10.07.2015 Views

49-50

49-50

49-50

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

türk tabipleri birliðim e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s iİşçinin iradesi altında gerçekleşen dolaşım alanındada durum bundan pek farklı değildir. işçi,emek gücünü yeniden üretim sürecinde farklıstatü, rol ve kimliklerde bürünür. Kimi yerdecebinde parası olan itibarlı bir müşteri, yolcu,hasta kimi yer de ise kamusal hizmetlerden yararlanmayıtalep eden ya da devlete karşı yükümlülükleriolan bir vatandaş pozisyonundadır. Buradada kapitalizmin içinden çıkıp geldiği toplumunkalıntılarıyla yüzleşir. Herkesi, eşit haklara sahipmeta satıcısı vatandaş statüsünde ortaklaştırmayaçalışan burjuva hukuku, sistem içerisinde adaletarayışının da dayanağı haline gelir. Bu nedenleKürt Türk’le, Alevi Sünni’yle, kadın erkekle aynıhakları talep eder. Bu ise kapitalizmin idealindekitoplum biçimidir. İdeal kapitalist sistemin hayatageçirilmesi sosyalist bir proje olamayacağı gibi sosyalistlerinhedefi de olamaz.Yukarıda ele alınan 3 farklı yaklaşımı savunanlarcayapılan analizlerde, toplumsal üretimin sermayedolayımıyla gerçekleştiği dikkate alınmadanyapılan değerlendirmeler, sadece emek gücününyeniden üretim sürecindeki kırılmaları görmekteve kendilerine göründüğü biçimiyle teori üretmektedirler.Görüngüye baktıklarında çeşitli statü,kimlik ve rollerde insan toplulukları vardır ve bunlararasında eşitlik yoktur. İşçi sınıfı sadece sanayideçalışan kol işçisi olduğuna göre toplumun göreceküçük bir kesimini oluşturmaktadır. Çoğunlukolamadığı için tüm toplumun kurtuluşu adına sözsahibi de olamamaktadır. İşçi sınıfı ancak, toplumunezilen, horlanan, inkar edilen baskı görendiğer kesimleriyle birlikte daha özgür ve eşit birtoplumun kurulması konusunda etkin bir oyuncuolabilir. Bu nedenle hedef “sosyalizm” değil “radikaldemokrasi” olmalıdır.İşçinin, gerek emek sürecinde yüzleştiği eşitsizliklergerekse dolaşım alanında yüzleşmek zorundakaldığı eşitsizlikler, son tahlilde sermayenin aşmakzorunda olduğu, aslında bu doğrultuda eğilimselbir yönelime de sahip olduğu problemlerdir. Busorunların çözümünü hızlandırmak amacıyla, sözkonusu adaletsizliklere muhatap olan toplumkesimlerini bir araya getirerek çogunluğu sağlamaamacı, gerçek bir çoğunluk olan işçi sınıfını azınlıkolmaya mahkum etmekten başka bir anlama gelmemektedir.Toplumda, kimliğinden ötürü horlanan,aşağılanan, baskı gören ya da egemen ifadeyle“ötekileştirilen” kesimlerin karşısında, bütün buolumsuzluklarla muhatap olmayan kesimler, üretimaraçları karşısındaki ilişkilerine bakılmaksızınaynılaştırılmakta, toplum egemen kimlikler vedezavantajlı kimlikler olarak bölünmektedir. İşteburada sormak gerekir; toplumda üretim ve geçimaraçlarından yoksun olan mülksüzler mi gerçek birçoğunluk, yoksa dezavantajlı kimlikler mi? Toplumaüretim ilişkileri bağlamında bakıldığında, toplumunüretim ve geçim araçlarının, dolayısıylamülkiyetin sahibi olan azınlık ve emek gücündenbaşka satacak bir şeyi olmayan mülksüzler, yaniçoğunluk olarak ikiye bölündüğü, bu çoğunluğunise Occupy hareketinin temsilcilerince %99 olarakifade edildiği görülecektir. İstatistikler de bu tezimizidesteklemektedir.2014 TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 15 yaşüzeri kurumsal olmayan nüfusu 56.795.000’dir.Bunların 26.194.000’i istihdam edilen, 2.579.000’iişsiz, 28.022.000’i ise işgününe dahil olmayannüfustur. İstihdam edilen 26.194.000 kişinin17.232.000’i ücretli veya yevmiyeli, 3.271.000’iücretsiz aile işçisi, 4.468.000’i kendi hesabına çalışanve 1.123.000’i işverendir. Gerçeklik kabaca,İstihdam edenlerin dahi, istihdam edilen nüfusadahil edildiği bu saçma istatistiklerden bile anlaşılmaktadır.Buna göre kapitalist 1.123.000 kişi. Bunlarınkurumsal olmayan nüfusa oranları ise%1.97’dir. Kendi hesabına çalışan 4.468.000 kişiyi,(ki bunların içerisine berber, bakkal, manav, kasap,simitçi, taksici, lokantacı vs. gibi sermayesi yeterliolmadığı için kendisi de çalışmak zorunda olanküçük mülk sahipleri de dahildir) meşhur küçükburjuvazi olarak niteleyebiliriz. Bunların kurumsalolmayan nüfusa oranı ise %7.86’dır. Bu grupta yeralanların büyük bir bölümü işçi sınıfına küçük birazınlığı ise burjuvaziye dahil olacaktır. Çünkütarihsel olarak hep böyle olmuştur. Sermayeninyoğunlaşması ve merkezileşmesine bağlı olarakorta sınıfların büyük çoğunluğu işçileşir.Aynı istatistiklere göre emek gücünün dağılımıise şu şekildedir: Hizmet sektörü %45, Sanayi%26, Tarım %20 ve işsiz %9. Bilindiği üzere resmiistatistiklere göre, 6 ay boyunca iş arayıp da bulamayankişiler işsiz olarak nitelendirilmektedir. 6aydan sonra hala işsiz olan kişiler işgücüne dahilolmayan nüfus kategorisine alınmaktadırlar. Öteyandan Marx’ın, işçi sınıfının bir parçası olduğuiçin yedek sanayi ordusu olarak nitelendirdiğikesimler de, resmi istatistiklerdeki işsizleri işaret47Temmuz-Aralık 2013

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!