, Kadın Emeği Platformu, “Kadın İstihdamıYasa Tasarısı Kime Müjde”, [http://gercekgazetesi.net/sites/ default/files/kep_brosur.pdf], 2013.9. Özkaplan, N., “İş ve Aile Yaşamı Dengesi: Yeni BirOlanak mı”, İktisat Dergisi, Sayı:514, 2010.10. Marx, K. ve Engels, F. Alman İdeolojisi, Evrensel BasımYayın, İstanbul, 2013.11. Cemal, M. Eşitlikçi Toplumlar, Belge Yayınları. 1996,s.11912. Thompson, E.P. İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu, BirikimYayınları, İstanbul, 2012.13. Türkiye’de son yıllarda eğitimli mesleklerdekiproleterleşme süreçlerine ilişkin araştırmalarda birzenginleşme dikkat çekiyor. Bkz. Prof. Dr. Cem Terzi,Sağlık Piyasalaşırken Hekimler İşçileşiyor, e-makale.Dr. Ünlütürk Ulutaş, Türkiye’de Sağlık EmekSürecinin Dönüşümü, NotaBene Yay. Elif Aksu Kaya,Emek Süreçlerinde Dönüşüm ve Mühendis Emeği,EMO yayınları, e-kitap. Kasım Akbaş, AvukatlıkMesleğinin Ekonomi-Politiği. Yrd. Doç Derya KeskinDemirer, Eğitimde Piyasalaşma ve Öğretmen EmeğindeDönüşüm, Kocaeli Üniversitesi, e-kitap. Dr. ErkanAydoğanoğlu, Emek Sürecinin Dönüşümü, KültürSanat Sen, e-kitap. Tanıl Bora (editör), Boşuna mıOkuduk, İletişim Yay. Ayşe Buğra (derleyen), SınıftanSınıfa: Fabrika Dışı Çalışma Manzaraları, İletişim Yay.… Kramponlu İşçiler, …14. Marx, K. ve Engels, F. Komünist Parti Manifestosu, SolYayınları, Ankara.15. Oğuz, Ş. “Türkiye’de Kapitalizmin Küreselleşmesi veNeoliberal Otoriter Devletin İnşası”, Mesleki Sağlık veGüvenlik Dergisi, Temmuz-Aralık 2012: Sayı 45-46,2012.16. Dardot, P. ve Laval, C. Dünyanın Yeni Aklı: NeoliberalToplum Üzerine Deneme, İstanbul Bilgi ÜniversitesiYayınları, İstanbul, 2012.17. Öngen, T. “Devletin Yeniden Yapılandırılması”,[http://www.soldefter.com/2012/07/01/devletinyeniden-yapilanmasi-tulin-ongen/],1 Temmuz 2012,(erişim tarihi: 09.08.2014).18. Marx, K. Kapital Cilt 1, Yordam Yayınları, İstanbul,2014, s. 411.l34Temmuz-Aralık 2013
türk tabipleri birliðim e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s iGEZİ AYNASINDATÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ YENİ PROFİLİNuh ASLANWilhelm Wolff Toplum Araştırmaları Derneği VE GÖREVLERGezi ayaklanmasının üzerinden 16 ay geçmesinerağmen ülkemizde ve dünyada pek çok kesimceçeşitli yönleriyle tartışılmaya devam ediyor. Herkeskendi açısından eylemleri anlamaya, ders çıkarmayave yeni bir pozisyon belirlemeye çalışıyor.Çünkü toplumun harekete geçtiği böylesi anlartoplumun anatomisinin, fizyolojisinin ve bunlarınyanı sıra sistemin patolojisinin verilerini sunar.Gezi eylemcilerini “çapulcu” olarak niteleyen AKPhükümeti, kendi iktidarının hedef alınmış olmasınedeniyle Gezi olaylarını “vandallık, barbarlık,profesyonelce hazırlanmış bir tezgah” olarak niteliyor.Bu değerlendirmenin ne kadarının AKP'ningerçek bakış açısını yansıttığı ne kadarının kitlelereolaylara nasıl bakması gerektiği yönlü telkinolduğu çok açık değil. İktidarın uygulamaları gözönüne alındığında sürecin analizinin yapılıp yapılamadığıkuşkuludur. Benzer biçimde iktidar dışıöznelerin kamuoyuna yansıyan değerlendirmelerininde neredeyse tamamı gerçeklikle ilişki kurmaktayetersiz kalmaktadır. Bu tip çoğu yorum veanaliz değerlendirmeyi yapanın süreçle ilişkilenmebiçimine bağlı olarak biçim almaktadır. Kimizaman bütünün bir kesiti değerlendirmeye tabitutulmakta, kimi zaman da istem ve arzular süreceyüklenen anlamlara giydirilmeye çalışılmaktadır.Bu tespit “bilimsel araştırmalar” için dahi geçerlidir.Her çevre gerek olayları ve olayların öznelerinitanımlarken, gerek eylemcilerin taleplerini, yöntemve araçlarını değerlendirirken kendi argümanlarınımerkeze alarak tanımlama ve değerlendirmeyapmaktadır. Elbette bu eşyanın doğası gereğidir.Bu nedenle kapitalist sistemle sorunu olmayan,ancak, mevcut iktidarın “çağdaş hak ve özgürlükleri”kısıtladığına inanan düzen içi muhalif çevreleregöre Gezi eylemcileri, yaşam tarzlarına müdahaleedilmesinden hoşlanmayan modern kesimlerdenoluşmaktadır. Onlara göre eylemciler dahaçok “orta sınıflar”dan oluşmakta ve AKP’nin iktidardangitmesini istemektedir.Yine bu nedenle kapitalizmin artık postmodernparadigmalarla işlediğini savunan, kapitalizmealternatif bir sistem önermeyen ikinci bir kesim,eylemleri “soğuk savaşın bitmesiyle bütün dünyayısaran küreselleşme dalgası ve bu dalgaya karşı toplumungösterdiği farklı tepkiler” olarak nitelemektedir.Bu bakış açısı Gezi olaylarını ‘farklı toplumsalkesimlerden gelen ve birbirini ötekileştirmeyen,aşırı bireyselleşmiş insanlardan oluşan örgütsüz veortak bir akıldan yoksun kitlelerin iktidara meydanokuması’ olarak yorumlamaktadır. Eylemciler‘alternatif bir dünya önermemekte, yalnızca varolanı eleştirmektedir’. İçlerinde sosyalistinden burjuvasınaçok geniş bir kesimi barındıran ve olayları“kimlik” kavramı ekseninde değerlendiren buçevrelere göre sınıf savaşı bitmiştir. Olan bitenkimliklere özgürlük savaşından ibarettir.Aynı nedenle Marksist çevrelerden oluşanüçüncü grupta ise değerlendirmeler epey bir farklılıkgöstermektedir. Sorunu felsefe içerisinde tartışanlardaha çok “ekoloji”, “çokluk” ve “zamanmekan”kavramlarını merkeze alarak; sosyolojiyiön plana çıkaranlar, “kimlik” “farklılık”, “grup”kavramlarını merkeze alarak; ekonomi politiğinyöntemini kullanan kesimler ise “sınıf” kavramınımerkeze alarak Gezi olaylarını değerlendiriyorlar.Bu yazı, Marksist çevrelerin değerlendirmelerineilişkin kuşbakışı bir eleştirinin yanı sıra özellikle“sınıf” kavramını merkeze alarak değerlendirmeyapan kesimleri incelemeyi ve eğer becerebilirsekdaha nesnel bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır.Bu değerlendirmeler önemlidir, çünkü2013 Haziran'ından sonra ortaya çıkan her toplumsalsüreç Gezi eylemlerinin devamı olarak nitelenmekte,17 Aralık gibi iktidar içi çatışmaların enkirli suretleri dahi Gezi eylemlerinin meşruiyetörtüsüne sarılıp sarmalanmaktadır. Başkaldırankitlelerin sınıfsal karakteri ve talepleri ile bu taleplerinegemenlerin iktidar mücadelesine eklemlenmebiçimlerini ayırt etmek, işçi sınıfının sermaye-35Temmuz-Aralık 2013